Ön anlaşmayı Rum İçişleri Bakanlığı “olumlu” buldu, Avrupa milletvekilleri ise netleştirilmesi gereken noktaları olduğu ve ek önlemler gerektirdiği görüşünde
AB üyesi 27 ülke büyükelçilerinin mülteciler konusunda, Berlin’in sivil toplum örgütlerinin rolüne atıf yapılmaması konusunda rıza vermesi üzerine kapsamlı bir ön anlaşmaya vardığı bildirildi.
Bu anlaşmanın, bugün İspanya’nın Granada kentinde gerçekleşecek Avrupa zirvesinde detaylı ele alınacak olmasına rağmen Rum İçişleri Bakanlığı tarafından olumlu bulunduğu, Rum Avrupa milletvekillerinin ise izaha ve önlemlere ihtiyaç duyulduğu yönde görüş belirttiği bildirildi.
Fileleftheros’un “Mülteciler Konusunda Önemli Anlaşma Adımı” başlıklı haberine göre büyükelçiler tarafından varılan anlaşma “mülteci akışının kitlesel ve aşırı olduğu durumlarda sığınma başvurularına bugüne kadarkinden daha az koruma statüsü verilmesini” öngörüyor.
Anlaşma uygulanırsa, sığınmacıları konuk etmeyi reddeden ülkelerden, kabul eden ülkelere ekonomik katkı ödemesi talep edilecek. Mültecilerin Avrupa Birliği sınırları içerisinde tutulma süresi 40 haftaya çıkarılıyor ve sığınma taleplerinin incelenmesi için, en geç 4 haftalık sürede, daha çok talep incelenebilsin diye prosedür basitleştiriliyor. Burada başvurusu kabul edilmeyenlerin mümkün olan en kısa sürede geri gönderilebilmesi hedefleniyor.
Rum İçişleri Bakanlığı anlaşmanın, mülteciler meselesinin araç haline getirilmesini odağa aldığını, bunu çok önemli bulduklarını belirttiği açıklamasında, Güney Kıbrıs’a “Yeşil Hat üzerinden ulaşan mülteci sayısında artış olduğunu ve Türkiye’nin bu konuyu araç olarak kullandığını” iddia etti.
Gazetenin görüşünü sorduğu Rum Avrupa Milletvekili Lukas Furlas, sorunun tanınması ve derhal çözümü için eyleme geçme niyetini yansıttığı için önemli olmakla birlikte ön anlaşmada bir dizi konunun netleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Furlas, ön anlaşmada öngörülen, sığınmacıları kabul etmeyen ülkenin, kabul edene ekonomik katkıda bulunmasının, sığınmacıları kabul eden ülkenin “sırtından bu yükü almayacağını” söyledi. Bir ülkenin kabul edebileceği sığınmacı sayısı, Güney Kıbrıs gibi küçük bir ülkenin süratli inceleme altyapılarını nasıl edinebileceği gibi konuların netleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Avrupa Milletvekili Kostas Mavridis ön anlaşmanın, mevcut sığınma taleplerini etkin yönetimi ve ön hatlardaki üye devletlere etkin destek yasalarında değişiklik yapılması şartıyla, doğru yönde önemli bir adım gördüğünü söyledi. Mavridis üye devletlerin, Güney Kıbrıs’taki gibi kendine has şartları görmezden gelmeyecek daha çok önlem alınması gerektiğini savundu. “Kıbrıs’ın özel durumundan dolayı, Türkiye’nin yıllardır araç olarak kullandığı mültecileri yasadışı şekilde Rum tarafına aktardığını” öne süren Mavridis, Rum yönetiminin bu durumu, hazırlanmakta olan paket aracılığıyla engellemek zorunda olduğunu iddia etti. Mavridis şu örneği verdi: “Yasadışı mültecilerin sığınma tanınanlardan ayrılmasıyla ve başka önlemlerle, geri gönderilenleri kabul etmeyen ülkelere karşı Kıbrıs’ın tamamında deniz sınırlarının ortak Avrupa koruması altına alınması.”