İTİRAF, ÜLKEDEKİ GÜVENLİK AÇIĞINI ISPATLADI...

8 Şubat akşamı , planlı programlı bir şeklide suikasta kurban giden Rahmetli Halil Falyalı'nın cinayetinin sır perdesi her gün biraz daha aralanıyor.

İstanbul'daki tutuklu sayısı 5'e yükseldi. Kuzey Kıbrıs'ta 3 kişi tutuklandı. Her gün bu haberleri okuyoruz. Son olarak bir itirafcı bulunuyor ve suikastı A'dan Z'ye kadar an be an anlatıyor. İşte can alıcı nokta tam da şurası.

"Söylemez'le birlikte yaklaşık 10 metre uzunluğunda iki Türk'ün kullandığı beyaz bir yata bindik. Yola çıktık. Saat 5-6 civarı KKTC'ye geldik. Tekneden kıyıda suya atladık. Sonra markete girip yakalandığımız eve geldik. 25 gün bu evde kaldık."

Peki....

*Bizlere güvenlik açıklamasını yapacaklar mı?

*Bu kadar net bir itiraf sonrası , o denizden asla gelemezler mi diyecekler?

*Buradan hiç bir el uzatılmadı savunması mı yapacaklar?

Unutulmadan, soru sorulma hakkı vererek bu ülkenin halkına açıklama yapılacak mı?

Tel örgüler aşılıp geliniyor, denizler aşılıp geliniyor, tırlar içinde geliniyor. 30 veya 90 gün izni vurulup, 15 yıl boyunca adada yaşayanlar var. Günün sonunda suç ülkesi haline getirilmiş oldu.

Ama haklısınız....

Bunların hiç biri önemli değil. Daha önemli olan , gerçekleri örtmeyip yazılı ifade edenlerin düşünce özgürlüğünü ezip hatta kendisini yargılayıp hapse mahkum etme işimiz var. Bizim ceza evi gardiyanının, görevi kötüye kullanma ifşası olana kadar ki süreçte, oralarda dönenleri denetlemek yerine, birilerinin bağıra bağıra gerçekleri yazması, söylemesi, anlatması engelleme, kalemleri kırıp, gerçekleri yazanları susturma işimiz var...

Uyuşturucu operasyonları için ayakta alkışlanan operasyonları var elbet. Fakat ihbar üzerine uyuşturucuyu şu an sade vatandaş da bulabiliyor. Buradaki cevapsız kalacak diğer soru ise "Bu kadar uyuşturucuyu adaya nasıl giriyor"

Davası olan KKTC'de... Kan davası olan KKTC'de... Dolandırıcı KKTC'de... Tecavüzcüsü KKTC'de... Katil KKTC'de. Yurt dışında sicili bozuk herkes KKTC'de. Ercan havalimanından ve liman yolu ile gelen, bu kapıyı giren bir daha asla çıkmıyor. Ta ki bir vakaya karışıp ülkede 10 yıldır kaçak yaşadığını ortaya çıkana kadar denetim yapılmıyor. Pasaportuna mühürü alan giriyor bir daha da çıkmıyor.

Bu küçücük Ada karanlık işlerin arka bahçesi, çöplüğü mü?

Eskiden yurtdışındaki suç haberlerini televizyonlarda hayretler içinde izlerken, şimdi dört tarafı denizle çevrili küçücük Ada'mızda burnumuzun dibinde izliyoruz...

Memlekette sağlıktan, eğitime... Eğitimden ulaşıma... Ulaşımdan ekonomiye çöküş yaşanırken, bir de artık kelle koltukta yaşar duruma geldik... Sosyal güvenliğimiz yok... Sokağa çıktığımızda ve ya çocuklarımız, gençlerimiz sokağa çıktığında kaygı duyuyoruz... Her an başımıza bir bela gelecekmiş gibi tetikte yaşar olduk...

Hani bizim özgürlüğümüz?... Hani bizim güvenliğimiz?... Hani bizim o bahsedilen aydınlık geleceğimiz?... Karanlıklar ve karanlık olaylar içinde korku ve kaygıyla kaybolurken, gelecek bize gelecek mi?...

Neyse... Adım adım geleceğe doğru yürürken, kellemize sahip çıkalım..

KARAKUŞ