Hekimler Sendikası (Tıp-İş), pandeminin başından beri tek taraflı bir duruş sergilemişti.

Söylemleri her daim, sağlığın kaybedilirse geri gelmeyeceği, ekonomi darbe alsa da ise er ya da geç düzeltilebileceği argümanına dayanıyordu.

Herkes bu söylemlerini pandeminin başlarında adeta ayakta alkışlıyordu!

Ancak zaman içerisinde bazı gerçekler ister istemez ortaya çıktıkça, Tıp-İş’in savunduğu tarafın halkın sağlığı olduğunu söylemek pek de gerçekçi olmadığını görmüş olduk.

Zira, pandeminin en civcivli dönemlerinde, yani hepimizi ‘’can ve sağlık’’ korkusu sarmışken, tüm hekimleri cephede savaşıyor zannederken, Tıp-İş’in eski kurulu düzeninden milim taviz vermediğini geç de olsa öğrendik.

Pandemi cephesinde tam kadro değil, 14 hekimin olduğu itirafı geç de olsa Tıp-İş tarafından seçtirilen Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı’ndan gelmişti.

Yine cephedeyiz diyen çoğu hekimin, aslında zamanlarının çoğunu devlet yerine özel hastanelerde geçirdiklerine de sıklıkla şahit olduk.

Hatta, Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne virüs kapma korkusu ile gitmeyen hastaların rotalarını istemeyerek de olsa, yine aynı kamu hekimlerinin özel kliniklerine çevirmek zorunda kaldıklarını gördük.

Sağlık Bakanlığı’ndaki belki de beklenen değişiklik, Tıp-İş’in beklenmedik hamlesini de beraberinde getirdi.

Tıp-İş Başkanı Varış’ın dünkü sosyal medya paylaşımının irdelenmeye değer olduğunu düşünüyorum.

Paylaşımında:

‘’Çin'in Wuhan eyaletinde başlayan ve tüm dünyaya yayılan Covid-19 pandemisiyle birlikte her ülkede sağlık ve ekonomi alanlarında sorunlar yaşanmaktadır.

Toplum sağlığının korunması için ülkemizde yaşayan her bireye barınma ve beslenme hakkının sağlanması son derece önemlidir. Bu temel hakların yanı sıra sosyoekonomik açıdan tüm yurttaşlarımız için nitelikli eğitim, gelir güvencesi, sosyal adaletin sağlanması, iş güvencesi ve güvenli çalışma ortamı gibi etkenlerin de sürdürülebilir bir şekilde sağlanması gerekir.

Covid-19 pandemisinin yıllar boyu sürebileceği öngörülerek toplumun sağlıklılık halini etkileyen her alanla ilgili uygun düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılmalıdır.

Unutulmamalıdır ki uluslararası literatürdeki çalışmaların tümü, ekonomik krizlerin sağlığı çok yönlü olarak tehdit ettiğini göstermektedir.’’

Bu paylaşım, alışılagelmiş bir Tıp-İş paylaşımı değildir.

Paylaşımında bazı ilkleri görünce hayrete düşmemek elde değil.

‘’Sağlık sistemine aşırı yüklenildi, sağlık altyapısı yetersiz, öldük, bittik, battık’’ emareleri yok mesela.

Tüm kamu hekimleri canla başla pandemi ile mücadele ederken bizlere destek olun mesajı ise hiç yok!

‘’Sağlık giderse geri gelmez ama başka herşey geri gelir.’’ demagojisinden ise eser yok bu sefer!

Paylaşımda öne çıkan konular, bireylerin sağlık haricindeki diğer temel hakları yani, eğitim, gelir güvencesi, sosyal adalet, iş güvencesi gibi konular.

Hatta açıklama öyle bir noktaya kadar getirilmiş ki, ekonomik krizlerin sağlığı çok yönlü tehdit ettiği dile getirilmiş. Üstelik bu ifade literatür destekli söylenmiş.

Özetle, herkesin bas bas bağırarak söylediği, Tıp-İş’in yeni mi aklına gelmiş?

Bu açıklamayı okuduğumda Sayın Tıp-İş Başkanı’nın amacının ne olduğunu merak ettim.

Sonra acaba, Sağlık Bakanı’nın, müsteşarının değiştiği şu ortamda, birilerine sempatik görünme kaygısından mı bunları yazdı diye düşündüm.

Sonrasında, aylar boyunca, pandemi sürecini sadece kendi koydukları sağlık kriterlerine göre yürütürken, millete kan ağlatırken bu yazdıklarının akıllarına  şimdi mi geldiğini sorguladım.

Ama işin içinden çıkamadım.

Vardır yine gizli güncemleri derken, bence Tıp-İş Başkanı, bu açıklaması ile güzel bir espri yaparak, konunun profesyonellerini bir güzel güldürdü deyip geçtim…

İletişim: 0542-8529899