Ziya Emir Group Direktörü Ziya Emir ekonomik koşulları değerlendirerek ülkemizde iş yapmanın neredeyse imkânsız hale geldiğini ve dövizde yaşanan dalgalanmaların sektörleri etkilediğini söyledi.
Redaksiyon: Növber GÜRTAY Röportaj Muhabiri: Su ÜÇÜZ
Emir, asgari ücretin hem işvereni hem de işçiyi olumsuz etkilediğini ifade ederek devletin ihtiyaçları karşılayacak formüller üretmesi gerektiğinin altını çizdi.
Devletin yaşanan sorunlar için çözüm üretmesi gerektiğini vurgulayan Emir, devletin halkının barınma ihtiyacını gidermek zorunda olduğunu savundu.
Emir: ‘’Ülkemizdeki et, süt veya yumurtadan mahrum kalan çocukların günahları tüm siyasilerin, bunlara sessiz kalan basın ve iş insanlarının boynundadır. İngiltere, asgari ücretin saatlik 10-12 sterlin olduğu bir ülkedir. İnsanlar bir saatlik maaşı ile 2 kilo kıyma alabiliyorlar. Bizim ülkemizde, neredeyse bir günlük çalışma sonunda 1 kilo kıyma alınabiliyor. Bir asgari ücretlinin neredeyse ete ulaşması imkansız hale geldi. Devlet yetkilileri donmuş kıymayı devlet eliyle karsız bir şekilde getirip piyasaya sunmalıdır.’’
“Asgari ücretlinin ihtiyaçlarını karşılayacak formülleri devlet yetkilileri üretmek zorundadır”
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizi değerlendirir misiniz? Günümüz koşullarında iş insanlarının yaşadığı sorunlar nedir?
“Pandemiden etkilenen ülkelerden bir tanesi de KKTC’dir. Çünkü, kullandığımız para birimi olan Türk Lirası maalesef döviz karşısında ciddi şekilde erozyona uğradı. Dünyada da enflasyon olmasından dolayı hem döviz bazında artması hem de dövizin TL karşısında artması Kıbrıslı Türkleri birkaç kez etkilemiştir. Ülkemizdeki devlet otoritesinin serbest piyasa içerisinde halkın zaruri ihtiyaçları olan ürünlerde dengeleyici rol oynamaması insanları krizden daha çok etkilemektedir. Örneğin, bugün piyasada yem fiyatına endeksli et ve süt ürünleri vardır. Hayvancının aldığı yem fiyatına endeksli bir fiyat belirlemesi vardır ve bu yapılan doğrudur. Ülkemize yem hammaddesi getiren tüccarlar neredeyse yüzde 100’e yakın kar marjları ile iş yapıyorlar. Aldıkları risk ve yatırımlara orantılı olarak belki de onlarda kendilerine göre haklıdır. Burada devletin dengeleyici unsur olarak Toprak Ürünleri Kurumu ve Kooperatif Merkez Bankası ile birlikte kar amacı gütmeksizin hammadde getirmelidir. Hayvancıya ucuz yem getirirse, yem fiyatına endeksli et ve süt fiyatları düşmek zorunda kalacaktır. Yem tüccarlarının kar oranlarıyla oynayarak piyasadaki et ve süt fiyatlarının düşmesine katkı sağlayabilir. Bugün, bizim ülkemizdeki canlı hayvan fiyatları maalesef dünyanın en pahalı hayvan fiyatlarındandır. Güney Kıbrıs bizden daha pahalıya, mazot, elektrik, işçilik ve yem alarak yetiştirdikleri hayvanların canlı fiyatı bizden daha uygundur. Yine Rum kesiminde canlı hayvan ile kasap reyonundaki et fiyatı arasındaki oran bizdekinden kat ve kat aşağıdadır. Bizim canlı hayvan ile tüketici fiyatı arasındaki kar marjı maalesef rum tarafına göre yüksektir. Bu durum da herkesin kendi fiyat politikası olabilir ve saygı duymak zorundayız. Fakat benim işçimin, asgari ücretlimin de et ve protein ihtiyacını karşılamak üzere devletimiz ucuz donmuş et ve kıymayı bu çarşıya getirmek zorundadır.
