Bende isterdim bu bana ayrılan köşeye çok güzel şeyler yazmayı, ülkenin başarılarını, çocuklarımızın özgürce dolaşıp oynadığını , eğitimlerinin ne kadar başarılı olduğunu, gençlerimizin süratle eğitimlerini tamamlayıp güzel yerlere geldiğini, sağlık hizmeti almak zorunda kalan yaşılarımızın ve insanlarımızın bunu hakkı ile aldığını, ülkenin yöneticilerinin halkına , vatandaşına , insanına nasıl sahip çıktığını. Arkadaşlarımızın, ailelerimizin, çevremizin hep mutlu olduğunu. Bu ülkede yaşamanın ne kadar güzel olduğunu yazmayı o kadar çok isterdim ki...

Bırakın yazmayı yaşamanın hayalini dahi kuramıyoruz.

Neden mi?...

Eskiden sadece komşu ülkelerin haber sitelerinde gördüğümüz ve asla bizde olmaz dediğimiz her şeyi yaşıyor oluşumuzdan. 5 yaşında daha dünyadan haberdar olmayan bebeklerimize yapılan istismarlar, tacizler. Sağlık sorunu yaşayan, yardıma muhtaç genç, kadın ve yaşlılarımıza yapılan kabul edilmesi asla mümkün olmayan tecavüz ve istismalar.

Öldürülüp denize atılan insanlarımız , evinin önünde kurşun yağmuruna tutulan insanlarımız, öldürülüp toprağa gömlüp, yıllar sonra teşhis edilemeyecek halde bulunan insanlarımız. Yine bir şeklide öldürülüp hala nasıl , neden öldürüldüğü ispatlanamayan, otopsileri dahi tamamlanmamış insanlarımız.

Her geçen gün kullanımı orta dereceli okullar kadar inen uyuşturucu bağımlısı haline getirilen çocuklarımız ,gençlerimiz. Bu yoldan uyuşturucu satışına zorlanan genç beyinlerimiz. Hırsızlığa , dolandırcılığa yönelen adanın halkı. Ülkenin kendi vatandaşından daha fazla olan yabancısı ile, kimin geldiği , nereden geldiği, ne yapamak için geldiği belli olmayan ve kötü amaçlarını bu küçücük adada gerçekleştirip gidenler.

Daha bir çok şey yazılabilir ama sanırım bunlar bizlere yetip artmalı. Şimdi nasıl güzel bir şey yazılsın ki...

Denetim açığının verdiği zarar işte böyle tek tek patlıyor. Tecavüzcüsü, uyuşturucu satıcısı, katiller , tetikçiler işlerini ifşa olana dek sürdürüyorlar. Uyuşturucu operasyonları yapılıyor 5 kişi tutukanıyor devamında ve tutukalnamayan yüzlercesi halkın arasında geziyor. Bilinenini bulmak kolay daha önce de söyledik. Biz şunu merak ediyoruz: Bu kadar mal ülkemize nereden nasıl giriyor?... Biz öldürmek, ölmek nedir bilmiyorduk . Bu insanları kim, nasıl öldürüyor?... Biz kimseye zorla bir şey yaptırmayız, yapmayız. Kim bizim çocuklarımıza bunu yaşatıyor?...

Güzelim ada batmaktan öte rayından çıkartıldı. Bu ada bu hale birilerinin göz yummaları , görmezden gelmeleri kısacası üç maymun oynama yöntemi ile buralara kadar geldi.

Suç; çocuğunu 37 kez bıçaklayıp öldürdü. Suç ; küçük oğluna tecavüz edip onu parçalara ayırdı. Bir sorun bakalım hapishanede en büyük suça en büyük cezayı kim kaç yıl aldı?... Müebbet mi?... En fazla 20 yıl mı?... İstinaf ve iyi hal ile oldu mu sana o 5 veya 10 yıl.

O zaman nerede adalet?...

İktidarsızım diyen o zat, acaba mahkemece nasıl bir ceza sınıfında yargılanıp mahkum edilecek? ... Ben sadece poposuna elimi vurdum , yanağından makas aldım diyen o zat nasıl yargılanacaktır?.. Su istemeyi dahi artık söylemeyecek durumda olan ninelerimiz, annalarımıza o iğrenç taciz ce istismarda bulunan zat, hangi savunma ile çıkacak karşımıza?..

Bitti artık. Elimizle tutacağımız işte bu da bizim ülkemizin başarısı diyeceğimiz ülkemize yönelik gurula övgüde bulunacağımız bir şeyimiz kalmadı. Balık baştan kokar demiş büyüklerimiz . Başatkiler üç maymunu oynadıkça bu küçücük adada canımız, namusumuz, malımız yediden yetmiş yediye halkımız güven içinde yaşayamayacak. Eskiden başka ülkelede yaşanan suçları siyah beyaz ekranlarda izlerken bu gün işlenen o suçların mağduru haline geldik.

Bu ülkeyi yönetmek için koltuklarda oturanlar , and içip halkına hizmet bulunmak için devasa maaş alanlar kendi ceplerini ve yandaşlarını düşündükce

DAHA ÇOK TECAVÜZE UĞARAYACAK ÖLDÜRÜLECEK VE UYUŞTURUCU BATAĞINA GÖMÜLECEĞİZ.

VE İŞTE BU ÜLKEYE KKTC DİYECEĞİZ..

KARAKUŞ