Tıp-İş, dünden itibaren elektif (acil olmayan) ameliyatları, anjiyoları ve diğer invaziv (girişimsel) işlemleri durdurdu.

Hemen hatırlatmakta fayda var ki, Tıp-İş’in yaptığı ve Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB)’nin de destek verdiği bu davranış şekli bir GREV değil EYLEMDİR!

Hatta bir BAŞKALDIRIDIR demek de yanlış olmayacaktır.

Halkımızın sağlığını doğrudan etkileyen, hayatını gerçek anlamda tehdit eden, ‘’iyileşmesi muhtemel bazı hastaların kaybedilmesine neden olabilecek derecede tehlikeli olan’’ bu karar ne kadar yasaldır?

Bunu anlamak için mevcut yasalara bakmak gerekiyor.

KTTB Yasası’nın 6. maddesinde, Birliğin amaç ve görevleri arasında şunlar bulunuyor:

  • Halk sağlığına ve hastalara fedakarlık ve feragatla hizmeti amaç edinen meslek geleneklerini korumak ve geliştirmeye çalışmak;

  • Üyelerinin maddi ve manevi hak ve çıkarlarını korumak ve bunları, halkın ve Devletin yararları ile en iyi bir şekilde denkleştirmeye çalışmak;

  • Halk sağlığı ve tıp mesleği ile ilgili sorunlar için resmi makamlarla işbirliği yapmak ve halk sağlığı ile tıp mesleğini ilgilendiren işlerde, resmi makamlardan yardım sağlamak;

Görüldüğü gibi, Dr. Özlem Gürkut başkanlığındaki KTTB, halkın sağlığı ile hekimlerin hakları arasındaki dengeyi korumak yerine, kendi yasasına aykırı olarak Tıp-İş’in yanında yer alarak halkı yalnız bırakmayı tercih ediyor.

Kamu Sağlık Çalışanları Yasası’nın Disiplin CezalarınınTürleri ve CezaUygulanacakEylem veDavranışlar başlıklı 97. Maddesinde uzun süreli durdurmaya neden olan suçlar arasında:

‘’Görev yaptığı kurumun işleyişini aksatacak ve/veya işyerini maddi zarara uğratacak eylemde bulunmak ve/veya görevi zamanında yapmayarak iş yerinin ve/veya hastaların zarara uğramasına sebebiyet vermek.’’ yer alıyor.

Hastaların zarara uğratılıp uğratılmadığının da bu anlamda irdelenmesi gerekiyor.

Kaldı ki, iş durdurma eylemine katılan Tıp-İş’in bazı üyeleri özellikle de Kardiyoloji uzmanları, eylemleri devam ederken özel hastanelerdeki anjiyografilerine de devam ediyorlar. Belki de, eylem nedeniyle ajjiyosu aksayan hastalar buralara yönelmek zorunda kalıyor.

Ortada hastalar adına hem hayati risk hem de maddi kayıp durumları ortaya çıkıyor.

Diğer taraftan, eyleme katılan doktorların bağlı olduğu yasalarda EYLEM diye bir tanım yok!

Gerek KTTB Yasası’nda gerek Kamu Sağlık Çalışanları Yasası’nda ve gerekse Sendikalar Yasası’nda GREV konusu hiç işlenmemiş.

Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası’nda ise GREV konusu detayları ile anlatılmış.

Dolayısıyla ortada su götürmez bir keyfi davranışı söz konusu!

Tıp-İş’in yaptığı, KTTB’nin desteklediği bu HALK SAĞLIĞI RULETİ’nin yasal dayanağı detaylı bir şekilde irdelenmelidir.

Pandeminin ortasında vakalar artarken, pandemiden dolayı halkımız rutin sağlık sorunlarını bile yeteri kadar çözmekte zorlanırken, hiçbir yasal dayanağı olmayan, kamu ile sınırlı olup aynı doktorların özelde cirit attığı bir BAŞKALDIRI kabul edilemez!

Herhangi ciddi bir sağlık sorunu yaşanmadan, sevdiklerimizden birini durduk yere kaybetmeden Sağlık Bakanlığı, Bağımsız Yargı ve hatta Yüksek Yargı Denetçisi (Ombudsman) ivedilikle devreye girmelidir!

İletişim: 0542-8529899