Bu sefer ne bir isme işaret edeceğim ne de olay üzerinden anlatacağım.

Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağıracağım.

Malumunuz, Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, ülkemizin amiral hastanesi.

Yerine göre, buradaki yoğunlukların bahane edilerek hasta sevklerinin ülkemizdeki özel hastanelere ve hatta yurt dışındaki bazı hastanelere yapıldığını hepimiz biliyoruz.

Hatırlarsınız, geçtiğimiz senelerde bir gebeye doğumdan sonraya ultrasonografi randevusu bile verilmişti.

Sevk saadeti zinciri pandemiden önce de vardı, pandemiden sonra ise iyiden iyiye arttı.

Tetkikler için verilen randevular uzadıkça uzuyor.

Beklemek istemeyen hastalar, çözümü özel hastanelere gitmekte buluyorlar.

Sonrası malum.

Karşılarında yine çoğunlukla devletin doktorlarını buluyorlar.

Dahası, ameliyatlar konusu.

Devletin ameliyathanelerinde sınırlı sayıda vakalar alınıyor.

Aynı doktorlar, özel hastanelerde ameliyatta sınır tanımıyorlar!

Dahası, bıçak parası lafları çok dolaşmaya başladı.

Ameliyat devlet hastanesinde de yapılacak olsa bıçak parası, özelde de yapılacak olsa yine bıçak parası.

Böylesine riskli bir konu elbette delilsiz ortaya atılamaz. Ancak, ateş olmayan yerden duman çıkmaz…

Ve bir diğer konu, sevklerden komisyon konusu.

Sevk başına iki bin TL’den başlayan Türkiye’deki özel hastaneye sevklerde sevk eden kamu doktoruna verilmesi önerilen ‘’komisyon’’ konusu. Komisyonu artıranın hastayı kaptığı bir sistem.

Hastalar tüm bunlardan habersiz.

Bazıları haberli ama sessiz.

Ne şikayet edebiliyorlar, ne de o doktora tepki gösterebiliyorlar.

Elleri mahkum, doktorlarına muhtaçlar çünkü.

Sessiz kalmaması gereken yer belli.

Sağlık Bakanlığı.

Bu aymazlıkları mercek altına almalı.

Gereğini yapmalı.

Bu kişi ben de olsam, gözünün yaşına bakmamalı!

Pandemi darbesinden iyiden iyiye nasibini alan hastaların,

Bir de bıçak parası, sevk komisyonu gibi insafsızlıklara maruz kalmalarına izin vermemeli.

Sağlıkta statiko devleti değil, sosyal devlet olma yoluna bir an önce çıkmalı!

İletişim: 0542-8529899