Hüseyin Özgürgün’ün Başbakanlığı ve Serdar Denktaş’ın Maliye Bakanlığı döneminde, Dünya’nın hiçbir ülkesinde görülmeyen bir uygulama başlatıldı…
Türkiye’nin KKTC’ye gönderdiği paradan ve Halkımızın vergilerinden ayrılan büyük bir miktar, sözüm ona “medyaya destek” adı altında, Türkiye-KKTC düşmanı yayın yapan gafillere “SİYASİ RÜŞVET” olarak aktarılmaya başlandı…
Ayda 20 bin TL…
Bunların TV’lerinin uydu kiraları da ödenmekteydi…
Ayda 30 bin TL…
Hem TV, hem gazete sahibi isen ayda 50 bin TL..
Bu kaynağı 22 gazetenin 7’si ve TV’lerin tümü almaktaydı
Yani ayda 350 bin TL.
Yılda 4 milyon 200 bin TL.
İlaveten Çalışma Bakanlığı da “yerli işgücü istihdamını destek” programı çerçevesinde, bunların istihdam ettiği 100’den fazla personelin sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımlarını da yapmaktaydı…
Bu da en azından ayda 100 bin TL, yılda 1 milyon 200 bin TL katkı anlamına gelmekteydi…
Özetle, Türkiye ve KKTC karşıtı medyaya, küfürlerine devam etmeleri için, Türkiye’nin ve Halkın parasından yılda 5.5 milyon TL’lik bir katkı yapılmaktaydı…
Devletin, Bakanlıkların, İhale Komisyonu’nun, kamu bankalarının ve iştiraklerinin bunlara “İLAN PARASI” adı altında akıttığı milyonlarca TL’lik kaynak bu miktarın dışındadır…
Partilerin aldıkları devlet yardımından kendi gazetelerine aktardıkları milyonlarca TL de bu rakamın dışındadır…
Yanlışsam, doğru miktarı göndersinler…
Özetle gafil siyasiler, Türkiye’nin parasından ve KKTC Halkının vergilerinden, Türkiye- KKTC karşıtı, Rum tezlerine destek olan, işbirlikçi bir medyayı kendi paramızla beslemektedir…
Meyhane köşelerinde kafakola aldıkları politikacılardan sövüşledikleri bu para, Anavatanın fakir halkının boğazından keserek gönderdiği yardımlardan ve Halkımızın vergilerinden oluşan YETİM HAKKIDIR…
CTP ağırlıklı 4’lü koalisyon hükümeti bunu sürdürdü…
UBP-HP hükümeti başa gelince bu parayı vermedi..
Yetim hakkına göz koyanlar, gündüz saldırdıkları politikacıları, geceleri meyhanelerde içki masalarında kafakola alıp ödemeleri başlatmak için aylardır uğraşıyorlar…
Bunu öğrenince sosyal medyada bir kampanya başlatarak hükümeti uyardım…
“Halkın onca sorunu varken, insanlar bozuk, karanlık, bariyersiz yollarda can verirken, geçen yılki sel felaketinde zarar gören kişiler hala tazmin edilmemişken, okullarımızın derslik ihtiyacı varken, hastahanelerimiz dökülürken, üreticimiz, çiftçimiz, esnafımız destek beklerken ve hükümet bunları “kaynak yok” gerekçesiyle yapamazken, Halkımızın vergilerini, Anavatanın parasını, yetimin hakkını bu KKTC-Türkiye düşmanlarına verirseniz, bu Halk sizi affetmez, çok sert tepki gösteririz, sakın sonra gelip Halktan oy istemeyin, milliyetçi insanlarımızın desteğini talep etmeyin” diye yazdım…
“Paranız varsa, üreticiyi, esnafı, hayvancıyı , çiftçiyi destekleyin, yollarımızı yapın, ışıklandırın, bariyerler koyun, eksik derslikleri yapın, okullara laboratuvar kurun, hastahanelerimizin eksiklerini tamamlayın, yetim hakkını Türkiye-KKTC düşmanı haramilere yedirmeyin” dedim.
