EOKA’nın kuruluşunun 64. Yıldönümünde Federasyon hayali ve sözde “solcular!”

Bugün eli kanlı terör örgütü EOKA’nın kuruluşunun 64. Yıldönümü. 
EOKA terör örgütü 1 Nisan 1955’de adanın dört bir yanında bombalar patlatarak ENOSİS için harekete geçti…
Yunanistan ve Rum Ortodoks Kilisesi tarafından kurulan EOKA’nın amacı, İngilizleri adadan kovmak, Girit’te yaptıkları gibi, Türk Halkını toplu bir soykırımdan geçirmek ve “Hellenizmin Büyük Adası” diye andıkları Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak (ENOSİS) etmekti…
EOKA faaliyette olduğu 1955-1959 döneminde adayı kana buladı…Yüzlerce İngilizi ve Kıbrıslı Türkü katletti, 33 Türk köyünü yakıp yıktı, Türk köylüleri göçe zorladı…1960-1963 ortaklık Cumhuriyeti döneminde yer altına inerek örgütlenme, silahlanma ve eğitim faaliyetlerini sürdürdü…
Yunan Generali Karayannis’in ifşaatlarına göre bu dönemde silahlı mevcudu 5000 kişiyi buldu…
Bu dönemde tüm Türkleri 6 saat içinde toplu soy kırımdan geçirmeyi ve ENOSİS’i ilan etmeyi öngören AKRİTAS Planı hazırlandı.
EOKA, 21 Aralık 1963’de ENOSİS’i gerçekleştirmek için, önceleri 950 kişilik Yunan Alayının, 1964’den itibaren ise adaya gizlice çıkarılan tam techizatlı 20 bin kişilik Yunan ordusunun desteğiyle adayı kan gölüne çevirdi…
Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal ederek yüzde yüz Rumlardan oluşan faşist-ırkçı bir Rum devletine dönüştürdü, Türk ortağı silah zoru ile devletten kovdu, 103 Türk köyünü ve binlerce konutu, işyerini işgal ederek yağmaladı, yakıp yıktı, 50 binden fazla Türk’ü yerlerinden kovarak göçmen yaptı, binlerce Türk’ü katletti, adanın %97’sini işgal etti, Türk Halkını adanın %3’üne sıkıştırarak 11 yıl sürecek insanlık dışı bir kuşatma altına aldı…
Ne ilginçtir ki, AKRİTAS soykırım planı çerçevesinde bunları yapan EOKA’nın Kıbrıs’taki liderleri ortaklık Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Makarios, Meclis Başkanı Klerides, Çalışma Bakanı Papadopulos, İçişleri Bakanı Yorgacis ve Cumhuriyetin diğer Rum Bakanları idi…
Yunan Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlı olarak hareket eden EOKA, 1964’den itibaren yine Yunan Genel Kurmay Başkanlığına bağlı olarak oluşturulan Rum Milli Muhafız Ordusu’nun ve Rum polisinin çekirdeğini oluşturdu ve kendisi yine yer altına indi…15 Temmuz 1974 Yunan darbesine kadar yeraltında faaliyetlerini sürdürdü..15 Temmuz 1974’de ise bu kez EOKA-B adı ile yine Yunan Genel Kurmaylığına bağlı bir terör örgütü olarak ENOSİS amaçlı faşist Yunan darbesini gerçekleştirdi…2000’den fazla AKEL-EDEK üyesini ve Makarios’cuyu katletti, bazılarını diri diri toprağa gömdü…
AKEL eski lideri Papayuannu’nun ifşaatına göre, AKEL üyelerinden katletmek için hazırladıkları 10 bin kişilik listede bulunan solcuların katliamını Anavatan Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’deki müdahalesi önledi…
Türkiye’nin müdahalesi sadece bunu değil, Türk Halkının toplu bir soykırımdan geçirilmesini ve adanın bağımsızlığının yok edilerek Yunanistan’a ilhakını ( ENOSİS) da önledi…
ŞİMDİ DE YENİ ÖRGÜTLER
İçimizdeki Rum muhibbi işbirlikçi sözde solculara göre EOKA ve ENOSİS, bir kez daha dirilmemek üzere artık ölmüştür…Oysa bu aptalca bir safsatadır…
Nitekim, aynen 1960-1963 döneminde olduğu gibi, EOKA’nın legal kolu olan birçok örgüt bugün Güneyde Kilise ve bazı siyasi partilerin desteğinde etkin olarak faaliyet yapmaktadır…
Bunlardan biri Güney’de Türklere saldıran HRİSİ AVGİ ( Altın Şafak) adlı faşist örgüttür. 
