İnternet Andıcı davasında cuma günü çok önemli bir gelişme yaşandı ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir emekli genelkurmay başkanı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada cuma günü ara kararlar açıklandı. Mahkeme, sanıkların savunmalarıyla ilgili beyanlarında ve belgelerde adı geçen Orgeneral Başbuğ hakkında gereğinin takdir ve ifası için Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasını karara bağladı.

Mahkemenin bu kararı Başbuğ hakkında suç duyurusu anlamına geliyor ve bütün bunlar da, Genelkurmay eski Başkanı Org. İlker Başbuğ'un önümüzdeki günlerde yargılanabileceğini gösteriyor.

Peki bu yargılama nasıl ve nerede yapılacak? 2010'da kabul edilen Anayasa referandumunda bu konuda ne tür değişiklikler gerçekleşti. Ve tabii o her zaman akla gelen soru: Yargılamayı sivil mahkeme mi yapacak askeri mahkeme mi?

Bütün bunları hukukçulara ve gazetecilere sorduk...

 

BURHAN KUZU - AK PARTİ MİLLETVEKİLİ VE TBMM ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI
"Bunlar organize suç, Başbakan'ın iznine gerek yok, özel yetkili ağır ceza mahkemesi yargılayacak"

İnternet Andıcı Davası'nda yargılaması yapılan ve benzeri suçlar için Başbakan'ın izin şartı yok. Her suç için değil o şart. Bunlar organize suçlar. Görevden doğan suçlar kapsamına girerse, onun yargılaması da Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'ne verildi. Bu yargılama normal sivil mahkemede yapılacak. Görevden doğan suç değil, bu tamamen görevi dışında bir suç. Organize Suç Örgütü adı altında işlenen suçlar grubunda. Yargılamayı da tamamen sivil mahkeme yapacak. Onlar bitti artık. Anayasa'da yapılan değişiklikle onlar bitti. Hatırlarsanız önce bir maddelik bir değişiklik yapmıştık, "gece baskını" dendi, Anayasa Mahkemesi iptal etti onu. Muhalefetle beraber yapmamıza rağmen aynen emekli vekillerin maaşı konusunda olduğu gibi yan çizdiler. Anayasa Mahkemesi kararından sonra biz de anayasayı değiştirmek zorunda kaldık. Dolayısıyla da eğer İlker Başbuğyargılanırsa bildiğimiz, özel yetkili ağır ceza mahkemesinde yargılanacak.

 

MEHMET BARANSU – GAZETECİ 
"İzin gerekiyorsa Başbakan izni verir, sivil mahkemede yargılanır"

Genelkurmay başkanlarını yargılama yetkimiz daha önceden yoktu, nasıl yargılanacakları belli değildi. 2010'da yapılan anayasa değişikliği referandumunda Başbakan'ın izniyle yargılanabileceklerine karar verildi. Ama henüz o düzenleme yapılmadı. Peki yargılama nasıl ve nerede yapılacak? Bence genelkurmay başkanının diğer kuvvet konmmutanlarından ve orgenerallerden farkı yok. Dolayısıyla onlardan farklı bir yerde yargılanmaması lâzım. Eğer teknik olarak Başbakan'ın izni gerekiyorsa da, ben Başbakan'ın zaten izin vereceğini düşünüyorum.

Dünkü mahkemenin kararına gelirsek, bence çok geç kalınmış bir karar. Ama bu bir adım daha ileri götürür bizi. İnternet Andıcı davasında biliyoruz ki eski 1. Ordu Komutanı Org. Hasan Iğsız var ve onun imzasının altında "Sayın komutana arz" diye bir ibare var. Hasan Iğsız da, kaçan Mustafa Bakıcı da, diğerleri de emir komuta zinciri içerisinde bu internet sitelerinin yapıldığını zaten söylediler. Hatta Hasan Iğsız dahil en az dört ismin, bunun Genelkurmay Başkanlığı'na sunulduğu, genelkurmay başkanının haberi olmadan yapılamayacağı şeklinde ifadesi var. Bugüne kadar tartışma şuydu; eğer genelkurmay başkanının izni veya haberi olmadan yapılamıyorsa o zaman neden genelkurmay başkanı tutuklu değil veya neden yargılanmıyor. Bütün herkes içerde, İnternet Andıcı'yla ilgili tutuklanmayan kalmadı. Birkaç isim GATA'da yatıyor, bazıları yurtdışına kaçtı. Bu anlamda doğru bir adım. Zaten ifadelerle doğrulanmış ve İlker Başbuğ'un emir komuta zinciriyle yapılmış bir suç var ortada. Ben 2012 yılı içerisinde İlker Başbuğ'un da yargılanacağını, hakkında soruşturma açılacağını düşünüyorum. Kaldı ki, 2009 Martı'nda çıkardığım Karargâh isimli kitabımda -ki o dönem İlker Başbuğgenelkurmay başkanıydı- evet İlker Başbuğ da yargılanacak dedim, yargılanma sebeplerinden biri de benim bildiğim internet andıcıydı.

Süreç bence onun için de başladı. Mahkeme soruşturma açacak mı açmayacak mı göreceğiz ama yargının elindeki deliller çok güçlü. Hem İnternet Andıcı delili hem de ifadeler İlker Başbuğ'un aleyhine. Altındaki genelkurmay ikinci başkanı Hasan Iğsız aynı davadan tutuklu yargılanıyor. Emriİlker Başbuğ'dan aldıklarını dolaylı da olsa teyit etti. Bir tümgeneral, bir korgeneral ve bir albay da teyit etti.

