Meclis Genel Kurul, Yerel Kuruluş Organları araseçimi  için oy verme gününün belirlenmesine yönelik yasa tasarısını görüşmeye başladı.

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı söz alarak, yerel yönetim seçimlerinin konuşulduğu bir dönemde, belediyelerin borçlarıyla ilgili dışarıda eylem yapıldığını anlatarak, eyleme neden olan belediyenin Belediye Başkanı’nın protokole uymadığını söyledi.

Çakıcı, ilgili belediye başkanının protokolün sadece kendisine ait bölümünü uyguladığını, çalışanlarla ilgili bölümünü ise uygulamadığını belirtti.

Çakıcı, “Lefkoşa Belediyesi’nde sonun var” diyerek devam ettiği konuşmasında, partisinin bu nedenle belediyelerle ilgili olarak araştırma komitesi kurulmasını istediğini kaydetti.

Çakıcı, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin bilinmeyen borçlar bir yana bilinin 140 trilyon TL borcu olduğunu ifade ederek,  bu konuyla ilgili olarak herkesin hesap vermesi, belediyedeki ilişkilerin açığa çıkması gerekliliği üzerinde durdu.

Bugün itibarıyla 250 kişinin işten atılmasının konuşulmakta olduğunu, bu insanların tazminatlarının bile ödenemeyecek durumda olduğunun söylendiğini anlatan Çakıcı, yaşananların hesabının çalışanlar tarafından değil bunu yapanların ödemesi gerektiğini belirtti.

Mehmet Çakıcı, bu konuyla ilgili olarak denetim yapmaya çalışan Sayıştay Başkanlığı’nın bile belediyeden belge alamadığı şikayetini yaptığını anlatarak, bu konuda gerekenin yapılmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti.

Gereli Kurul, yerel yönetimlerdeki boşlukları doldurmaya yönelik Yerel Kuruluş Organları Araseçimle ilgili  Oy Verme Gününü belirleme yasa tasarısını onaylayarak, 24 Haziran 2012 tarihini kabul etti.

Genel Kurul daha sonra gündemindeki gündem dışı konuşmalar bölümüne geçti.

ÇAĞLAR

Günden dışı koşmalar bölümünde ilk olarak söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP/BG) Güzelyurt milletvekili Mehmet Çağlar, “Hükümet İcraatları” konulu gündem dışı konuşmasını yaptı.

Çağlar, Türkiye’de bir süre önce geçirilen yeni sistemini Kuzey Kıbrıs’a yansımasıyla ilgili gelecek hafta gerekli değerlendirmeyi yapacağını söyledi.

Çağlar, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst’ün, Türkiye’de uygulamaya konulan yeni eğitim sisteminin “şimdilik bizde uygulanması düşünülemez” açıklamasını eleştirerek, şimdilik sözcüğünün altının doldurulması gerektiğini kaydetti.

Mehmet Çağlar,  Türkiye’de uygulamaya konulan yeni eğitim sisteminin aslında bilimsel eğitimden uzaklaşması anlamına geldiğini anlatarak, Dürüst’ün özellikle yeni eğitim sistemini geliştirmeye yönelik Fatih Projesi’ne derhal geçilmesi açıklaması yaptığını anlatarak, Türkiye’deki eğitim sisteminin şimdilik uygulamayacak bir bakanın o proje için hazırlanan tablet bilgisayar sistemine geçmesindeki acelesinin nedenini sordu.

Mehmet Çağlar, herhangi bir din kitabının herhangi bir bilim kitabı gibi okutulmasının eğitime yapılacak en büyük kötülük olduğunu ileri sürerek, din kitap ve öğretilerinin siyasete bulaştırılıp siyaseti yönetmeye yönelik olmadığını söyledi.

Çağlar, bilimin dünyadaki fonomenleri anlatmak; dinin ise daha iyi insan olmak  için hazırlanan iki farklı anlayışın ürünü olduğunu anlatarak, bunların birbirine karıştırılmaması gerektiğini kaydetti.

Çağlar, üniversiteleri bilim ve bilgi üretme merkezleri yerine yüksek lise olarak görülmesi halinde dünyadan geri düşmenin kaçınılmaz olduğunu belirterek, şoven duyguları içeren bir anlayışı ana okullara kadar indirmenin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Bu yapanların Türkiye’nin belli egemen çevreleri olduğunu iddia eden Mehmet Çağlar, konuşulanları hiç dinlemeyen bir Hükümet’in ortada olduğunu, bunun da Hükümet’in aslında yok olduğunu ileri sürdü.

