Liderimiz Rauf Raif Denktaş’ı kaybedeli iki kocal yıl geçmiş. Takvime baktığımızda bunu anlıyoruz ama aslında O’nun aramızda olmayışının etkisini zaten takvime bakmadan da hissedebiliyoruz.

          Bizi “Cemaat”tan alıp bir “Halk” yapan ve vatansever ekibi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ederek milli mücadelemizi bir devletle taçlandıran, dünya liderleri arasında anılan birisiydi. Tam bir halk lideriydi çünkü O, yukarıdan inme değil, halkının arasından çıkmış, tüm yaşamı boyunca halkının çıkarlarını korumuş ve hiçbir zaman kendini halkından ayrı veya üstünde görmemişti.

          Son nefesinde bile “Söyleyin Hristofyas’a, burada bağımsız bir devlet vardır” diyen ve devletimizin, dolayısı ile de egemenliğimizin bizler için en önemli şey olduğunu son kez vurgulamış ve bizlere de ne yapmamız gerektiğini işaret etmiştir.

          Kıbrıs konusunun aceleye getirilip bir oldu-bittiyle “çözüm” adı altında bizlerin Rum’a peşkeş çekilmesine çalışıldığı bu günlerde O’nun sözlerine, O’nun gösterdiği yolu hatırlamaya ihtiyacımız vardır. Yeni yıla başladığımız şu günlerde dış güçlerin Kıbrıs konusunda üzerimizdeki baskıları daha da artacak ve bizleri 2000’li yılların başına, Annan Planı dönemini anımsatacak günlere götürmeye çalışılacak. Oldu-bitti dedim çünkü o zaman da on bin sayfalık planı okumadan imzalamamız istenmişti. Şimdi de buna benzer bir senaryo işleve konmuştur. Bundan dolayı, büyük liderimiz Rauf Raif Denktaş’ı anarken, O’nun şu meşhur Kopenhag zirvesini anlatışını kendinden okuyalım istedim.

 

Denktaş’a 10 Kasım 2002 tarihinde Annan Plânına verilen son  şekli, tam 10 bin sayfa olarak teslim ettiler.Genel Sekreter küstahca da bir mektup yazdı. Bu çağrı, Lefkoşa’da Kleridis’le görüşerek anlaşmayı ve 48 saat içinde Kopenhag’da işi bağlamayı öngörüyordu. Ameliyattan yeni kalkan  Denktaş’a da 10 Kasım günü  “Kleridis Kopenhag’a gidiyor.11 Kasım günü kendisi ile otur anlaş ve Kopenhag’a gel” dendi. Yani 10 bin sayfayı bir günde hem oku, hem incele, hem karar ver, hem  de Kleridis’le görüşüp anlaş diyordu....Bunca zaman anlaşma olmadı da bir gecede mi olacaktı? İşte oyun burada idi. İşte Lider Denktaş’ın anlattıkları:

 

“Oynanmakta olan bir oyun,onun ötesinde bir de tuzak vardı.Beni kıskıvrak Kopenhag’a götürecek,bir salona sokacak,bastıra-bastıra sonuç alacaklardı.Emperyalizmin önceden tasarlayıp  uygulamaya sokmak istediği niyet buydu.Beni teslim almak,teslim alamadığı takdirde, zora sokmak için emperyalizmin kendine göre hazırlığı vardı.Beni yalnız yurt dışında değil,içte de vurmak için gereken  önlemleri  almışlardı.Emperyalizmin soğuk savaş mekanizması,oluk oluk akıtılan dolar ve Euro’ların da etkisiyle,benim insanlarımın bir kısmını,beni protesto etmek için sokağa dökmüş bulunuyordu.

 

Ben onların çocuklarının ,torunlarının geleceklerini koruma savaşı verirken, benim insanımın  bir kısmı, emperyalist  kampanyanın yedek parçaları olarak beni arkadan vurmaktaydı.Diğer acılarımın yanı sıra ben bu acıları da yaşadım,sineye çektim.

 

Sözü bağlamak gerekirse tekrar ve açıkça vurgulamak isterim ki, Kopenhag buluşması, batı emperyalizmi tarafından  bir tartışma ve müzakere mekânı olarak değil,doğrudan doğruya bir fare kapanı olarak düşünülmüş ve tertiplenmiştir.

 

Kleridis,AB’den gelen davet üzerine Kopenhag’a uçma hazırlıkları içindeydi.11 Aralık’ta adadan ayrılacaktı.Geri sayım başlamış bulunuyordu.Ne onun, ne de benim, revize edilmiş plânı incelemeye zamanımız vardı.Görüşmek istesek bile, fiilen buna imkân yoktu. Bu takvime ayak uydurmak, 40 yıllık Kıbrıs ihtilâfını 24 saat içinde çözebilmek imkânsızdı. Birlikte bir kahve içmek için bile zaman yoktu.Önümüze konan  takvim, buna olanak  vermiyordu.Takvim müsait olsa da, sağlık durumum müsait değildi.Bu gerçeklere rağmen Kopenhag konusunda hakszıca insafsızca suçlandım.”

 

          İşte gerçek bir liderin bizlere söyledikleri… Bize düşen O’nun izinde yürümek ve bağımsızlığımızı, egemenliğimizi her ne pahasına olursa olsun korumak, çocuklarımıza özgür bir ülkede yaşama hakkını vermektir. Tıpkı bizim babalarımızın bizlere verdiği gibi. Rahat uyu büyük lider. Bizler seni ve senin fikirlerini unutmayız.  Kurduğun Cumhuriyet emanetimizdir, yaşatacağız. “Tek egemenlik” varsa o da Kıbrıs Türk Halkı’nın egemenliğidir.

          Büyük lider Rauf Raif Denktaş’ı rahmetle anar, O’nun yolunda yürürken hepimize O’nunki gibi şerefli bir yaşam dilerim.