BİR TANE AL KIZIM KARDEŞİNLE BÖLÜŞÜRSÜN....

Ortaköy Lemar market yanında yeni açılan bir cafe'ye girdim. Sıradayım poğaça alacağım. Önümde bir baba ıkı yanında yaşları 7 ve 10 kızları. Babanın gömleğinin arkasında ağaç dal kırıntıları . Belli ki günü birlik çalışıyor. Kızlardan biri baba ben şundan ıstiyorum , öbürü de baba ben bunu alacağım diyor. Baba çaresiz elini cebine koydu ve 40 TL çıktı. Baba; bir tane alalım bölüşürsün kardeşinle dedi. Çocuklar sustu ve bende o an nefes alamadım. Koca cafe yarıldı ben içine girdim. O an oradaki tüm her şeyi , o çocuklara almak istedim ama babayı düşündüm. Alamadım, yiyemedim, içemedim geri çıktım. Araçımı alıp oradan uzaklaştım. Bu sadece bir tane. Kimler neler yaşıyor kim bilir? Ve ben daha kendime gelemedim.

Şu sıra ne istediniz de hemen aldınız? Hatırlıyor musunuz en son , ne zaman fiyatlara bakmadan alış veriş yaptığınızı. Bence artık o günler geride kaldı bir daha yaşayamayacayık.

Her krizin önceden mutlaka sinyalleri vardır. Kalp krizi bile önceden insanı uyarır. Önemli olan bunu kavrayabilmek, görebilmek ve de tedaviyi başlatıp kendimizi takip etmektir. Koruyup kollamaktır.. Devlet-i Aliyye büyüklerimiz günü kurtarmak ile devleti yönetikleri için bizleri kalp krizine değil intihara sürüklüyor.

Okul yıllarında o çocukluk ve ergenlik döneminde resmen, ülke ve ülke sorunlarından uzak yaşayan bir dönem ve kesim oluyoruz. Bilemedik ki ileride, bilmediğimiz bir çok şey ile savaşmak zorunda kalacağımızı.

Ve işte büyüdük ve şu an okullar işsiz mezunları veriyor. Çocuklarımızı muayyen bir yaşa kadar okutuyoruz. Peki niye? Çocuklarımız bu krizde nerede ne yapacak? Sıcak para hareketlerine bağımlı ve muhtaç bir ülke her, zaman krize bir sebeb bulur. Neresinden tutsak ellimiz yanıyor. Ülkede bir kriz meydana geldiği zaman işte o an maskeler düşer ve hakikat konuşmaya başlar. Hepimiz ayaklı market broşürü gibi olduk . Her şeyin fiyatını biliyoruz.

Her ülke bir dönem sarsılır başı döner fakat kendini toparlar. Çünkü dış güçlerinin esiri olmaz bunu yapmaktan kaçar. Ama KKTC ense yapıp her başı, sıkıştığında içinden çıkamayacak hale geldiğinde sırtını dayacak, bir hükümdarın varlığı ile haritada kalma çabasını sürdürüyor. Çünkü seçtiklerimiz kendi eşrafı için seçiliyor. Halkı için vaatler seçim meydan konuşmalarında kalıyor. Hani derler ya köprüyü geçene kadar....

TRAFİK Mİ ? BERBAT... YOL MU ? NASIL BİR ŞEY Kİ... SAĞLIK MI? NEREDE ... EĞİTİM Mİ ? GÜLESİMİZ YOK... ELEKTİRİK Mİ ? TEHDİT İLE ... EKONOMİ Mİ? YERİN DİBİNDE .... CENAZELER Mİ? HEPSİ KARIŞIK TECAVÜZLER Mİ? ALABİLDİĞİNE ... UYUŞTURUCU MU? TAM GAZ DEVAM...

Bir gemi gelmedi diye sokakta araçlar oldukları yerde kalakaldılar. Neden petrol yok. Gündüzden ödevlerini yap çocuğum çünkü bu gece elektirik olmayacak, ama ZAM olacak... Acı bir kahvemizi vardı onu daha acı hale getirmişler onun da tadı kalmadı artık. Neden çünkü bir paket 5 fincanlık kahve 14 lira. Ekmek mi? Süt mü? Hiç girmeyelim oralara . Ateş gibi yanıyorlar. Kızartma yağlarının F16 hızında yükselişi.

Restaurant'a bir yağ 20 gün kullanılır mı? Artık kullanılıyor . Yağ zifte dönüşüne kadar. Çünkü 18 LT kızartma yağı 600 TL. Olduk mu KANSER ? Değilse bile az kaldı...

İnsanını halkını bu hallere düşüren bir yönetimsizlik. Tek derdimiz o yere batası KOLTUKLARINIZ. Kayıplar... Dolup taşan sözüm ona hastaneler. Yolda sokakta el açan insanlar. Bir üründen 3 tane rafa koyan marketciler. Elektirik zamı kapı ardında. Kaçınılmaz söylemleriniz ile halkın boğazına taktığınız ip artık gırtlaga dayandı öldürüyor.

Eğitimsiz kalan her çocuk için. İşsiz kalan her genç için. Aç kalan her aile için. Hırsızlık yapan her birey için . Göçen her kimse için. Tüm bunların sorumluları sizlersiniz. Bu töhmetler ile zaten hayrınız olmaz ve de dokunmaz.

Ülkeye SADAKAT her zaman.. Hükümette SADAKAT ise hak ettiği zaman...

KARAKUŞ