Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la 20 Ocak 2010’da yaptıkları görüşmede, Türk vatandaşlarına 4 temel özgürlüğü veren bir uzlaşıyı Talat’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasına yardımcı olmak için kabul ettiği iddia edildi.

Bu iddia Politis’in “Flaş Belgeler... Hristofyas Talat’ı Kurtarmak İstedi... Talat Kazansın Diye Türkiye’ye Yem... 4 Özgürlüğü ve Deniz Hukuku’nu Neden Verdi” başlığıyla yansıttığı Makarios Drusiotis imzalı haberinde yer aldı.

Gazete, Hristofyas’ın sadece 4 temel özgürlüğü içeren görüş birliğinin kaydedilmesini kabul edip, Talat’la uzlaşıya vardıkları ve Rum tarafı için çok uygun olan yönetim başlığındaki diğer görüş birliklerinin kaydedilmesini ısrarla reddettiğini ve Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu da bu “görüş birliklerinden caymakla” suçladığını yazdı, özetle şunları aktardı:

“Öncelikle Hristofyas, başkan olarak 5 yıllık süreyi tüketme hedefini koydu. Kıbrıs sorununun çözümü onun için ikinci derecede önemliydi ve bunu (çözümü) başkanlık görev süresinin sonuna atmıştı. Mehmet Ali Talat’a göre Hristofyas kendisine; müzakerelerin ilk aşamasında, hedefinin 2012’de çözüm olduğunu ve çok daha kısa prosedürler için gelişmeleri zorlamamasını söyledi.

Uluslararası unsur (BM, ABD ve AB), Talat’ın görev süresinin dolacağı Nisan 2010’dan önce çözüm için bastırdı. Konjonktür Hristofyas için çok uygundu: İki toplumun liderliğinde iki benzer ideoloji vardı, Nikos Anastasiadis kendisini destekliyordu, Türkiye Avrupa perspektifini canlandırmak istiyordu. Hristofyas, takvimler ve hakemlik olmadan Kıbrıs aidiyetli müzakereler söylemiyle tepki gösterdi. ‘Kraliçe Elizabeth’ gibi olan ve yalnızca Kıbrıs sorunuyla ilgilenen Talat’ın aksine, kendisinin yönetmesi gereken bir devleti olduğunu söyledi.

Talat; Hristofyas’ı; seçimleri kaybedeceği, Eroğlu gelirse; ağırlıklı oy da dâhil, yönetim başlığındaki önerileri geri çekeceği konusunda uyardı. Hristofyas, Talat’a yardım etmek istedi ancak gelişmeleri hızlandırmak istemiyordu. Türkiye’nin onu (Talat) yeniden dayatacağına ve birlikte, 2012’de çözüme gideceklerine inandı. (Hristofyas, ‘Türkiye, Ocak 2011’deki seçimlerden sonra çözüme hazır olacak’ dedi).

Talat’ı ve konfederal diye aforoz ettiği Kıbrıs Türk paketini kurtarmak ve de Türkiye’yi iyi niyetli olduğuna ikna etmek için - bazı nabız yoklamalar üzerine - Talat’la yoğunlaştırılmış müzakerelerin son günü olan 29 Ocak 2010’da, Türkiye’yi ilgilendiren iki ortak metin üzerinde anlaştı. Metinlerden biri Deniz Hukuku, öteki 4 temel özgürlükle ilgiliydi. Bu metinlerin gizli kalması hususunda uzlaşıldı ancak Alithia gazetesinde yayımlanmasından sonra Başkanlık tarafından partilere verildi. Talat’la, belgelerin sızması halinde varlığını yalanlayacakları konusunda uzlaşmışlardı. Türkiye’ye yaptığı açılımlara rağmen karşısında Eroğlu’nu buldu.”