Diyete başlama kararını vermek hep zordur. Çünkü hala diyeti aç kalmak olarak biliyoruz. Diyet deyince tatsız- tuzsuz yemekler ve hayat zevkimizin elimizden alınması şeklinde insanların beynine kazıdıkları için bunu yıkmak biz diyetisyenler için epey zorlu bir süreç.


Popüler bir konu olduğu için maalesef sömürü de çok, o nedenle sağlıklı sağlıksız bir sürü yöntem var ve bazen bize sunulan çok da sağlıklı olmayan yöntemlere vaat ettikleri uğruna kapılıyoruz. Meslek yaşantıma ilk başladığım yılarda bunu anlamakta biraz zorlanırdım, tamam ama bu insanların bu acelesi niye diye sonra bir gün bir yazı okudum. Çin bambusunun yetiştiriliş öyküsü; özetle Çin bambusu 5 yılda yetiştiriliyor ve bunun ilk 4 yılında insanlar hiç görmedikleri bir şeye hizmet ediyorlar ve 5. yılda bambu birden filiz veriyor, çok hızlı büyüyüp, çok fazla para ediyor. Bunu okuduğumda yarabbim ne sabır dedim. 4 yıl hiç görmedikleri bir şeye hizmet ediyorlar. Alttaki yorum daha güzeldi; bizdeki durum ise biz tarlaya soğanı ekeriz filiz vermezse hemen söker patates ekeriz.


O zaman anladım ki sabırsızlık bizim genlerimizde var. Ama istenildiğinde aşılmayacak bir konu da değil. Bizler topluma ulaşabildiğimiz kadar bu mesajı veriyoruz; diyet aç kalmak değildir. Aç kalarak zayıflanmaz, aksine kilo vermek uğruna aç kalmak, öğün atlamak, sanılanın aksine genelde kilo almamıza neden olur. Çünkü yeterince beslenemeyen metabolizma, farklı bir durumla karşılaştığı için metabolik strese girip durumu yoksunluk sendromu olarak algılar ve enerjiden tasarruf una karar verir. Böylece tüketilen her besini vücutta yağ şeklinde depolamaya başlar. Yani özetle boşuna aç kalmış ve kendinizi yıpratmış olursunuz. Çoğu zaman yapılan ikinci bir hata ilk hafta diyetini tam uygulayan kişi verdiği kiloyu görünce, ikinci hafta “Ben bundan daha az yersem daha fazla kilo veririm” diye düşünüp eksik tüketimler yapıyor ve vücudundaki yağlardan kurtulmaya çalışırken diyetin yağ içeriğini artırarak kaş yapayım derken göz çıkartıyorlar.


Maalesef vücudumuzda matematiksel kaideler sökmüyor, öyle olsa bizlerin işi çok daha kolay olurdu. Amaç tartıda kilo bazında eksik gelmek değil, yağ yüzdenizi azatlamaktır. Öbür şekilde vücut suyunuzu ve kas kütlenizi kaybederek rekorlar kırmak çok kolay ama bir de bunun sonrası var. Kas kaybı olduğu için metabolizma da düştüğünden verilen kiloyu korumak daha da güç olup hatta fazlasıyla geri almak mümkün hale geliyor. Unutmayın yağlı ve kaslı görüntü her zaman çok farklıdır.

Diyet kişiye özeldir; yani metabolizmanıza uygun, kan değerlerinizin ışığında, sizin sosyal yaşantınıza ve aktivite düzeyinize hitap eden uygulayabileceğiniz bir diyet demektir bu da. Bunun için mutlaka bir diyetisyene başvurmalarını tavsiye ederim. Bu süreçte de yaşam modelimizde kalıcı bir değişiklik yaratmak şarttır. Kilo verme programları bir ekip işidir. Bu ekipte gerektiğinde psikolog/ psikiyatrist, fizyoterapist, doktor ve diyetisyen beraber çalışabilirler. Ama diyeti yazmak diyetisyenin işidir. 

