CTP-BG, Parti Meclisi'nin 13 Ocak'ta toplanıp Kıbrıs müzakereleriyle ilgili oybirliği ile karar aldığını belirtip kararı kamuoyuna açıkladı.

Buna göre, CTP-BG Parti Meclisi kararında, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderler tarafından Kıbrıs sorunu ile ilgili sürdürülmekte olan müzakerelerin önemli bir aşamaya ulaşmış durumda olduğu belirtildi ve BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon'un daveti ile liderlerin 22 Ocak'ta New York'ta bir araya geleceklerine işaret edildi.

"Sayın Talat ile Sayın Hristofyas tarafından başlatılan,  BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer tarafından yönetilen ve hâlihazırda Sn Eroğlu ile Sn Hristofyas arasında sürdürülen müzakere süreci tükenmek üzeredir. BMGS'nin açıklamaları buna açıkça işaret etmektedir" denilen kararda, sürecin gelişmesinde ve yapılanmasında Kıbrıs Türk halkının, sivil örgütlerinin ve çözümü arzulayan tüm toplumsal güçlerin desteği zemininde,  CTP-BG'li Hükümetlerin  ve 2. Cumhurbaşkanı Talat'ın ciddi rolü olduğunun unutulmaması istendi. Kararda, bu sayede dünyaya Kıbrıs Türk halkının güçlü çözüm iradesinin gösterildiği ve yıllarca üzerine yıkılan ayrılıkçı görüntünün aşıldığı ifade edildi.

EROĞLU'NA ELEŞTİRİ

CTP-BG Parti Meclisi kararında, Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun,  müzakere sürecini Talat'ın bıraktığı yerden yöneteceğine dair BM Genel Sekreteri'ne resmi beyanda bulunmuş olmasına rağmen, müzakerelerde bunu yapmadığı, bu nedenle yeni yakınlaşma sağlanamadığı ve halkın çözüm isteğinin ilerletilmesi yönünde adımlar atmadığı iddia edildi.

SAPTAMALAR

Kararda, CTP-BG'nin saptamaları şöyle sıralandı:

"CTP-BG, liderlerin 23 Mayıs, 1 Temmuz ve 25 Temmuz 2008 tarihli ortak açıklamalarında belirtildiği gibi varılacak anlaşma ile kurulacak yeni federal devletin, siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu ve eşit statüdeki Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum kurucu devletlerinden oluşan tek uluslararası kimlikli bir federal bir hükümete sahip olması ve bunun, iki halkın iradesini yansıtan ayrı referandumlarla hayata geçirilmesi gerektiğini yeniden vurgular.

CTP-BG, Kıbrıs Türk halkının varlığının korunması yanında gerçek anlamda  ekonomik gelişme sağlamasının, kendi toprağının efendisi ve uluslararası dünyada siyasi özne olmasının, dünyaya entegrasyon ile mümkün olabileceğinin altını çizerek, kalıcı, adil ve kabul edilebilir bir çözüme varmanın Kıbrıs Türk halkı için gerekliliğini vurgular.

CTP-BG, New York zirvesinde, her iki lidere de maksimalist öneriler sunmak ve kabul edilemez yaklaşımlar sergilemekten kaçınmalarını, karşı toplumun da beklentilerini gözetip dikkate alacak bir uzlaşmacılık ve sorumluluk içerisinde olmaları çağrısını yapar.

CTP-BG, çözümsüzlüğün bölge halkları için yeni gerilimler yaratacağını belirtmenin tarihi sorumluluğu ile hareket eder. Özellikle bölge denizlerinde bulunan doğal zenginliklerin bölüşüm kavgasının sıcak gelişmeleri beraberinde getirebileceğini belirtir.

CTP-BG, liderlerin, BM Genel Sekreteri Ban ki-Moon'un müzakere sürecindeki objektif ve dengeli tutumunu dikkate alarak, BM'nin ortaya koyacağı yönetime ve zirveden çok taraflı konferans kararının çıkmasına yardımcı olmalarını talep eder.

Bilinmelidir ki, Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasının bedelini sadece Kıbrıs Türk halkı değil aynı zamanda Kıbrıs Rum halkı ve bölge halkları da ödemek durumunda kalacaktır.

Bu çerçevede, Cumhurbaşkanı Sn Eroğlu'nun cesaretli adımlar atmaktan ve Türk tarafının  '4 Ocak 2010 paketini' görüşmekten kaçınmamasını, toprak mülkiyet ilişkisi bağlamında yapıcı ve sonuç alıcı adımlar atmasını beklemekteyiz.

Çözüm yönünde atılacak her yapıcı adımın halkımız tarafından destekleneceğinden kuşku duyulmamalıdır. 22-24 Ocak tarihlerinde gerçekleşecek zirvenin, çoklu konferansa doğru evrilebilmesi için BM Genel Sekterinin 8 Ocak tarihli mektubunda ifade ettiği aşamaların başarı ile tamamlanması çağrısı yaparız.

BM Genel Sekreteri Ban ki Moon'u, halkımızın çözüm istencini gözeterek, mevcut tıkanıklığın aşılması için elindeki tüm yetkiyi kullanmaya ve böylece taraflar arası yakınlaşma sağlayarak, çok taraflı uluslararası konferans daveti yapması yönünde kararlı davranmaya teşvik ederiz.

CTP-BG, süreci yakından takip edip, bugüne kadar olduğu gibi sorumlu siyaset üretmeye devam edecektir.

CTP-BG, bugüne kadar olduğu gibi, her hal ve şartta Birleşik Federal Kıbrıs'ı savunmaya devam edecektir."