Bence sivil yargıda yargılanacaklar. Bu askeri suç mu? Biliyorsunuz referandumda onu da oyladık. Bir suç askeri değilse nerede yargılanacak? Sivil mahkemede. İnternet Andıcı askeri bir suç değil ki. Darbe suçu gibi bir suç o da. O yüzden sivil yargıda yargılanması gerekyor. Bu çok tartışılabilecek bir mevzu değil aslında artık. Hatırlarsanız Özden Örnek'in günlüklerinden sonra kuvvet komutanlarıyla ilgili de bu tartışma yaşandı. Bir yıl statükocu basın "hayır bunlar askeri suçtur, askeri mahkemede yargılanmalılar" dedi. Biz de bir yıl "hayır" dedik. Neticede bu isimler tutuklular şu anda ve sivil mahkemede yargılanıyorlar. Bu tartışmayı biz geçmişte bitirdik.

 

ALİ FAHİR KAYACAN – ASKERİ YARITAY ONURSAL ÜYESİ
"Sivil mahkemenin bu konuda yetkisi yok"

Daha önce böyle bir şey olmamıştı. Bir tek Hilmi Özkök tanık olarak çağrılmıştı. İnternet Andıcı'yla ilgili süren bir dava var, dava o maddelerden açıldı da, o olay diğer olaylardan çok farklı aslında. Orada çok ciddi bir mahkemenin görevsizlik durumu var ama mahkeme bunu ciddi almıyor. Ciddiye almadığı gibi, uyuşmazlık mahkemesi kanununa göre yapılan başvurular var, o konuda mahkemenin takdir hakkı da yok. Uyuşmazlık çıkarmaya yetkili makam olan askeri yargıtay başsavcılığına dosyayı göndermesi lâzım. Yasada açık hüküm var. Uyuşmazlık mahkemesi kanununun 10 ve 13. maddeleri açık. Ama bunu da göndermiyor. İlker Başbuğ için de olsa, başkası için de olsa orada istenen madde benim kanaatime göre hukukla bağdaşmıyor. Bu tamamen görevle ilgili bir konu. Dolayısıyla mahkeme görevsiz bence aslında.

Madem hukuk diyoruz, ben size kanunu anlatayım. Diyor ki, eğer bir kişi bir yargılamada mahkemeye "sen görevli değilsin, falanca yer görevli" derse, mahkeme buna "yok ben görevliyim" diyebilir. O onun kendi değerlendirmesi, bir sorun yok. Ama ondan sonra kanun diyor ki, "bu konuda uyuşmazlık çıkarmaya yetkili makam yasaya göre hangi makamsa, -burada konu askeri yargıyı ilgilendirdiği için Askeri Yargıtay Başsavcısı- mahkeme müracaat eder, iki nüsha dilekçe verir, mahkemenin bu konuda hiçbir takdir hakkı yoktur. Askeri Yargıtay Başsavcısı'na dosyayı değil, o dilekçe ve eklerini gönderir ve der ki "bu kişi, bu konuda askeri yargının görevli olduğunu söylüyor, uyuşmazlık mahkemesi kanunu uyarınca siz de buna bir bakın, askeri yargının görevli olduğu kanaatinde iseniz uyuşmazlık mahkemesine başvurup başvurmama konusunda değerlendirmeyi siz yapın." Bu arada yargılama devam eder. Yargılamayı durdurmaz bu prosedür. Askeri Yargıtay Başsavcılığı'na evraklar gittikten itibaren Askeri Yargıtay Başsavcısı inceler. O da ciddi görürse, uyuşmazlık mahkemesine müracaat eder. Uyuşmazlık mahkemesi buna karar verir. O herkesi bağlar. İşte bu prosedürü mahkeme yapmıyor. Bunu yapmaması görevde yetkiyi kötüye kullanmak demektir. Ama işlem yapacak makam kim? Şikayet etseniz HSYK'nın yapısı nasıl? Belli işte. Mahkeme de "ben yaptım oldu" diyor.

Dolayısıyla bu suç duyurusunun da bir anlamı yok. Ben bu konuda askeri yargının görevli olduğunu düşünüyorum. Sivil mahkemenin bu konuda yetkisi yok. Ama şimdi Türkiye'de yasalar falan hep rafa kalktı. Onun için ben bunların hukuki değerlendirmesini yapmayı abes görüyorum.

İlle de askeri yargıya gidecek değil bakın, Askeri Yargıtay Başsavcısı belki aynen iddianamedeki sivil savcı gibi diyecek ki, "evet bu eylem sabit olursa askeri yargıya tabi bir suç olmaz, falanca suçu oluşturur, bu da özel yetkili mahkemenin görevine girer." Gerek görmeyecek belki uyuşmazlık mahkemesine. Peki neden çekiniliyor? Mesele orada... Bu prosedür işletilmiyor. Siz bir dilekçe veriyorsunuz, dilekçeniz işleme konulmuyor. Bunun hukuki durumu budur. Önce mahkeme uyuşmazlık mahkemesi kanununun amir hükümlerini yerine getirsin.