Ülkemizdeki et, süt veya yumurtadan mahrum kalan çocukların günahları tüm siyasilerin, bunlara sessiz kalan basın ve iş insanlarının boynundadır. İngiltere, asgari ücretin saatlik 10-12 sterlin olduğu bir ülkedir. İnsanlar bir saatlik maaşı ile 2 kilo kıyma alabiliyorlar. Bizim ülkemizde, neredeyse bir günlük çalışma sonunda 1 kilo kıyma alınabiliyor. Bir asgari ücretlinin neredeyse ete ulaşması imkansız hale geldi. Devlet yetkilileri donmuş kıymayı devlet eliyle karsız bir şekilde getirip piyasaya sunmalıdır. Çünkü donmuş kıyma serbest piyasaya bırakılmayacak kadar risk taşıyan bir gıdadır. Çarşıda 100-200 TL kilosu ya da 250 gramı 40-50 TL’ye kıyma satmalıdır ve herkes almalıdır. Bunu yaptıramayan, yapılmasına destek sağlayamayan ve engel olan herkesin boynunda et yiyemeyen çocukların günahları vardır. Donmuş kıymayı alacak olan kesim, ne kasabın ne de hayvancının şu anda müşterisi değildir. Bundan dolayı ülkedeki ekonomik krizden en fazla etkilenen asgari ücretlinin et, süt ve yumurta gibi ihtiyaçlarını karşılayacak formüllerini devlet yetkilileri üretmek zorundadır. Çiğ süt ve pastörize süt arasında da çok büyük fiyat farkları vardır. Sütü de günlük çiğ süt şeklinde formülize edip ambalaj maliyetinden kurtaracak çocuklarımızın süt içmesinin önünü açmak gerekiyor. Bugün İngiltere’de bir saatlik asgari ücretle yaklaşık 20 litre süt alınabiliyor. Burada 20 litre sütü bir günlük asgari ücret ile alamıyoruz. Bunlar çok ciddi ve elzem olan sorunlardır. Süratle bunlara çözüm bulunması gerekiyor.”
“Milletvekilliği dokunulmazlığı sadece siyasi konuşma, söylem ve eylemlerle sınırlandırılmalıdır”
Siyasilerin hata yapma şansı var mı? Hatalı işler yapan siyasilerin dokunulmazlığı kaldırılmalı mıdır?
“Siyasilerin hata yapma lüksü olmamalıdır. Ülkemizde istisnai birkaç siyasi haricinde hepsi hatalı işler yapıyor. Milletvekilliği dokunulmazlığının siyasi eylem ve siyasi konuşmalar şeklinde sınırlandırması gerekmektedir. Hiçbir siyasinin adli bir olayla ilgili dokunulmazlık zırhının arkasına saklanmaya hakkı olmamalıdır. Bugün maalesef bazı milletvekillerinin haklarında mali suçlarla ilgili soruşturma varken dokunulmazlıklarının arkasına saklanarak suç işlemeye devam ediyor. Dolayısıyla, dokunulmazlıklar sadece siyasi konuşma, söylem ve eylemlerle sınırlandırılmalıdır.”
“Ülkemizdeki ekonomik şartlar altında ticaret yaparak para kazanmak zorlaştı”
İngiltere’de birçok iş insanımız vardır. Sizce neden orayı tercih ediyorlar? KKTC’de iş yapmak zor mudur? Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir?
“KKTC’de iş yapmak zor değil neredeyse imkânsız oldu. Ülkemiz şartlarında döviz ile ürün alıp TL ile hizmet veriliyor. Ülkedeki ekonomik şartlar altında ticaret yaparak para kazanmak kolay değildir. İngiltere’de veya yurt dışında iş yapmak zordur ama 80-90 milyonluk bir nüfusa yönelik sistemli ekonomi içerisinde iş yapılıyor. Yurtdışında ürün alım ve satımını aynı para birimi ile yapılıyor. Bizim ülkemize oranla İngiltere’de insanların alım gücü daha yüksektir. Alım gücü yüksek olan ve refah içerisinde yaşanan bir ülkede ticaret yapmak daha kolaydır. İngiltere’de bir ürünü alım gücü yüksek 80-90 milyon kişiye sunarken, ülkemizde alım gücü çok sınırlı 800-900 bin kişiye sunmanız gerekiyor. Bu durum karşısında aylık giderleri ve masrafları küçük çaplı ticaretin üzerine konulduğu zaman fiyatlarda uçurum olur. Yurtdışında iş yapmak buraya oranla kesinlikle daha fizibldır.”
Ülke toprakları yabancılara satılıyor ve gittikçe toprak fakiri oluyoruz. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir?
“Hükümetimizin, İngilizin toprak kira üzerindeki binanın koçanı denilen sistemine geçilmesi gerekiyor. Özellikle Türk soyundan gelmeyen, soy bağıyla vatandaşlık almayan ve oturma izni ile burada kalan yabancı vatandaşlara kesinlikle toprak satışı son bulmalıdır. Gayrimenkuller el değiştirirken soy bağıyla KKTC vatandaşı olmayanlar haricindeki herkesin toprağı devlete üzerindeki binanın yabancının adına geçmesi gerekiyor. Bu konuyla ilgili bazı yasal düzenlemeler yapıldığını duyuyorum. Eğer yasa geçerse konuyla ilgili sorun ortadan kalkarak topraklarımız yeniden Türkleşecektir.”
