27/28 Ocak 1958, Kıbrıs Türk Halkının İngiliz emperyalizmine, EOKA’ya ve ENOSİS’e karşı direnişinin en görkemli günlerdir..
TAKSİM için sokağa dökülen Kıbrıs Türk Halkı, iki günde 7 şehit ve 70 de yaralı verdi..
15 Ocak 1950’de Kilisenin gerçekleştirdiği Enosis Plebisitinde Rumların %96’sının Enosis istediği ortaya çıktı.
Yunanistan 24 Eylül 1954’de bu sonucu BM Genel Kuruluna taşıdı. BM’nin bunu reddetmesi üzerine ENOSİS ‘i silahla gerçekleştirme kararı alan Makarios, 1 Nisan 1955’de EOKA terör örgütünü faaliyete geçirdi. ….
İngiltere, 29 Ağustos 1955’de Londra Konferansını topladı.
Konferansta Yunanistan, self-determinasyon yoluyla Enosis isteğini yinelerken, İngiltere Dışişleri Bakanı Macmillan, İngiltere’nin NATO ve Bağdat Paktı içinde görevlerini yerine getirebilmesi için Kıbrıs’ın tümünün İngiltere’nin elinde kalması gerektiğini öne sürdü.
Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ise statükonun korunmaması halinde Kıbrıs’ın Türkiye’ye verilmesi gerektiğini savundu.
24 Ağustos 1955’de Türkiye Başbakanı Adnan Menderes Adanın statüsünde bir değişiklik olacaksa “Kıbrıs’ın Türkiye’ye verilmesi gerektiğini” söyledi.
12 Haziran 1956’da TBMM “Kıbrıs’ın Türkiye’ye verilmesini” öngören kararını, Taksim lehine değiştirdi ve “Taksim tezini resmi bir hükümet politikası olarak desteklediğini” açıkladı.
28 Aralık 1956’da da Başbakan Menderes TBMM’de yaptığı konuşmada Kıbrıs’ta Türk halkı ile Türkiye’nin çıkarlarını koruyacak en iyi çözümün Taksim olduğunu belirtti. .
Türkiye ve Kıbrıs’ta büyük TAKSİM mitingleri yapılmaya başlandı.
Türk basını TAKSİM başlıklarıyla Dr. Küçük’ün konuştuğu bu mitingleri ön sayfalarında yansıttı.. Böylece TAKSİM tezi Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı için ulusal bir dava haline geldi.

YA TAKSİM YA ÖLÜM SLOGANI TÜRK ULUSUNUN ANA SLOGANI OLDU..

Ocak’ta Dr. Fazıl Küçük’ü kabul eden Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu,
“Kıbrıs’ın Türkiye için milli bir dava olduğunu , Taksimi kabul etmekle azami fedakarlığı yaptığımızı ve Türkiye’nin milli iradesi dışında , Kıbrıs sorununa bir hal şekli bulunmasına olanak bulunmadığını tüm ülkelere bildirdi.
Dr. Fazıl Küçük ise basına yapmış olduğu açıklamada “120 bin Kıbrıs Türkü adına , Adada Rumlarla birlikte yaşama imkanı kalmadığını” açıkladı.
21 Ocak 1958 sabahı Lefkoşa Türk Erkek Lisesi öğrencileri okula girişlerinde EOKA adının boyalarla yazıldığını gördü.
Durumu protesto etmek için önce okulun bahçesinde toplanan Türk Lisesi öğrencileri Atatürk Meydanına doğru yürüyüşe geçtiler.
İngiliz askerleri öğrencilerin ellerindeki bayrakları almak isteyince bayraklarını vermek istemeyen öğrencileri copladı.
25 Ocak’ta bu kez Limasol’da “Taksim” lehinde yapılan yürüyüşlere İngiliz askerleri tarafından göz yaşartıcı bombalarla saldırıldı.
26 Ocak günü Vali Foot Ankara’da görüşmeler yaparken Bozkurt Gazetesine gelen bir telgraf yanlış tercüme edilerek “İngiltere Taksim’i kabul etti” Şeklinde duyuruldu.

YA TAKSİM YA ÖLÜM

Halk “Ya Taksim, Ya Ölüm ” sloganıyla yollara döküldü.
Yürüyüşe geçen lise öğrencileri ve halk Evkaf Binası ve Atatürk Meydanında İngiliz askerlerinin göz yaşartıcı bomba ve coplu saldırılarına maruz kaldılar.
İngiliz askerlerinin , copuna, tüfeğine, karşı Kıbrıs Türk gençliği taşla , sopayla karşılık veriyordu….
Bu esnada bir Askeri Cip Girne Kapısı yönünden Atatürk Meydanı’na dalarak kalabalığın arasına girer ve 4 Türkü çiğner.
Mehmet Ahmet Bondigo (20) hemen orada şehit olurken Meriç köyünden Şerife Mehmet ağır yaralanır ve kaldırıldığı Hastanede şehit olur…
Bu durum karşısında öğrenciler ve halkımız İngiliz askerlerine yeniden saldırıya geçerler. Göz yaşartıcı bombalar, taşlar ve şişeler havada uçuşur. Bu arada Polis Merkezi önündeki 3 araba yakılır. Atatürk Meydanı , Polis Merkezi önü savaş alanına döner…
Çatışmalar devam ederken ayni anda Girne Kapısı yakınlarındaki Rumlara ait Ford garajı yakılır
Rumların , taşlı , sopalı saldırılarına tepki göstermeyen İngiliz askerlerinin Türk öğrenciler üzerine kurşun yağdırmalarını Kıbrıs Türk halkı kabul edemiyordu…
28 Ocak’ta Lefkoşa’da “Bayrağımız Canımız, Feda Olsun Kanımız, Kurtulsun Vatanımız, YA taksim ya ölüm” sloganlarıyla İngiliz askerleriyle çatışmaya giren gençlerden İbrahim Ali (19), Mustafa Ahmet (20) ve Sermet Kanatlı (20) şehit edildiler.
Ayni gün Mağusa’da, Limasol’da, Baf’ta, Lefke’de çatışmalar sürdü. Mağusa’da yer alan gösterilerde Fuat Yusuf (33) ve Safa Muharrem (28) adlı iki gencimiz daha şehit edildi.
Böylece 2 gün içinde Lefkoşa’da 5 ve Mağusa’da 2 şehit verdik.
Şehitlerimiz onbinlerce kişinin katıldığı sessiz bir törenle toprağa verildi.

DİKKATE ALMAK ZORUNDA KALDILAR

Eşit ortaklığımızın kabul edildiği Zürih ve Londra Anlaşmalarına giden yolu açan 27-28 Ocak direnişimiz ve TMT öncülüğündeki soylu milli mücadelemiz oldu
27-28 Ocak Direnişi bir kez daha, Kıbrıs Türk Halkı dikkate alınmadan varılacak herhangi bir çözümün yaşama şansı olmadığını gözler önüne serdi.
27-28 Ocak direnişinin bir diğer önemli yanı ise, Türk Halkının, iddia edildiği gibi İngiliz yanlısı olmadığını net bir şekilde ortaya koyması ve Enosis’e olduğu kadar sömürge yönetimine de karşı olduğumuzu göstermesiydi.
27-28 Ocak direnişi, Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye'nin pozisyonunu güçlendirdi, Türk Halkını kaale almayacak bir çözümün mümkün olmadığını gösterdi, adanın bağımsızlığına giden yolun açılmasına ve Türk halkının Enosis’e karşı mücadele azminin doruğa çıkmasına neden oldu.
Bu vesileyle aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Emanetleri her ne pahasına olursa olsun korunacaktır.