Yer: Bir özel okul

Gündem: Okuma bayramı

Güle oynaya gittik okula.

Gösteriler izleyecek, çocuklarımızın yaşamlarındaki bireysel bağımsızlıklarına açtıkları en kutsal kapılarını, okur-yazar olmalarını kutlayacaktık.

Gösteriler başladı.

Şiirler, şarkılar, sahne oyunları vs.

Sınıflar sırası ile çıktı, aileler alkışladı, çocuklarının heyecan ve mutluluklarını fotoğraflarla ölümsüzleştirmeye çalıştı.

Gelelim konumuza.

Gösterilerden iki tanesi, öcü-böcü-yaratık ile ilişkili idi. Bana göre saçma-sapandı!

Bunu geçelim.

Gösteriler bitti.

Okuma belgeleri, yine okul idarecileri tarafından çocuklarımıza sahnede, alkışlar eşliğinde sunuldu.

Sunulurken de, ellerine birer çanta verdiler.

Çantaların içerisinde kitap vardı.

Sözüm ona, çocuklarımızın okuyor olmaları ödüllendirilmişti!

Program sona erdiğinde, veliler çocuklarını almaya başladı.

Bizim kızın iki gözü iki çeşme!

Kendisine verilen çantanın içerisinden çıkan kitabı beğenmediğini söyledi.

Günün etkisi ile biraz şımardı mı diye düşündüm ama kitaba da bir bakayım dedim.

Kitabın kapağı bu:


Külot seven uzaylıları anlatıyor.

Uzaylılar, dünyaya gelip, çocukların külotlarını alıyorlar!

İşte kitabın içerisinden bir bölüm:

‘’Uzaylılar dünyaya indiklerinde, SENİNLE buluşmaya gelmiyor… Sadece senin külotlarını istiyorlar. Bahse girerim ki bunu hiç bilmiyordun!’’ diyor kitabın yazarı!

Resme dikkatli baktığınızda ise, ‘’Külot dünyası’’, ‘’Külotu seviyorum’’, ‘’Sıcak/ateşli külotlar’’ ifadeleri var uzay gemisinin üzerinde!

Bu nedir Allah aşkına?

Bu mudur özel okulların çocuklarımızı yetiştirme mantığı?

Bu mudur seçkin öğretmenlerle donatıldıklarını ifade eden özel okulların, çocuklarımıza yaklaşım mantığı?

Bu kitabı kızıma göstermeden çöpe attım!

Çöpe attığım aslında bu kitap değildi!

Çöpe attığım, KKTC’deki bazı özel okulların öğrenci yetiştirme mantığı idi!

Çöpe attığım, çocuğumu emanet ettiklerime karşı besleğim iyi niyetimdi!

Çöpe attığım, özel okullardan beklentimdi!

Peki ben çocuğumu neden özel okula gönderiyorum?

Tam gün devlet okulu olmaması bir sebebi, diğer bir sebebi de, bari İngilizce’yi doğru düzgün öğrensin kaygısı! İnanın başka hiçbir şey değil!

Ama ne yazıktır ki bir taraftan çocuklarımıza bir şeyler katmaya çalışırken, bir taraftan da farkında bile olmadan çocuklarımızın nasıl DEJENERE EDİLDİĞİNE şahit oluyorsunuz!

Yazık, çok yazık, binlerce defa yazık!

Önce Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, varlık nedenini yeniden sorgulamalıdır!

Eğitimde tam gün, ülkenin daimi ve birinci gündemi olmalıdır!

Müfredatlar, sorumluluklarının ne derece farkında olduğu tartışılır hale gelmiş Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın öncelikli sorumluluk konusu olmalıdır.

Gerek devlet, gerek özel okulların tüm müfredatları, çocuklarımızın hayatlarına bizlerden habersiz dokundurulmaya çalışılan tüm eğitim ve öğretim materyallerinin içerikleri ciddi bir şekilde denetlenip onaylandıktan sonra kullanılır hale getirilmelidir!

Aksi durumda ne olur?

Çocuklarımızın külotlarını uzaylılar çalar!

O külotları çocuklarımız tuvalet köşelerinde arar!

Sonra da ülkenin dört bir yanına dağılmış sapıklar, o külotları çocuklarımızın bulmaları için seferber olur!!!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899