Bir dost meclisinde oturuyoruz. Tanıdık arkadaşların yanı sıra o sırada tanıştığım bir ablanın içler acısı öyküsünü dinledim.

Özel bir şirkette sekreterlik pozisyonunda çalışıyor. 2 kızı var. Biri lise son sınıf öğrencisi. Öbürü orta dereceli öğrenci. Masraflarının her geçen gün arttığını ve artık eşli olarak çalışmalarına rağmen çok zorlandıklarını dile getirdi. Gece evlere temizlik için gitmeye başladığını söyledi.

*5 /15 gün arası değişecek petrol fiyatları.

 *Çocukların okul masrafların katlana katlana büyümesi.

*Elektirik tüketimine bildiğiniz askeri darbe. %45 'ler planlanlanması ve dahi petrol gibi aylık periyodik olarak zam yapma planları.

*Dün aldığımız ürünün , yarın daha pahalı olması.

*Yemek yapamıyor, ısınamıyor oluşumuz Neden ??? Çünkü tüp fiyatın 200 TL olmuş.

* Sağlık için ilaçların alınamayacak durma gelmesi.

Ve bir çok şeyin de sırada olması...

Peki ne yapsın ve gitmesin??

Çalışmak hiç bir zaman ayıp değildir. Helal para kazandığın her iş insanın gururudur. Fakat emektar bunca vatandaş emeklilik için gün sayıyorkken. Gelinen noktada iki işte çalışmaya başladı.

Ne zor bir kış değil mi?

Soğuk mevsimlere alışık kesim için zor olmasa da , bunu yaşayamayan insanlar için ve de özellikle sıcak bir ülke diye bilinen ülkemiz Kıbrıs için soğuk günler yaşıyoruz.

Bu soğuk günleri buza çevirmek için her gün çalışanlarımız da var ne yazık ki. Acaba zorlayan kış mevsimi mi? Yoksa kışın içerisinde yaşanan zorluklar mı? İnsanın yaşam kalitesini elinden almak eskiden yoktu. Şimdi ise her gün vatandaşın yaşamından bir şeyleri eksiltiyorlar.

Gelin görün ki vatandaş artık kendini geçmiş , evlatlarını nasıl mahrum bırakmadan eğitimini sağlar onları nasıl geleceğe hazırlar derdine düşmüş.

Bu dertlerin en büyüğü değil mi ki zaten?

Bir arkadaşımın 16 yaşındaki oğlunun söylediğ gibi. " Okuyup eğitimimi tamamlayınca bu ülkeden gideceğim. Durmam bir saniye. Ve yine kendi kendine söylediği ... Nasıl okuyacaksam da artık!!!

Yediğimiz , içtiğimiz , giydiğimiz ve aldığımız tüm hizmetler , tabiri caizse A'dan Z'ye her şeyle ZAM batağına gömülüyoruz. Basitçe yenilen ekmekten içilen, suya kadar aradaki bir insanın günlük yaşamında harcadığı her şey ateş pahasının önünde el ve cepleri kavuruyor.

Yukarıda anlattığım yaşam öyküsünü yani orta hali bir ailenin geçimi çok zorlaşıyorken , yoksul bir aileyi varın siz düşünün...

Yukarıdan bakıyorsunuz diyeceğim pek de yukarılar da değilsiniz. Sadece koltuklara oturup kaşıkla verip kepçe ile geri alma projeleriniz ile vatandaşın hayatlarını ampülden mum ışığına çektiniz.

Halk artık güneş çıkarsa banyo ve duş yapacağız diyor. Isıtıcı çalıştırmak mı? Ne mümkün.. Tüp' 3 gece kullanıyoruz o kadar diyor. Dışarıda bir Restaurant'a yemek , yemek bize göre değil artık diyor . Dışarıdan yemek söylemek mi ? Min, 80 TL. 4 ekmek almak mı eskidendi o. Okul masrafları , elektirk, su , tüp vede petrol için çalışıyoruz artık. Ev kirlarını unutmadık...

Yakındır yine elektirk borç açığı yüzünden mum yakıp oturacağız. Çünkü bu ZAM'lar karşısında vatandaş yine borçunu ödeyemeyecek durumda olacak. Ne kadar alışık bir durum. Aynı yıllardır devleti yönetenlerin gitmeme ısrarı gibi.

Otomatiğe bağladığınız şu zamları takipte zorlanıyor halk. Facebook hesaplarında her an, anlık olarak yapılan zam haberleri ile işinden evine dönerken markete uğramaktan kaçınan bir halkın var ey büyükler.... Bir cafe de sözüm ona bir bardak demli çaya 7 TL isteniyorken, çayında , şekerin de muhabbetinde tadı kalmadı sayenizde.

Ama ZAM olmayan şeylerde elbet ki var. YÖNETİM, HAK VE HUKUK ...

ZAM GELECEKSE BUNLARA GELMELİ HEMDE ALABİLDİĞİNE....

KARAKUŞ