Kıbrıs’ta sular ısınırken acaba ezber bozulacak mı?

İşte hepimizin aklındaki soru budur.

Bazen Kıbrıs konusu ile ilgili toplantılarda sırf havayı ısıtmak için ‘bu Kıbrıs konusu Sosyal Sigortalardan daha fazla insanı emekli etti’ derim.

Hakikat de öyledir.

Şimdi 52 yıl aradan sonra bir ABD Başkan yardımcısı Kıbrıs’ı ziyaret ediyor.

Lyndon Johnson 1962 yılında Kıbrıs’ı ziyaret eden ABD Başkan yardımcı olmuştu.

Joe Biden 47.ABD Başkan Yardımcısı, süper gücün 2 numarası olarak dış siyasete ilgisi olanlar tarafından iyi bilinen ve benim de yakinen takip ettiğim siyasal liderler arasındadır.

Biden uzun yıllar Dış İlişiler Komitesinin üye ve başkanlığı görevini de yürütmüştür dolayısı ile dış siyasetle ilgili tecrübeli ve etkin pozisyondadır.

Biden’in ziyareti sırasında Müzakere sürecinin hızlanması, Güven Yaratıcı Önlemler,

Kapalı Maraş-Mağusa Limanı-Ercan Havaalanı ve Hidrokarbon vs konularını gündeme getirebilir.

2004 yılında gerçekleşen Annan Planı referandumu sürecinden farklı olarak Kıbrıs’ın etrafında bulunan hidrokarbon yatakları ise Kıbrıs konusuna ekonomik olarak da önemli bir boyut kazandırmıştır.

ABD işbirliği ile Hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesi ve market bulması süreci Kıbrıs, Türkiye Yunanistan, İsrail’i de içine alan ve Doğu Akdeniz’deki zenginliklerin adada Kazan-Kazan esasına dayalı çözümü pekiştiren yeni bir etken olarak ortada durmaktadır.



Bir nezaket ziyareti olmayacaktır

Yarım asırlık Kıbrıs konusu çok yakın bir gelecekte son bulabilir.

Özellikle Ortak Metin ‘Joint Declaration’ sonrasında kısa bir süre içerisinde adada çözüm olabileceğine dair beklentiler artmıştır.

ABD’nin gelinen aşamada Kıbrıs konusu sürecine etkisi özellikle ‘Ortak Metin’ öncesinden beri halk tarafından hissedilmiş ve de anlaşılmıştır.

52 sene aradan sonra ABD’nin 2.adamı Joe Biden’in adaya gelişi son derece büyük önem arz etmektedir.

Bunun ‘nezaket ziyareti’ niteliğinde bir Kıbrıs ziyareti olmayacağı kesindir.

Bu ziyaretin önümüzdeki yakın gelecek için domino etkisi yapması beklenmektedir.

Özellikle henüz Başkan Yardımcısı adamızı ziyaret etmeden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin geleceğinin duyurulması sürecin spontane değil bir sistematik içerisinde olduğunun en somut göstergesidir.

Biden adaya gerçekleştireceği ziyaret çerçevesinde siyasal çevrelerin yanında, sivil toplum kuruluşları ve dini liderlerle de bir araya gelerek çeşitli kesimlerle diyalog kuracak.

Joe Biden batı demokrasisinde güçlü sivil toplumun önemine sürekli vurgu yapan bir siyasetçi,

22 Nisanda Ukrayna’da yapmış olduğu konuşmada sivil toplumun demokratik devlet gelişimindeki rolünün altını çizmişti.

Sivil toplumun yürütmüş olduğu çalışmaların ve yaratmış olduğu olumlu etkinin farkında olmak önemli bir demokrasi göstergesidir.

Biden’ın ziyareti çerçevede bir sivil toplum lideri olarak ben de almış olduğum davete istinaden hem Sn.Başkan Yardımcısını dinleme hem de görüşlerimi paylaşma imkanı bulacağım.





Seyirci değil sürecin bir parçası olmalıyız

Her vesilede altını çizer ve söylerim Kıbrıs konusunda taraflardan en mağdur olanı Kıbrıslı Türklerdir.

Uluslararası toplumun dışında kalmamız bizlerin ekonomik, sosyal ve siyasal yaşantımızda ağır bedeller ödememize neden olmuştur.

Geçenlerde 2011 Washington ziyaretimizden tanıdığım dış politikada aktif bir arkadaşımla yazışmamda Kıbrıs konusunu takip edip etmediğini sormuştum.

Soruma karşılık olarak bana ‘ evet gerçekten çok ilginç sonunda Obama Planı Kıbrıs’a çözümü getirecek mi’ diye bir karşılık vermişti.

Beyaz sarayın ve Başkan Obama’nın dış politika ajandasında artık Kıbrıs konusunun yer alması önemli.

Açıkça görülen odur ki ABD Kıbrıs konusunun çözümü ve iki toplum arasında güven yaratıcı unsurlara yönelik katkıda bulunmak istemektedir.

Bu durum sürece ışık tutan ve motive edici bir unsurdur.

Kıbrıslı Türkler Kıbrıs konusunun çözümsüzlüğünden ve bunca yıl haksız bir şekilde Dünya’dan izole yaşamaktan çok çekmiştir.

Kıbrıs’ta kazan-kazan esasına dayalı bir çözümün bölgede domino etkisi yaratacağına inanıyorum.

Hem Kıbrıs’ımızın hem de Dünyamızın Doğu Akdeniz’de bulunacak barışa ve önemli sayılacak bir başarı öyküsüne ihtiyacı vardır.

Yapılması gereken bu topraklarda yaşayan insanlar olarak Kıbrıs konusunun çözülmesinde ve geleceğimizin şekillenmesinde bu son derece hassas ve kırılgan sürecin bir parçası olarak pozitif katkı yapmaktır. 


ANIL KAYA