DEĞİŞİKLİKLER… Genel Sekreter Ban’ın Kıbrıs raporu ile ilgili Kıbrıs Rum basınında çıkan haberlere göre raporda eşit mesafe taktiği güdülüyor, çok taraflı konferans sağlamlaştırılıyor, zaman sınırı değiştiriliyor. Buna göre yeni zaman sınırı 2013

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un gündemdeki yeni Kıbrıs raporunun sürprizler içerebileceği gerekçesiyle Güney Kıbrıs’ta tedirginlik yarattığı kaydedildi.
Fileleftheros, “BM: Sorumluluklar ve Baskılar Yüklüyor... Genel Sekreter’den ‘Eşit Mesafe’, Zaman Sınırı Değişikliği ve Görüş Birliklerinin Kapatılması” başlıklı haberinde, BM’nin Kıbrıs sorununa ilişkin zaman sınırını değiştirip 2013’le ilgili projeler yaptığını ve müzakerecilerin tavırlarını eşit mesafeyi koruyarak ‘iğnelemeye’ çalıştığını yazdı.
BM yetkililerinin taktiklerini Greentree-2 ve sonrasında ortaya çıkan olgular temelinde yeniden şekillendirdiklerini, bütün bu gelişmelerin Genel Sekreter’in masasında duran ve yayımlanması beklenen raporunda kaydedildiğini yazan gazete, BM’nin bir dizi eksen temelinde hareket edeceğinin ortada olduğuna işaret etti.

MÜZAKERELERE DEVAM


Gazete’nin haberine göre, raporda Pascoe ve Downer tarafından doğrudan müzakereler prosedürünün 1 Temmuz sonrasında da devam etmesine karar verildi ve Şubat 2013’te yapılacak başkanlık seçimleri, bir sonraki düğüm noktası olarak belirlendi. 
Gazeteye göre Kıbrıs Rum tarafı, Türk tarafının kamuoyu önünde de dile getirdiği, “Kıbrıs sorunu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB dönem başkanlığının başlayacağı 1 Temmuz’a kadar çözülmezse B planı uygulanacak” tezinden vazgeçmeye ikna edilmesini istiyor. Bu arada Downer’ın grubunun, başkanlık seçimleriyle ilgi olarak adaylarla şekillenen sahneyi incelediği ve atılacak adımların seçimlerden çıkacak sonuca göre belirleyecek.

GAZETEYE GÖRE RAPORLA İLGİLİ DİĞER DETAYLAR:

“BM yetkilileri mevcut prosedürün kazanımlarını ve 2008 itibarıyla karşılıklı olarak kaydedilenleri ‘atmak’ niyetinde değil. Esas açısından gözden ırak yaşaması demek olsa dahi prosedürün idamesini BM’liler açısından görüş birliği, anlaşma demek olan her şey ile güvence altına alınacağı düşünülüyor.
Genel Sekreter’in Güvenlik Konseyi’ne yönelik raporundan açıkça anlaşıldığı üzere BM prosedürün başarısızlığını ‘Kıbrıs aidiyetli olduğunu’ öne sürerek Hristofyas’a ve Eroğlu’na yüklemeye çalışıyor. Taraflara eşit mesafede duruyor ve görüş birliği kaydedilememesini taraflara yüklüyor. BM’liler, kendilerini temize çıkararak (raporda) Ban Ki Moon’un Greentree-2’den sonra yaptığı çok taraflı konferans çağrılması açıklamasını öneriyor, bunu ön şartları maksatlı olarak unutarak yapıyor.

ÇOK TARAFLI KONFERANSIN ÇERÇEVESİ

Çok taraflı konferansın gerçekleştirilmesi konusunda içerisinde hareket edecekleri çerçeveyi, bu aşamada kullanmayacak olsalar da rapor aracılığıyla kilitlemek istiyorlar. Kıbrıs çok taraflı konferans çağrılmadan önce Kıbrıs sorununun iç yönlerinde anlaşmaya varılması ön şartlarını silmiş oldukları da aşikârdır. Dahası, Türk tarafına açılım olarak yorumlanabilecek nedenlerle Eroğlu-Hristofyas müzakereleri prosedürün Hristofyas-Talat müzakerelerinde kaldığı noktadan devam ettiği de ifade edilmiyor. Bunu da Türk uzlaşmazlığı ve cayması ortaya çıkmasın diye yapıyorlar.
Türklerin istediği gibi prosedür 1 Temmuz’da durmayacak ancak bu Kıbrıs sorununda kazanım olarak görülenlerin ‘miras’ bırakılmasıyla başarılacak. Yani ‘her şey üzerinde anlaşmaya varılana kadar hiçbir şeyde anlaşılmamış sayılacak’ teorisi geçerli olsa da Kıbrıs Rum tarafının hediyeleri, belgelere kaydedilmiş görüş birlikleri miras kalacak.”

