Yeşilırmak halkının ağzını bıçak açmıyor. Karalar bağlamış…
Tüm Kıbrıs Türk halkı da üzgün… ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ derler ya, bu bakımdan Yeşilırmak köyünün ciğerinin nasıl yandığını tahmin edebiliriz.
Rum tarafında başlayıp Yeşilırmak’a sıçrayan yangın sonunda yapacağını yaptı. Rum Ormancılık Dairesi Basın Sözcüsü Andreas Hristu, yangının Pirgo’da ara bölgedeki ‘Milos tu Mavru’ mevkiinde, ikinci yangının da Aşağı Pırgo yakınında çıktığını, iki yangının birleşerek Yeşilırmak bölgesine geçtiğini belirtti.
Pirgo’da iki noktada başlayan yangın, Yeşilırmak’a sıçramadan söndürülemez miydi?.. Kasıt var mıydı, yok muydu?.. Yeşilırmak’a sıçramadan önce Rum kesimi ve ara bölgedeki yangını söndürebilmek için seferber olan BM Barış Gücü neden hareketsiz kaldı?..
Bunlar ve daha nice sorular zihinleri kurcalamaktadır. Nitekim Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da, üçüncü defadır Pirgo Rum köyünde çıkan yangının KKTC topraklarına yöneldiğini işaret ederek, bunun tesadüf mü, yoksa bilinçli mi olduğunun tartışılması gerektiğini söyledi. Eroğlu, “Burada bazı endişe ve şüphelerimiz olmakla birlikte, yorum yapmak istemiyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu ayrıca daha önce ara bölgede ortak yangın söndürme çalışmaları olduğunu anımsattı ve yangın başladığında BM ekiplerinin Pirgo’daki yangını söndürmeye çalıştığını, ancak yangın KKTC sınırlarına sıçrayınca bölgeyi terk ettiklerini söyledi.
Öyle görülüyor ki, Yeşilırmak yangınında bit yenikleri çok. Bu nedenle üzerinde durmak gerek.
Bu arada KIBRIS muhabiri Güren Tilki’ye görüşlerini anlatan bölge halkından bazılarının dile getirdikleri de oldukça ilginç. Bazı vatandaşlar yangın olayını ‘sabotaj’ diye nitelerken, Talat Dormanlı isimli soydaşımız şöyle dedi:
“Rumlar her 10 yılda bir, rüzgarı, fırtınayı gördükleri zaman, bir bahane ile etrafı ateşe vererek bizi yakmaya çalışıyorlar. Biz bu ateşten korkmayız. Rum’un yangını bizi korkutmaz, yakmaz, güçlendirir. Kiminle barış yapacağımızı herkesin anlamasında fayda var. Bu yanan Yeşilırmak köyü değil, KKTC’nin bir bölümüdür. Halkımızın bunun yorumunu ona göre yapmasını isterim.”
Uğur Kan isimli vatandaş ise “Bu sene Pirgo’da 4 kez yangın çıktı ve en sonunda tehlike yaşadık. Pirgo köyünde kömür üretmek için kurulan gamini ocakları var. Sürekli yangın tehlikesiyle karşı karşıyayız” diyor. Gülay Özpolat da “Üç kez büyük tehlike atlattık. Sürekli olarak Pirgo’dan çıkan yangın bize tehlike vermekte. O yönden ara bölgedeki yangın şeritlerinin genişletilmesi gerekir” şeklinde görüş beyan etti.
Bu beyanlar ışığında neler yapılması gerektiğini kurulacak olan hükümetin mutlaka kararlaştırması lazım. Evet; avuç içi kadar bir ülkede çıkan yangınlar çok büyük felaketlere neden oluyorsa, yeşilimiz tükeniyorsa, onlarla birlikte bitki örtümüz, çam, zeytin, harnup ağaçlarımız, maki, kekik, orkide ve diğer türler, ayrıca bunca canlı hayvan telef olmuşsa, onları geri getirebilmenin mümkün olmadığı gerçeğinden hareketle planlar, programlar yapılmalıdır.
‘Nasıl olmasa yangın söndürüldü, Allah kerim’ demeye hakkımız yoktur. Bu konuda kesin bir politika ortaya konulmalı ve ‘Yangın helikopteri’ konusunu da not ederek, gelmiş geçmiş tüm Orman Dairesi müdürlerini davetle, onların fikir, görüş ve önerileri alınmalı, bir yol haritası çizilmelidir. Türkiye’nin bu konularda ne gibi katkıları olabilir, onları da dikkate alarak, bir politika oluşturulması kaçınılmazdır.
Kaç kezdir yazıyor ve diyoruz ki, orman fakiri bu ülkede yeşili özler hale getirilmekteyiz. Yananı, yok olanı geri getiremeyiz. Binlerce yeni fidana ihtiyaç vardır. Onlar da tutarsa… Kaldı ki, kararan alanları tekrar yeşile dönüştürebilmek seneler ister. Sadece dikmek de yeterli değildir. Bakımını yapmak, korumak ve kollamak lazım…
Çilek diyarı diye bildiğimiz Yeşilırmak yangını ilk değildir ve köylülerin de ifade ettikleri gibi, yangınlar genelde hep Pirgo Rum köyünden başlamakta, Yeşilırmak’a sıçramaktadır. Buna bir son vermek için ne yapılabilir?.. Veya Rum tarafından sıçramadan Yeşilırmak’ın kendi egemen bölgesinde, sarp kayaların bulunduğu yörelerde çıkabilecek yangınlara karşı ne tür tedbirler alınabilir, bunlar üzerinde fikir jimnastiği yapmak, işin uzmanlarından görüş almak ve masaya koymak, günü geldiğinde uygulamak gerektiği inancındayız.
Güney Kıbrıs’taki Trodos Dağları’nda yaşayan ve avlanmaları yasak olan Kıbrıs’a özgü ‘Muflon’lardan da kim bilir kaçı telef olmuştur?..
Yeşilırmak yangınıyla ciğerlerimiz yanıp kavruldu. Ormanlarımız, yeşilimiz daha da azaldı. Ama Yeşilırmak yangınından çok dersler çıkarılabilir.
Bu arada elim bir trafik kazası sonucu genç yaşta hayatını kaybeden ve dün toprağa verilen değerli dostumuz Esentepe Belediye Başkanı Erdal Barut’a Ulu Tanrı’dan rahmet, yaslı ailesi, dostları ve Esentepe halkına başsağlığı dileriz.
Yorumlar