“Halk dilinde ‘kemik erimesi’ olarak bilinen ‘osteoporoz’, düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimari yapısının bozulması sonucu kemiğin kırılgan hale gelmesi ile oluşan bir iskelet hastalığıdır” diyen Kaygısız, özellikle kadınları tehdit eden bu hastalıkta ana etkenin, menapozu takiben meydana gelen östrojen eksikliği olduğunun belirlendiğini ifade etti. Genetik faktörler ve vücut ağırlığının da osteoporozda risk olduğunun belirlendiğini söyleyen Kaygısız, “Ancak, yetersiz beslenme, aşırı kahve veya alkol alımı, hareketsiz yaşam, aşırı tuz/protein alımı gibi değiştirilebilir risk faktörlerinin de osteoporoza neden olduğu birçok çalışma ile gösterilmiştir” dedi.

Tüm iskelet sisteminde görülebilen, kemik incelmesi ve bunu takiben çatlamanın da görülebildiği bu rahatsızlığın yavaş yavaş geliştiğini dile getiren Kaygısız, genellikle, alt kol kemiklerinin uçlarıyla uyluk kemiklerinin kalça tarafındaki uçlarının ve omurga omurlarının sert dış kısmından çok peteksi iç katmanının incelmesine neden olduğunu belirtti. “Bu bölgelerdeki kemikler kırılganlaşmakta, çatlak oluşabilmekte, sakatlık ya da ölümle sonuçlanabilecek enfeksiyon ve biçim bozukluğu riskleri artabilmektedir” diyen Kaygısız, ilerleyen yaşla birikte, omurga bölgesinde kemik yoğunluğunun azalması ve taşıdıkları ağırlık sonucu omurga omurlarının yavaş yavaş çökmesine boyun küçülmesine, öne eğilmeye ve üst omurgada kamburlaşmaya neden olabildiğini ifade etti.

Tedavide çeşitli ilaçlar kullanılmakla beraber sadece ilaç kullanımı yetersiz kalabilmektedir

Son yıllarda yaşlı popülasyonda yaşam kalitesinin azalmasına yol açan ve toplum sağlığını tehdit eden bir hastalık olarak vurgulanan osteoporoz için güncel tedavi yaklaşımlarının belirlendiğinin altını çizen Kaygısız, “Osteoporozda risk faktörlerinin erken belirlenmesi ve önleme programlarının geliştirilmesi; hastalığın ilerlemesini önlemek, kırıkları önlemek ve sağlık giderlerini azaltmak için önemlidir” dedi. Tedavide çeşitli ilaçlar kullanılmakla beraber sadece ilaç kullanımının yetersiz kalabildiğini belirten Kaygısız, yaşam biçimindeki değişiklikler, diyet değişiklikleri ve egzersizi de içeren çok yönlü multidisipliner bir tedavi ile başarılı sonuçlar alınabildiğini dile getirdi. Kaygısız, uzman doktor tarafından tanının konulmasının ardından, kişinin genel sağlık durumu, mevcut hastalıkları, daha önceki spor alışkanlıkları ve fiziksel durumunun bir fizyoterapist tarafından değerlendirilerek uygun egzersizlerin belirlenmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Kemik erimesinde egzersiz ve fiziksel aktivitenin bilinçsiz ve yanlış yapılması yarar yerine zarar getirebileceğinden, bir fizyoterapiste danışılması önemlidir

“Kişinin hem yaşam kalitesini hem yaşam süresini olumsuz etkileyen ve ağır komplikasyonları olan osteoporoz, günümüzde önemli bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır” diyen Kaygısız, egzersiz ve/veya fiziksel aktivitenin bu rahatsızlıktan daha az etkilenilmesinde büyük rol oynadığını ifade etti. Egzersiz, kemik yapımında görevli olan osteoblast hücrelerine etki ederek kemik kütlesini artırdığını, ayrıca düzenli egzersizle kuvvetlenen kasların yaratmış olduğu mekanik yüklenme ile kemik kaybının en aza indirilebildiğini ifade eden Kaygısız, meydana gelebilecek ağrının giderilmesi, fiziksel kayıpların giderilmesi ve gelişebilecek fonksiyonel yetesizliklerin önlenmesinde fizyoterapi ve rehabilitasyonun rolünün büyük olduğunu vurguladı. Son olarak Kaygısız, “Her hastalıkta olduğu gibi kemik erimesinde de egzersiz ve fiziksel aktivitenin bilinçsiz ve yanlış yapılması yarar yerine zarar getirebileceğinden, bir fizyoterapiste danışılması önemlidir” dedi