“Devletin kendi vatandaşları için çareler üretmesi gerekiyor”
Emlak fiyatlarının yükselmesiyle KKTC vatandaşı zor duruma düştüğüne dair bir tutum içerisindedir. Bu konuda neler yapılmalıdır?
“Dünya ekonomisi globalleşti. Global bir dünyadan kendimizi soyutlamamız mümkün değildir. Bu konjonktür içerisinde bölge ülkeleri ile kıyasladığımızda fiyatların artması kaçınılmazdır. Eğer arz ve talep varsa fiyatlar yükselecektir. Dövizin bu kadar arttığı hemde ev fiyatların döviz bazında arttığı bir dönemde devletimizin kendi vatandaşları için çareler üretmesi gerekiyor. Yabancılara ev satılırken %6 fon getirildi. Bu paranın amacına uygun olarak kullanılması gerekiyor. Örneğin, ülkenin daha az talep gören iç kısımlarında KKTC vatandaşlarına yönelik maliyeti üzerinden satılacak sosyal konut evleri yapılarak kendi vatandaşının ev sahibi olmasına ilişkin çalışmalar düzenlenmelidir. Kendi arsasına ev yapacak Kıbrıslı Türklere uzun vadeli ve düşük faizli kredi destekleri ile yardımcı olmalıdır.”
“Finansman olarak kolaylık sağlanırsa herkes ev sahibi olabilir”
“KKTC vatandaşının ev sahibi olmasının önündeki en büyük engellerden biri de borçlanmaların kısa vadeli ve finansman maliyetinin yüksek olmasıdır. İngiltere’de de ev fiyatları inanılmaz yüksektir. Birleşik Krallık devleti, kendi vatandaşlarından ilk kez ev alacak olan kişilere çok uygun faizli ve uzun vadeli krediler vererek ev sahibi olmalarını kolaylaştırmaktadır. Dünyada konut kredileri 25-30 yıla varan vadelerle yapılandırılıyor. Böylelikle herkes ev sahibi olabiliyor. Bizim ülkemizde de aynı sistem uygulanırsa ve gençlerimize finansman olarak kolaylık sağlanırsa herkes ev sahibi olabilir. Dünyada olduğu gibi, burada da bu devletin görevidir. Herkes tatil yerinde ya da şehrin göbeğinde ev sahibi olamaz bu dünyanın gerçeğidir. Fakat devlet halkının barınma ihtiyacını gidermek zorundadır.”
“Herkesin geldiği ülkeye göre asgari ücret belirlenmesi gerekiyor”
Ülkemizde asgari ücrete yapılan zam sizce yeterli midir?
“Asgari ücreti ödemekte zorlanan iş veren için sorundur. Fakat asgari ücretle de geçinmek mümkün değildir. Devletimizin rahatlatıcı, piyasasının önünü açacak ve ticaretini kolaylaştıracak tedbirler alarak iş insanlarını ferahlatması gerekiyordu. Buna karşılıkta iş insanlarının yanında çalışanların maaşını ona oranla yüksek vermesini sağlaması gerekiyor. Birkaç çeşit asgari ücret yaptırılabilir. Bu ırkçılık değildir fakat herkesin geldiği ülkeye göre asgari ücret belirlenmesi gerekiyor. Kendi ülkemizde yaşayan insanında dibimizdeki Rum kesimindeki çalışanların alabileceği maaşa endekslenmelidir. Yani Rum kesiminde bir saatlik asgari ücret ile ne kadar et, süt, ekmek ya da yakıt alabilirse ona uygun bir şekilde asgari ücret belirlenmelidir. Mutlu personel, işverenine para kazandırırken mutsuz personel saatin dolmasını bekleyecektir. Gün sonunda iki tarafta zarar edecektir. Ülkemiz insanları da tembelleşti. Benim çocukluğumda okullar tatile girdiğinde, domates, biber, patlıcan, bamya, kabak, mısır, karpuz veya kavun gibi meyve sebzeler ekiyorduk. Geçmişte, zeytini veya zeytinyağını satın alan yoktu. İlk eve taşındığımızda nane,maydanoz ve asma ekiyorduk. Şu anda asma yaprağını satın alıyor ve pahalı oluşundan şikayet ediyoruz. Bu ürettiklerimizi çoğaltarak Güney’deki marketlere satma suretiyle herkes aylık döviz açığını karşılayabilir. Bugün, günde 50 Euro kazanacağınız bir üretim yaparsanız ayda 1000-1500 Euro arası döviz geliri elde ederek döviz açığımızı kapatabiliriz. Kendi kişisel çarelerimizi üretmek zorundayız. Bazıları benim gibi İngiltere’de ticaret yaparak döviz açığını kapatmaya çalışacak bazıları da Güney’e geçerek ürettiklerini satarak döviz akışını sağlamalıdır.”