Kıbrıslılar genelde ‘K’ yerine ‘G’ harfini kullanmayı tercih eder ve kelimeleri de G’li söyler. Özellikle de isimleri…


   Örneğin polis eski genel müdürlerinden, Çetinkaya’nın ünlü oyuncularından Cipsi’nin babası merhum ‘Gara Salih’, yine polis örgütünün eski genel müdürlerinden merhum ‘Gara Kemal’, Jandarma Komutanı merhum ‘Gara Niyazi’ (Niyazi Efendi), eski mücahit komutanlarından merhum ‘Gara Aziz)…


   Örnekleri daha da çoğaltabiliriz. 


   Biz de Lefkoşa Sancağı’nın ilk serdarı Yusuf Salih’e ‘Gara Yusuf’ der, öyle bilirdik…


   O dönemlerde genç bir gazeteci olarak onu tanıma olanağı bulmuştuk. Aslında en verimli çağında, yaşama erken veda etmesi herkesi üzmüştü… Ailesinin olduğu kadar, mensubu olduğu toplumun da ona daha uzun süre büyük ihtiyacı vardı. Çünkü önümüzde bir ‘var oluş süreci’ yaşanmaktaydı… Yusuf Salih gibilerin yol göstericiliğine, rehberliğine gereksinim vardı…


   Ancak ‘Gara Yusuf ‘ bu topraklarda, Rumların olduğu kadar, Türklerin de hak sahibi olduğu gerçeğinden hareketle, bir spor adamı, eğitimci ve aynı zamanda mücadeleci olarak gençleri ona göre yetiştirir, bilgili, bilinçli ve dünya görüşüme sahip olmaları için çaba harcardı. 

   Tüm toplumlarda öyle kişiler vardır ki, zor günlerde halka güven telkin eder, moral verir, mücadele ruhunu kamçılar. Lefkoşa’nın ilk Serdarı Gara Yusuf da bu kalıpta olanlardandı… Yolda azametli bir şekilde yürürken
 kararlılık sergilerdi adeta. Bir dik duruşu vardı ki, o esnada yüz ifadesinden nice anlamlı mesajları okuyabilmek mümkündü…

   Genelde gülümsemesi nadirdi, ama özellikle dostlarıyla sohbetlerine doyum olmazdı. Hele de Gençlik Gücü kulübünde… 

   Tesadüf aynı mahallede kalırdık. Süleyman Ergüçlü’nün ailesi Polis Sokağı’nda, biz de hemen ötedeki Kanlı Mescit Sokağı’ndaydık. Yazlık sinemalar revaçtaydı, ancak bundan istifade ederek, sinemaların broşürlerini dağıtan ‘Avrayimi’ gibilerin de gizli görevleri olduğu Yusuf Salih gibiler tarafından bilinmiyor değildi. 

   Filmlerin broşürlerini dağıtma bahanesiyle spor kulüplerine girmekteki amaç, Rumların olası bir saldırı girişimi karşısında Türklerin ne halde olduğunu tespit edebilmekti… 

   Kuşkusuz karşı tarafın da istihbaratı vardı ve diğer bölgelerde olduğu gibi, özellikle başkent Lefkoşa’da ileri gelenlerin nerelere girip çıktıkları takibe alınmaktaydı…

Her ne kadar Cumhuriyet kurulmuş, ağır aksak yürümekteyse de, gün gele EOKA’nın yeni bir delilik yapabileceğinin sinyalleri alınmıştı… Bu konuda kâhin olmaya da gerek yoktu. 


   Süleyman Ergüçlü, babası Yusuf Salih’in vefatının çok önemli bir olgu olduğunu ifade ederken, rahmetli babası, arkadaşları ve öğrencilerinin o zor kavgayı vermesiyle, bizlerin bugünleri yaşadığını söyledi. Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora da, “İşte sevgili kardeşlerim bu ilk adım atılırken, Yusuf Salih hocamız gibi önderler ortaya çıkmasaydı, acaba bizler bugün bu mezarın başında, bu mezarlıkta böyle bir tören yapma imkânına sahip olacak mıydık? Bunu iyice düşünmemiz lazım” dedi. 
   Başlangıçta da işaret etmeye çalıştığımız gibi, her toplumda öyle şahsiyetler vardır ki, caddede, sokakta yürüdü mü, çevresindekilere güven telkin eder, huzur ve moral verir. 
   O zor günlerde bunları gördük. 

   Mesela merhum İsmail Sadıkoğlu’nda, Mehmet Ali Tremeşeli, Hüda Reis ve daha nicelerinde gördük benzeri durumları. Herkesin sokağa çıkmaya çekindiği günlerde, onları sokakta görmek, yüreklenmek demekti. Kentlerde olduğu gibi köylerde de durum aynıydı. Mesela Serdarlı’da (Çatoz) merhum ‘Büyükadam’ diye anılan Mustafa Efendi’yi, Gara Yusuf’a benzer tavırlarıyla so
kaklardan geçerken görenler, güvende olduğunu hissederlerdi…


   Vatandaş, Bayraktar Kemal Coşkun’u herhangi bir yerde gördüğünde cesaretlenir, korku nedir bilmezdi…

   Onun için Yusuf Salih’lerin (Gara Yusuf) bu topluma hizmetlerini unutabilmek mümkün değildir. Yeni nesillerin geçmişin mücadelesini bilmeleri ve ona göre değerlendirmeler yapma olanağı bulmaları gerek.  Karşımızdakilere kin, nefret, intikam duygularından arınmış olarak, kendi onurlu mücadelemizi bilmek zorundayız. Bunun için de gereken her türlü çalışmadan kaçınmamak lazım.
   Bu da, yeni kurulacak hükümete mesaj olsun.