Yazdıklarım yüzlerce paylaşıldı, beğeni aldı, yapılan yorumlarda Halk buna büyük tepki gösterdi, hükümet halkın büyük tepkisini şimdilik dikkate aldı..
Neticede yetim hakkını yemeyi hala başaramadılar…
Ve çıldırdılar!
Önce her konuda Rum tezlerini benimseyen, Rum sevici CTP’lilerin yönettiği, yönetiminde Stelyos Vakfından iki yıl üst üste para ödülü alan kişilerin olduğu Gazeteciler Birliği, Türkiye’ye “işgalci” KKTC’ye “sahte” diye saldıran, başkanı Güney’de Rumların yaptığı “Maraş açılmasın” eylemine katılan Basın-Sen, AKEL’ci –CTP’ci Dev-İş ve CTP’lilerin yönetimindeki KTAMS, ortak açıklama yaparak bu paranın verilmesi için hükümeti tehdit etti…
Kamu bankalarından yürüttükleri paralarla bir gecede gazete sahibi olan ancak aylar önce iflas etmiş bulunan, birkaçyüz gazete satan Akıncı-CTP destekçisi bir gafil, utanmadan, bana “şaibeli kişi” diye saldırarak kendilerine para akışını engellediğimi iddia etti…
Rum Devlet televizyonu RİK ile ortak yayın yapan ve RİK’in Türkiye-KKTC düşmanı yayınlarını, kendisine tahsis edilen KKTC frekansından, devletin kirasını ödediği Türk-Sat uydusu üzerinden dünyaya yayan TV’nin ve aynı medya gurubunun Stelyos Vakfından her yıl para ödülü alan, utanmadan, yüzü kızarmadan aldığı çekle gazetelere poz veren CTP’li yöneticisi de yazdığı yazıda benden “kişiliği tartışmalı eski bürokrat” diye söz ederek kendilerine para akışını engellediğimi ileri sürdü…
Sahibi olduğu bankadaki mudilerin milyonlarca dolarlık birikimlerini hortumlayan, mahkemenin belirlediği aylık taksitleri ödemeyen, Kalkınma Bankası’ndan ve devletten aldığı milyonlarca dolar krediyi geri ödemeyip üzerine yatan “işadamı”nın gazetesini yöneten kişi de benden “canı ciğeri beş para etmeyen kişi” olarak söz ederek daha fazla yetim hakkı yemelerine karşı çıktığım için saldırıya geçti….
Sadece bana değil…
Bakanlar Kurulu’nda bu kararı engelleyen kişinin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay olduğunu varsayarak ona karşı da saldırıya geçtiler, tehditler savurdular…
Kudret Özersay buna karşı çıkmışsa, YETİM HAKKINA sahip çıktı ve doğru olanı yaptı demektir…
Türkiye’nin ve Halkımızın vergilerinden oluşan paraların Rum’cu, Türkiye-KKTC düşmanı aç gözlü haramilere değil, insanlarımız ölmesin diye yollarımıza, çocuklarımız için okullarımıza, Halkımız için hastahanelerimize harcanmasını istediği içindir….
Biraz utanma duygunuz olsa, siz de, her gün saldırdığınız KKTC ve Türkiye’nin parasını, büyük bir iki yüzlülükle ceplemeye çalışmak yerine, kaynak yetersizliği nedeniyle yapılamayan yollarımıza, okullarımıza, hastahanelere, harcanmasını talep ederdiniz…
Aşağılık saldırılarınızdan korkup yetim hakkını yemenize göz yumacağımızı sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz..
Size yetim hakkını yedirmeme kararlılığını sürdürmesi halinde, Halkımız bu hükümetin yanında olacaktır…Aksi olursa Yetim hakkını yiyen sizlere de, yedirecek olanlara da çok sert tepki gösterecektir…