Diğeri geçmişte İngiliz Koleji’ndeki Türk çocuklarına saldırıyı yapan gençlik örgütü EFEN’dir. 
Diğerleri, Larnaka’daki saldırı ile Galatasaray bayan Voleybol takımı ve Türk seyircilere saldırıyı yapan Helen Kurtuluş Ordusu, Anti-İşgal Hareketi ve Rum Ulusal Kurtuluş Cephesi (ELAM)dır.. 
Bilindiği gibi ELAM partileşmiş ve %15 civarında oya ulaşmış ve Meclise milletvekili sokmuştur. Her geçen gün büyüyen ELAM, Güney’in 4. Büyük partisi haline gelmiştir… 
Bir diğeri Türk düşmanı olan EOKA’nın spor kulübü APOEL’dir. APOEL üyeleri de Güneyde Türklere yapılan birçok saldırıyı gerçekleştirmiştir. 
Bunlara ilaveten Türk düşmanı emekli EOKA’cı ve Rum Komando dernekleri ve daha birçok faşist örgüt Güneyde Rum derin devletinin ve kilisenin kontrolünde faaliyet göstermektedir… 
Bu faşist paramiliter örgütlerin militanları, geçmişte fotoğraflarla da belgelediğimiz gibi, RMMO subayları tarafından Trodos Dağları’ndaki gizli kamplarda eğitiliyorlar… 
Bunlar sık sık Güneyde Türklere saldırıyor, sınırda gösteri yapıyor, anlaşma için taviz verilmesine karşı çıkıyor Yunan bayrakları ile “Yunanistan bizi de ört, Yaşasın Ulus, Türk ordusu defol, en iyi Türk ölü Türk’tür, federasyona hayır, sınırlarımız Girne’de biter, Türk kanı içeceğiz” pankartları ile eylem yapıyorlar…
SÖZDE SOLCULAR SEYREDİYOR
Rum Devletinin koruması altında, bunca Türk düşmanı saldırgan faşist paramiliter örgüt serbestçe faaliyet gösterirken, bir federasyon kurmak olası mı? 
Böyle bir anlaşma olsa bile 1960-1963 döneminde olduğu gibi, kaç gün yaşatılacaktır? Her gün, bir köşede, bir ovada, bir alış-veriş merkezinde bir Türke saldırılmayacak mı, hakaret, aşağılama, taciz yapılmayacak mı?
Ne ilginçtir ki, Rum Devletinin korumasında serbestçe faaliyet gösteren bu örgütlerin varlığına içimizdeki sözümona “barışçı-uzlaşmacı-çözümcü” solcu(!) parti, sendika örgüt ve gazetelerden, köşe yazarlarından da bir tepki gelmiyor…
Yapılan onca saldırıya karşın, bunların yasaklanması Rum devletinden talep edilmiyor, hatta saldırıları bir açıklamayla dahi protesto edilmiyor…Sözde “barış gazeteciliği” adına bu saldırılar haber dahi yapılmıyor..
Akıncı ise, 4 yıl görüşmesine karşın bir kez bile bu konuyu Anastasiadis’in önüne koymadı, bu örgütlerin kapatılmasını talep etmedi… 
Barış, çözüm, birleşik federal Kıbrıs böylesine bir teslimiyetçi anlayışla mı kurulacak? 
KKTC hükümeti aldığı bir kararla bunları “terörist örgütler” listesine dahil etti..
Ne ki bu yetmiyor…
Bu saldırgan faşist örgütlerin, Rum Devletinin korumasında yaptıkları Türk düşmanı ırkçı faaliyetleri, BM’nin, AB’ın, yabancı devletlerin ve uluslararası örgütlerin gündemine taşımak, yasaklanmalarını talep etmek KKTC Cumhurbaşkanının asli görevidir…Ama nerdee?