Dünya genelinde manüplasyonların yoğun olduğu bir pandemi sürecini yaşıyoruz.

Bilimsel verilerin katkılarına rağmen, pandemi yönetiminde, gelişmiş ülkeler bile sudan çıkmış balığa dönmüşse bizim de yaşadıklarımız az çok olağan diyebiliriz.

Olağan kargaşayı ise daha karışık ve güvensiz hale getiren durum ise, başta hükümet ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere, tepesinden tabanına tüm sağlık çalışanlarının tutumudur.

Halkımız hükümete, Sağlık Bakanlığı’na, pandemi mücadelesinde görevli olan ve dışarıdan yorumlar yapan tüm sağlık çalışanlarına güvenmek istiyor.

Bu beladan bir an önce, hep birlikte kurtulup ‘’yeni normal’’e dönmek istiyor.

Pandemi mücadelesinde, organizasyon kadar güven kavramı da öne çıkıyor.

Bizde de güven konusu biraz sorgulanır hale geldi.

Pandeminin başında, pandeminin birkaç ayda biteceğini öngören devlet büyüklerimiz oldu mesela.

Testlerle ilgili ortalık kalktı oturdu. Firmaların adı öne çıktı, kimlerin bu test kitlerinden ve cihazlarından nasıl fırsatçılık yaptığı konuşuldu.

Zaten şeffaf olmayan ihaleler, yetkinin doğrudan Sağlık Bakanlığı’na verilmesi ile birlikte tamamen karanlığa gömüldü. Al gülüm-ver gülüm ihaleleri cirit atıyor hala.

Yetmedi, pandeminin daha ilk başında, plaquenyl tabletlerin, bazı doktorlar tarafından nasıl kutu kutu iç edildiğine şahit olduk. Gelen tepkiler üzerine, kutuların geri dönüşlerine de!

Yetmedi, Covid-19 tedavisi için gerek Türkiye’den gerekse Güney’den gönderilen ilaçların polemiklerini yaptık. Bu uğurda, Türkiye’ye dil de uzattık, Sayın Akıncı’yı kaçakçı konumuna bile getirdik.

Yine yetmedi, Trükiye’den gönderilen tıbbi malzemelerin konulduğu depodan malzemelerin kaybolması ile ilgili yorumlar, haberler yapıldı.

Şimdi sıra aşılarda.

Herkes aşı olma konusunda hemfikir.

Aşılara güven veya güvensizlik konusundaki haklı haksız yönleri zamanın göstereceğini anlamış bulunuyoruz.

Ancak, aşı olmak istesek de hangi aşıların, kimler tarafından ve nerelerde yapılacağına dair somut bir program elimizde yok.

Sayın Sağlık Bakanı hep söylüyor ama göstermiyor bunları.

Zamanı gelince yaşayarak öğreneceğiz gibi.

Umarız dediği gibidir ve belli bir plan program yapılmıştır.

Fakat Sayın Sağlık Bakanı, aşıda plan program yapmak kadar, aşıların kimlere yapıldığının da takiplerini çok iyi yapmalıdır.

Çünkü aşılar ilk etapta sınırlı gelecek.

Pandemi sürecinde yaşadığımız uyanıklıkların yaşanmaması adına, aşının doğru kişilere yani gerçekten risk altındaki ve ihtiyacı olan kişilere yapılıp yapılmayacağından emin olmalı.

Ahbap-çavuş ilişkisinin bol olduğu ülkemizde, ‘’bir aşı da bana ayarlayıver’’ diyenlerin çıkacağından adım gibi eminim.

İşte burada, devletimiz kontrolü elinde tutuyor olmalı.

Aşı ile ilgili firma, doz, yapan personel, aşılama yapılan merkez, aşı yapılan kişiler gibi bilgiler, kamuoyu ile gerektiğinde açıkça paylaşılabilmeli.

Ne tek bir aşı dozunun israf edilmesine müsaade edilmeli ne de aşının uyanıklar tarafından iç edilmesine!

Şimdiden uyarması…

İletişim: 0542-8529899