Özetle; güne başlarken her zaman aç karnına 1- 2 bardak su içerek başlamalarını, 
Gün boyunca su alımına dikkat etmelerini, 
Ağır besinler, aşırı yağlı, kızartma, kavurma gibi tüketilmemelerini(kızartma derken buna sebze kızartmaları da dâhil) 
Meyve vücudun serinlemesi için tüketilebilecekler arasındadır. Ama sonuçta bunun da fazla abartmamalarını, aşırıya kaçtığınızda meyvenin de kilo aldırabileceğini bilmeleri, 
Sebzeleri daha çok hafif zeytinyağlı olarak tercih edilmeleri gerektiğini, 
Tatlı yenirse ancak hafif sütlü tatlılar ya da dondurma tüketilebileceklerini, 
Arada meyve ve ya grisini, kepekli bisküvi vb. tüketerek akşam saatlerinde çok fazla acıkmayı engellenebileceklerini, 


Hafif egzersizler, akşamüstü ve ya sabahın erken saatlerinde yürüyüş yapılabilir ya da yüzerek aktivitelerini artırarak, yakımlarını da artırabileceklerini, 
Hızlı yediğinizi fark ettiğinizde elinizdekileri bırakarak arkanıza yaslanıp derin bir nefes alıp yemeğe öyle devam edildiğinde yavaş yemek ve iyi çiğneme işleminin gerçekleştirilerek doyduklarını anlayabileceklerini, 
Ayaküstü atıştırmamalarını, yiyeceğiniz bir sandviç bile olsa mutlaka oturarak yemelerini bu şekilde doyduğunuzu anlayıp, psikolojik bir açlık yaşamayacaklarını söyleyebilirim. Bunlara dikkat etmek bile kilo düzeylerini etkileyecektir. 
Artı olarak diyetisyenlerinin mutlaka diplomalarına dikkat etsinler. Biz diyetisyenler ancak Hacettepe, Erciyes ve Başkent Üniversitelerinden mezun olmaktayız. Bu 3 okul dışında diyetisyen mezun eden bir yer şu an yoktur. 



Ne kadar sürede kaç kilo verilmeli?



Erişkinlerde haftada 0,5- 1 kg, çocuklarda öncelikli hedef kilo alımını durdurmaktır. Bu arada sağlıklı beslenmeyi öğreterek bir süreç izlenir, büyüme ve gelişmesi söz konusu olduğu için boyu da uzayacak vereceği kilo düzeyi azalacaktır. Sağlıklı beslenmeyi öğrenirken abur-cubur tarzı besinler hayatından çıkacağı kilo da verecektir. Büyümeyi durdurmayacak ihtiyaçlarına uygun bir diyetle takipleri önemlidir. Haftada 0,5 kg normaldir. Menapoz dönemine girmiş bayanlarda da öncelikli hedef kilo almalarını sağlamaktır. Haftada 0,5 kg verdirebilmek ise başarıdır.

Diyet listeleri burada ne kadar dikkate alınmalı?

Kişi kendisi için hazırlanan bir diyet listesinden fazlasını tükettiğinde kilo veremez. Eksik yediğinde de sağlığı bozulur. Kişi daha çok kas ve vücut suyunu kaybeder, almanız gereken vitamin ve minerallerde eksiklikler söz konusu olduğu için ağızda yaralar, kansızlık, tırnakta şekil bozuklukları, saçlarda aşırıya varan dökülmeler gözükür. Eksik tüketimler kilo verim sürecini de sıkıntıya sokar; kişinin kilo verimi durabilir, hatta kilo bile alabilir. O nedenle listeye tam uyum şarttır. Sağlıklı olmak adına kilo vermeye çalışırken uyarıları dikkate almadığınızda ya da size uygun bir diyet programı takip etmiyorsanız sağlığınızdan olmanız çok kolaydır. Bu maalesef çok ince bir çizgidir. O yüzden popüler diyetler size çözüm olmaz.