Yaptırım ve çaresizliğin getirdikleri ne kadar fazla görüyor musunuz?

İnsanların darlaşan geçim hayatları artık hata üzerine hata yapmalarına sebep oluyor. Kaç yaşına gelmiş insanların binalar üzerine çıkıp ekonomik dar boğazdan nefes alamayacak duruma gelip yaşamlarına son vermeye çalışıyorlar. Öte taraftan çaresizlikten market hırsızlıkları başını aldı gidiyor.

Diyoruz ya bazen "Ya bir ekmek alacak parası da mı yok"?

Evet artık YOK!!! Yok işte ....

Bir ekmek alacak parası olmayan insanlarımız var bu yüz yılda. Evlat okutamayacak insanlarımız var. Elektiriğini, su aidatını yatıramayacak insanlarımız var. Sağlığı için yaşamak için ilaç alamayacak insanlarımız ve yaşlılarımız var. Dışarıda yemek yemeyi geçtim artık o zengin işi bu saatten sonra. Fakat çocuklarımızı her şeyden mahrum bırakmaya, eğitimsiz bırakmaya, yaşlılarımızı ölüme kitlemeye ve tüm halkı kaderine mahkum bırakanlar da var bu adada.

Acı nasıl yazılır, nasıl anlatılır bilemem fakat sanırım yaşadığımı sizlere anlatınca hissedeceğinize eminim.

Bu hep mi benim başıma geliyor diye düşündüm. Hep ben mi görüyorum bu olayları? Ama sanırım artık dışarıda sizler de benim gibi bu tür olayları görüyorsunuzdur veya göreceksinizdir.

Cuma akşamı evde kedimin, köpeğimin ihtiyaçlarını görüp dışarı çıkmaya hazırlanıyorken, dışarı çıktığım an karşı komşumun kapısını çalmaya hazırlanan bir bayanla göz göze geldik. Bayan üzerinde incecik bir hırka kucağında 2 yaşına varmamış bir bebek.

"Karnımız aç bebek bugün hiç bir şey yemedi nolur yardım edin dedi" kapımı tekrar açtım gel dedim ama pandemi olduğu için içeriye alsan bir dert, almasan bir dert ne yapacağımı şaşırdım. O kapıda ben kapı ağzında. Tek yaşadığım için yemek pişirmiyorum. Yemek olsa hiç düşünmeden vereceğim. İçeride orta sehpa üzerinde duran 2 adet yaş köpek mamasını bana işaret ederek bunları verin çocuğun karını doyurayım diyince koca Lefkoşa üzerime yıkıldı ben altında kaldım.

Tabi ki gerekenin fazlasını yaptık, gideceği yere kadar da götürdük. Elimizden geleni yapmaya gayret ettik. Onu bıraktığım yeri anlatamayacağım yok bir izahı çünkü.. Sonrasında daraldım, nefes alamadım kolay kolay sabah olmadı benim için.

Neye küfür edeceğimi kime isyan edeceğimi bilemedim. Yediğim yemek bana haram oldu.

Pandemi sürecinde evlerde kapalı olduğumuz dönemde evini paylaştığım bir arkadaşım bize gelen yine böyle bir çaresizlik telefonununa, o sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen bana bir şeyler alıp kapılarına bırakalım demişti.. Bunu söyleyen ve yapmak isteyen sade bir vatandaş, bir insan ... Bu kadar duyarsız kalamamıştık.

Şimdi ise başımızda devlet var dediğimiz bu kocaman kocaman yönetim yoksunu mercilerin artık halkının kapı kapı dolaşıp ekmek dilendiğni biliyor mu? Bugün kapımız çalınacak. Yarın evimize girilecek. Suçlamıyorum, hor da görmüyorum. Hırsızlık da demiyorum ben artık bunlara.

Onlar utanmasın, onlar yargılanmasın onlar hor görülmesin. Asıl suçluların yerleri belli. Biz ellerimizle onları koyduk oralara. Elimizle koymuş gibi misali, bulması zor değil... Bir oy, tüfeğe benzer işlevselliği kullanıcının karakterine bağlı. Dıştan alınan darbelerin iyileşmesi kolay. Fakat içten içe olanlar çürümeye mahkumdurlar.

Siz ekmek , akaryakıt, elektirik zamların planlayın . Gece bombanın pimini çekip sabah vatandaşa atmaya devam edin..

KARAKUŞ