Yrd. Doç.Dr. Seyer açıklamalarında, salgının başlarında en kritik belirtilerinden olan yüksek ateşin, hastaların %83-98’inde görüldüğünü dile getirerek, ancak vakaların tümünün yüksek ateşli seyretmeyebileceğinin ortaya çıktığını kaydetti.

Yrd. Doç. Seyer, etkilenen kitleye bakıldığı zaman virüsün, yüksek oranda yetişkinleri (ortalama yaş 59) etkilediğini belirterek, vakaların büyük kısmının (%57) erkek olduğunun raporlandığını da açıkladı.

Dünya genelinde çocuk vaka sayısının çok az olduğunu aktaran Seyer, “6 Şubat 2020 tarihinde virüs açısından pozitif saptanan Çinli annenin bebeğinde doğumundan 30 saat sonra virüsün pozitif saptanması, raporlanan en yeni verilerdendir. Virüsün bebeğe anne karnında iken mi yoksa doğum sonrası mı bulaştığı halen araştırılmaktadır” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Seyer, ölümle sonuçlanabilecek şiddetli enfeksiyonun ortaya çıkabilmesi için kişilerde altta yatan birtakım kronik hastalıkların olması beklendiğini kaydederek, virüsün hala onaylanmış bir tedavisi bulunmadığını ve aşı çalışmalarının hızla devam ettiğini açıkladı.

Raporlara göre ölen kişilerin çok büyük bir kısmının Çin’den olduğunu dile getiren Seyer, Çin dışı sadece 2 ölüm görüldüğünü, bunlardan birinin Hong Kong diğerinin ise Filipinler’den olduğunu söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Seyer, şu an vaka sayısının hızla arttığı bir dönemde bulunduğumuza da dikkat çekerek, “5 Şubat’ta onaylanmış vaka sayısı 24,551 iken, 6 Şubat’ta 28,344’e yükselmişti. Yani 1 gün içerisinde listeye 3793 onaylanmış vaka eklendi. 10 Şubat 2020 itibarı ile 25’ten fazla ülkede 40,561 onaylanmış vaka bulunmaktadır. Ölen kişi sayısı 910, tamamen iyileşen kişi sayısı ise 3416 kişi olarak raporlandı” şeklinde konuştu.

Bu kadar onaylanmış vakanın yanı sıra onay bekleyen 100 binlerden de söz edildiğini belirten Seyer, vaka sayısı çok yüksek olsa da ölüm hızının düşük olmasının (%2-3) hastalığın tedavisinin geliştirilmesinde zaman kazandırabileceğini ve her geçen gün artan oranda tamamen iyileşen birey sayısının bildirilmesinin, nispeten iyi haber olarak kabul edilebileceğini kaydetti.

Yrd. Doç. Dr. Seyer, henüz Kıbrıs adası genelinde ya da yakın komşu ülkelerde vaka bildirilmemesinin şu an itibarı ile endişeye sebebiyet verecek bir durum olmadığı dile getirerek, buna rağmen tedbiri elden bırakmamanın en doğru uygulama şekli olacağını belirtti.