Egemenliğini tüm adaya yaymayı, KKTC’yi yok etmeyi, Türk Halkını Rum devletine yamalamayı, garantörlüğü iptal etmeyi, Türk askerini adadan çıkarmayı ve Türkiye’nin Kıbrıs ile bağını koparmayı hedefleyen yayılmacı, hakimiyetçi, hegemonyacı Rum zihniyeti değişmedi...Bu yönde en ufak belirti dahi yok…
Her fırsatta bu hedeflerini tekrarlıyorlar…
Oysa Akıncı diyordu ki “görüşmelerde ilerleme olması için Rum zihniyetinin değişmesi gerekir, köklü bir zihniyet değişikliği olmazsa görüşmek gereksizdir, görüşmelerden sonuç elde etmek olası değildir”
O zaman Akıncı’ya sorarım:
- Rum zihniyeti değişmediğine göre 3’lü zirvenin yapılması için niye aylardır atmadığın takla kalmadı?
İşte 3’lü zirve gerçekleşti…
Anastasiadis’in, içini boşalttığın siyasi eşitliği ve dönüşümlü başkanlığı bile kabul etmediğini ve 1 yıldır yapılan tüm temaslara karşın, referans belgesinin hazırlanamadığını bir kez daha gördün…
Peki o zaman, “TRENİ RAYINA YENİDEN KOYDUK” derken ne demek istiyorsun?
YANIT VERMEYECEK
Akıncı’nın bu soruya verecek mantıklı bir yanıtı yoktur…
Ben söyleyim…
Akıncı’nın sözünü ettiği ray da, tren de, bizi, garantörlüğün iptal edileceği, topraklarımızın elimizden alınacağı, Egemen KKTC’nin yok edileceği ve Halkımızın Rum devletine yamalanacağı istasyona götürecek olan bir Rum trenidir….
Böyle olduğunun son kanıtı 3’lü zirveden sonra BM tarafından yapılan açıklamadır…
Bu açıklamada çözümün Guterres belgesi temelinde olacağı konusunda mutabakat olduğu teyit edilmektedir…
Guterres belgesinde, “garantörlüğün çağdışı ve sürdürülemez olduğu, iptal edilmesi ve yerine yeni bir güvenlik sistemi getirilmesi gerektiği” ifade edilmektedir…
Devamla, “Akıncı tarafından verilen taviz haritasının yetersiz olduğu ve Rumları memnun edecek şekilde yenilenmesi gerektiği” belirtilmektedir…
BM temsilcisi Eide, “bundan kastedilenin tüm köyleriyle birlikte Güzelyurt ilçesinin de Rum tarafına verilmesi olduğunu” bizzat Akıncı’ya söylemiştir…
Bunlara karşın Akıncı, “Guterres belgesinin stratejik bir anlaşma olarak imzalanmasını” Nisan 2018’de Anastasiadis’e önermiştir…
Hem de Türkiye’den, KKTC Meclisi’nden, hükümetten ve Dışişleri Bakanlığından gizli olarak, onların bilgisi ve onayı dışında bunu yapmıştır…
Akıncı, karşılığında içi boşaltılmış eşitliği bile almadan, hükümetin ve partilerin tüm itirazlarına karşın, kendi aklına göre verdiği harita ile, topraklarımızın beşte birini Rumlara vererek %29.2’ye düşürmüştür..
Ve şimdi, Guterres belgesine bağlılığını teyit etmekle, sırf Rumlar memnun kalsın diye %1 toprak daha vererek %28.2’ye düşmeyi kabul etmiştir…
Aynı şekilde, Guterres belgesine bağlılığını teyit ettiğine göre, garantörlüğün iptalini kabul ettiğini de yeniden kanıtlamıştır…
Hem de bunu KKTC Meclisi’nin ve TBMM’nin oy birliğiyle aldıkları “garantörlük kırmızı çizgimizdir, bir anlaşmanın olmazsa olmazıdır” şeklindeki kararlarını paspas gibi çiğneyerek yapmıştır…
Ve, sonra da çıkıp “TRENİN RAYINA KONDUĞUNU” açıklamıştır…
Sanki KKTC bir kabile devletiymiş gibi, bu devletin Meclisi, hükümeti, halkı yokmuş gibi, Meclisin, hükümetin, Halkın bilgisi ve onayı dışında, faşist bir diktatör edasıyla bunu yapmıştır…
Hem de garantörlük ve toprak tavizi konusunda son sözün garantör Türkiye’nin, Büyük Millet Meclisi’nde olduğunu bile bile bunu yapmıştır…
Bir kez daha vurguluyorum:
Akıncı’nın “rayına koyduğu tren” bir Rum trenidir, teslimiyet trenidir, üzerinde yol aldığı raylar, Rum yönetimi ve emperyalist güçler tarafından döşenmiştir ve Rum devletine gitmektedir…
Bu trenin yolcuları işbirlikçi-teslimiyetçi Akıncı ve kafadarlarıdır…
Kıbrıs Türk Halkı bu Rum trenine asla binmeyecektir…
Bizim bindiğimiz tren bağımsız egemen KKTC trenidir ve üzerinde yol aldığı raylar da Kuzey’e Anavatana gitmektedir…
O nedenledir ki YOLUMUZ TÜRKİYE’NİN YOLUDUR, BAĞIMSIZLIK- EGEMENLİK YOLUDUR, HÜRRİYET YOLUDUR….