Son iki olay, seçim arifesine damgasını vurdu.
Biri; Başbakan Sibel Siber’in, öteden beri kamuoyunu meşgul eden bazı konularda yaptığı açıklamalar, öteki de 2009’da dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Sözcüsü Hasan Erçakıca ve bugünün Maliye Bakanı Zeren Mungan arasında geçtiği belirtilen ve basında yer alan konuşma…
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Başkanı Güven Varoğlu ile Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Tahir Gökçebel yaptıkları ortak açıklamada, ses bandında ‘sendikaların kapatılması,
cezalandırılması’ gibi öneriler ortaya konulduğunu öne sürdüler ve “bu olay, demokrasiyi dillerinden düşürmeyen şahsiyetler adına tarihsel bir utançtır” dediler.
İki sendikanın ortak açıklamasında, söz konusu konuşmadan Kıbrıs Türk Hava Yolları’nı (KTHY) kimlerin batırdığının da anlaşıldığı ve Ankara’nın müdahalelerine nasıl davetiye çıkarıldığının görüldüğü kaydedildi.
Basına sızan konuşmada Zeren Mungan, Türkiye’den yatırımlar için gelen paranın memur maaşlarını ödemek için harcandığını, 1 yıllık krediyi bu nedenle 3 ayda bitirdiklerini ifade ederken, Talat da ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için ciddi tedbirler alınması gerektiğini, tek zorluğun sendikalar tarafından çıkarılacağını söyledi.
Bunun üzerine söz alan Hasan Erçakıca, “en güzeli bir ay grev yapsınlar. 80 milyon tasarruf edilir. Memurların maaşlarını da sendikalar fonlarından ödesinler bakayım” dedi. Bunun üzerine Talat, sendikalar için devletin aidat toplamasının da değişmesi gerektiğini ifade etti.
Gelelim Başbakan Siber’in, CTP dönemindeki hellim ihracatı, Bio-Kim ve Geçitkale Havaalanı ile ilgili açıklamalarına…
Başsavcılık, hellim olayının iyi niyetli bir girişim olduğuna kanaat getirmiş, Bio-Kim olayında da suç unsuru bulamamış…
Başsavcılık görüşüdür, yorum yapılmaz.
“Ne olmuş yani devlet zarar etmişse… İyi niyetle hellim satmaya kalkıştık, olmadı. Yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Romanya üzerinden İngiltere’ye gitmesi gereken hellimler çürüdü, devlet de şu kadar dolar zarara uğratıldı.
Özür dileriz. İyi niyetliydik ama başarısızlığa uğradık. Var mı ötesi?.. Sarayönü’ne gidip kendimizi asalım mı?..”
Bu arada UBP Genel Başkanı İrsen Küçük de, Siber’in ‘Başbakanlık Denetleme Kurulu ve Maliye Teftiş ve İnceleme Kurulu’nca hazırlanan bazı raporların suç unsuru bulunmadığından kapatıldığını ifade ederek, CTP döneminde yapılan yolsuzlukları gizlemeye çalıştığını’ savundu.
Küçük, Geçitkale Havalimanı yakınında bulunan yüksek gerilim hatlarının kaydırılması için yapılmış projeye bağlı olarak yaklaşık 1 milyon dolarlık harcamaya ihtiyaç duyulurken, 32 bin TL’ye yapılabileceğinin neye dayandığını sordu.
Aslında birçok konuda yapılan açıklamalar tatmin edici olmaktan uzaktır ve kafalardaki soru işaretlerini giderebilecek cinsten değildir.
Halktan oy isteyenler şeffaflıktan, doğruluktan, dürüstlükten, demokrasiden, insan haklarından ve eşitlikten söz ederler, ama yönetimde bulundukları süre içinde bunların kaçta kaçına uyduklarını, örnek olmaya çalıştıklarını kendi kendilerine sorarlar mı?..
En basitiyle Milenyumdan bu güne bu ülkenin kasıtlı veya kasıtsız, bilinçli ya da bilinçsiz uğradığı zararlar bir açıklanabilse, eminiz halk hayretler içerisinde kalacaktır.
Yolsuzluklar, usulsüzlükler, rantlar nelere mal olmuştur bu topluma? Minarenin kılıfı hazırlanarak, ülkenin en güzel yerleri rüşvet karşılığı peşkeş çekilirken, Kıbrıs Türk Hava Yolları batırılırken, bunların iyi niyetle yapıldığı iddia edilebilir mi?..
Niye hava yollarını batıranlar bu güne kadar açıklanmamıştır?.. Nerde şeffaflık? Niye her konuda bu devleti çalanlar, vatandaşın sırtından deveyi havudu ile götürenler açıklanmıyor?..
Şeffaflık politikası bunların açıklanmasını, sis perdelerinin kalkmasını öngörmüyor mu?
‘Yapanın yanına kalır’ politikası sürgit ettiği sürece, şeffaflık ve İyi niyet amacına ulaşamaz!..