KIBRIS TÜRK MÜZAKERE GRUBU İLE DİREKT İLETİŞİM


Gazete haberinin “BM’liler Yalnız Kıbrıslı Türklerin Köprü Kurucu Önerileriyle Görüşüyor” başlığıyla ayırdığı bölümünde ise BM’nin, mart sonuna kadar müşterek bir görüş birliği belgesi şekillendirme hedefiyle bu dönem ağırlığı mülkiyete verdiğini yazdı.
Gazete, bu olasılığın şu anda uzak görüldüğünü ancak edindiği bilgilerin BM yetkililerin Kıbrıs Türk müzakere grubu ile direkt iletişim hattı kurduğu yolunda olduğunu belirtti, özetle şöyle devam etti:
“Diplomatik kaynakların değerlendirmesine göre BM Kıbrıs Türk tarafıyla mülkiyetle bilgili bazı fikirler de görüştü. Bu Türk tarafının (Özersay) açıklamalarından da anlaşılıyor. Bilgiler, BM’lilerin fikirleri şu ana kadar Kıbrıs Rum tarafıyla görüşmediğini de söylüyor. Kıbrıs Rum tarafı bunu Genel Sekreter’in yetkisi dışında görüyor. Lefkoşa’nın bu tutumu konusunda BM Kıbrıs Rum tarafının BM uzmanlarının rolünün yükseltilmesini kabul ettiğini, çoğu kez de müzakere grubu üyelerinin kendileriyle görüştüğünü hatırlatıyor.
BM’nin hareketleri, çabalarını iki eksen üzerinde yoğunlaştırdığını gösteriyor: Yürütme erki ve mülkiyet… Bu nedenle bu başlıklarla ilgili, köprü kurucu öneriler içeren iki belge hazırladı. Önceki proje çok taraflı konferans çağrılması önerilerini haklı gösterebilmek için gündemi sınırlandırmaktı. Şimdiki hedefin bu olmaması ve tarih değişikliği olması dolayısıyla taktik de değişti. BM ve Türk tarafı, farklı nedenlerden dolayı zamanı törpülüyor ve Kıbrıs’taki çeşitli düzeylerdeki görüşmeler sonuç üretilmesi için özel bir olmaksızın gerçekleştiriliyor.”

İKİ ANA OYUNCU KIBRIS DIŞINDA


BM’nin Kıbrıs’taki iki ana oyuncusunun Ada dışında olduğunu belirten gazete, Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’ın Avustralya’da bulunduğunu ve önümüzdeki hafta sonu dönmesinin beklendiğini; BM Özel Temsilcisi Liza Buttenheim’ın da kişisel nedenlerle ABD’ye gittiğini yazdı.
Gazete Buttenheim’ın her halükarda, önümüzdeki perşembe sabahı gerçekleşecek Eroğlu-Hristofyas görüşmesi öncesinde Ada’ya döneceğini belirtti ve geçen perşembe günü özel temsilciler düzeyindeki görüşmede BM’nin düşük seviyede temsil edildiğini hatırlattı.

“BAN, ÇOKLU KONFERANS FİKRİNDEN UZAKLAŞIYOR”

Yine Fileleftheros “Kıbrıs Sorunu... Sürpriz Korkusu” başlıklı haberinde ise, son zamanlarda Kıbrıs Rum tarafına Genel Sekreter’in çok taraflı konferans (uluslararası konferans) çağırma kararıyla ilgili ihtimalin gittikçe uzaklaştığı yolunda bilgiler ulaştığını yazdı.
Bu sinyallerin kaynaklarının gerek New York’taki Sekreterlik ve Güvenlik Konseyi çevreleri; gerekse Ada’daki Genel Sekreterlik temsilcileri ve özellikle Aleksander Downer olduğunu belirten gazete, müzakere masasında hiç ilerleme olmadığını, bu nedenle Downer’ın Ban’a yazacağı raporda vereceği mesajın konferans çağrılması yönünde olumlu olmasının beklenmemesi gerektiğine işaret etti.

 

KAYNAK : YENİDÜZEN