Sene 1930’lu ve 1940’lı yıllar.

Doktorlar, tütün içmek ile akciğer kanseri arasındaki ilişkiden bi’haberdi.

Üstelik, doktorların büyük bölümü, sigara içmeyi bir ayrıcalık olarak görüyor ve içiyordu.

Dolayısıyla, sigara firmaları da, doktorların toplum üzerindeki otoritelerini, sigara üretimlerini legalleştirme amacıyla kullanmaya başladılar.

O ‘’’modern’’ yıllarda, gençler, kadınlar ve hatta gebeler bile sigara içiyorlardı.

Yıllar geçti ve 1950’li yıllarda, sigaranın korkunç zararları birer birer ortaya çıkmaya ve konuşulmaya başlandı.

Akciğer kanseri vakalarının 1940’larda artışı konusunda toplum endişelenmiş olsa da, firmalar ve reklamlar, insanların gözlerini o kadar boyamıştı ki, kanser ile sigara içimi arasındaki ilişkiyi toplum hala kavrayamamıştı.

Üstelik, sigaranın sadece, boğazda gıcık yapma gibi ufak bir yan etkisinin olduğu konusunda hemen herkes hem fikirdi. Çünkü doktorlar bunu söylüyordu.

Hatta Lucky Strike tütün şirketi o kadar ileri gitmişti ki, 1930 yılında, yapılan bir bilimsel çalışmada, Lucky Strike kullanan 20,679 doktorun, boğazlarının diğer sigaralara göre daha az tahriş olduğunu açıklamıştı!

Şaka gibi, öyle değil mi değerli okurlar?

İşte kapitalizm, işte sağlık sektörü! Doktorlar üzerinde bilimsel araştırma yapan sigara firması!

Bitmedi!

Şimdi sıkı durun!

Lucky Strike’ın yaptığı bilimsel çalışmaya, bir başka iddialı tütün firması olan Philip Morris itiraz etti! Çıtayı öyle bir yükseltti ki, 1937 yılında Saturday Evening Post aracılığıyla yaptığı açıklamada, çalışmaya alınan 20,679 doktorun Philip Morris’e geçtiklerinde, boğazlarında en ufak bir tahrişin olmadığını açıkladı!

Yani sizin anlayacağınız, doktorlar bir o sigara firmasına, bir bu sigara firmasına ‘’denek’’ olmuşlardı. Üstelik bu çalışmalar, sigara firmaları tarafından finanse edilmişti!

Camel bundan geri kalmadı ve 1946’da, doktorların büyük çoğunluğunun Camel kullandığına dair reklam serilerine başladı! Bunu yaparken de doktorlara bedava karton karton sigara dağıtmıştı!

LM geri kalır mıydı? Reklamdaki kadın,, doktorun kendisine filtreli LM içmesini önerdiğini söylüyordu!

Yıl 1954 olana kadar bu böyle devam etti. Sigaranın akciğer kanseri ile ilişkili olabileceği ortaya atıldığı an, doktorların sigara reklamlarında boy göstermeleri de sona erdi.

Sene 1964 olup da, sigaranın akciğer kanseri, gırtlak kanseri ve bronşite neden olduğu kanıtlandığında, doktorlar sigara karşıtlığına soyundular!

Modern tıp tarihi çok ilginçtir değerli okurlar.

Dünün doğrusu, bugün için yanlış hale gelirken; dün alay edilen bir bilimsel yaklaşım, bugün patently bir ürün haline gelebiliyor tıpta. Örnekleri say say bitmez.

Günümüzde, bazı yerli ve yabancı doktoları görüyoruz reklamlarda ‘’oynatılan’’.

Kimi balık yağının faydalarını anlatıyor, kimi multivitamin pazarlıyor, kimi bilmem hangi besin desteğinin faydalarını halkımıza gülümseyerek salık veriyor…

İlaçlar farklı mı sanki? İhtiyaç var mı diye çok detaylı düşünülmeden, folik asitler, çinkolar, D vitaminleri hele hele antidepresanlar havada uçuşuoyor! Migrende botoxlar rekorlar kırıyor… Obezite cerrahilerinde neredeyse kuyruklar oluşuyor!

Konu ülkemiz ise, Xanax’ın eline kimse su dökemiyor!

Bugün de bunlar bilimsel.

Dün sigara paketi tutuşturulan doktorların, bugün de ellerinde bunlar var.

Modern tıbbı bazen, tabanı kapitalizme oturtulmuş ancak çatısı akıtan bir şatoya benzetirim.

Yeri gelir, onca maddi yatırım boşa gider, bina su alır ama firmalar kendilerini hep şatoymuş gibi gösterir. Doktorları da zaman zaman bu şatolara misafir ederler, çatının akıttığını bilerek ya da saklayarak.

Aradan 80 yıl geçmiş olsa da, değişen pek bir şey yok aslında…

Kapitalizmin öğretileridir aslında doktorların yazdığı bazı reçeteler,

Kapitalizmin replikleridir aslında doktorların önerdiği bazı tavsiyeler.

Bazı doktolar, bilerek ya da bilmeyerek, kapitalizmin şatosunun peneresinden, hastalarına gülümsemeye devam ederler…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899