Mehmet Çağlar, dünyada üniversitelerin insan vücuduna yerleştirilecek çip ile herhangi bir insanın herhangi bir dili öğrenmeden de konuşabilmesi araştırılırken, buralarda hurafelerle eğitim yapmaya kalmanın doğru olmadığını kaydetti.

Çağlar, Kıbrıs Türk halkının esas hastalığının “biat” kültürü olduğunu anlatarak, yapılması gerekenin biat kültürünün değiştirilmesi, kendi kararını kendi üreterek aldığı kararları kendisinin hayata geçirmesiyle ilgili olduğunu söyledi.

Çağlar, biat kültürünün değiştirilmesi gerektiği savunurken bunu Türkiyesizlik olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, “Dünyaya insan olmaya geldi. Ülkemizde de insan gibi yaşamak istiyoruz. Kendi geleceğini, kendini gerçekleştiren şeydir insan olmak” diye konuştu.

ÜNVERDİ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Şerife Ünverdi de söz alarak, bakanlık olarak özellikle istihdam ve istihdam yaratma konusunda hükümetle birlikte çok büyük çaba harcayarak, burada yaşayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşlarının istihdam edilmesi içi çalıştırdıklarını belirtti.

Ünverdi, istihdam sorunu konusunda özellikle ara eleman yetiştirilmesine özel önem verdiklerini, bu bağlamda çıraklık eğitiminin yoğun bir şekilde sürdürüldüğünü kaydetti.

KALYONCU

CTP/BG Girne milletvekili Ömer Kalyoncu “Hükümet İcraatları” başlıklı günden dışı konuşmasını yaptı.

Kalyoncu, ülkenin “gariplikler ülkesi” olmaya devam ettiğini belirterek, bunların birinin, UBP’li Belediye Başkanı’nın canlı yayına bağlananları “yarın gel, işe başla” diyerek işe almasıyla kadroları şişirilen belediyede çalışanlarının ödenmemesi, bunun sonucu olarak da Belediye Emekçileri Sendikası (BES)’in Meclis’e yürümesi olduğunu belirtti.

Kalyoncu, ikinci eylemin, “biz para toplamayı bilmeyiz, onun için özelleştireceğiz” denilen Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (Kıb-Tek) olduğuna işaret ederek, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRKT)’nin elektriğini kesmeye giden çalışanların önüne polis dizilmesini eleştirdi.

Uygulamanın Kıb-Tek’i özelleştirmek amacıyla yapılan yanlış uygulamalar olduğunu iddia eden Kalyoncu, özelleştirildiğinde BRTK’nin, sokak aydınlatmalarının parasının ödenip ödenmeyeceği sorusuna verilecek yanıtın önemli olduğunu kaydetti.

Kalyoncu, özelleştirme mantığının ucuzluk söylemi olduğunu anlatarak, bunun böyle olmadığını pek çok deneyde ortaya çıktığını ifade ederek, rakamsal olarak bunlara örnekler verdi.

Kalyoncu, hükümetin yaşamı daha pahalı yaparken, insanların alım gücünü düşürdüğünü anlatarak, dolaylı vergilerle doğrudan vergilerin eşitlenmesinin anlamının fakirin cebine el atılması, fakirlerin daha da fakir hale getirilmesi anlamına geldiğini söyledi.

Kalyoncu, Hükümet’in yasaların esas olarak yapıldığı yer olan komitelere bakanların bile gelmediğini, bunun kabul edilemez olduğuna işaret ederek, bunun nedeninin korku olduğunu ileri sürdü.

Ömer Kalyoncu, Hükümet’in açıklamalarının aksine gelir vergisinde artış almadığını, fiyat istikrar fonu vergisinde ise önemli artışlar olduğunu, bunun anlamının insanların fakirleştirilmesi anlamına geldiğini ve kabul edilemeyeceğini kaydetti.

Kalyoncu, Hükümet’in milletvekillerinin, muhalefet milletvekilleriyle vatandaşın zor soruları karşısında Başbakan ve hükümeti suçladığını hatta daha da ileri giderek, “yardım edin bize Hükümet değiştirelim” bile dediğini anlattı.

TÖRE

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa milletvekili Zorlu Töre, “Rum Tahrikleri ve Müzakereler” konulu gündem dışı konuşma yaptı.

Töre, Mehmet Çakıcı’nın soyadının, dedesinin Çamlıköy’de köylüleri vaftiz etmek isteyen papaza bıçak çekerek onu bıçaklamasından geldiğini; ailesinin de fetih amacıyla Türkiye’den geldiğini yineleyerek, Rum Yönetimi Başkanın bunu bilmeyebileceğini söyledi.

Töre,  Rumların en iyilerinin bile Kıbrıslı Türkleri burada misafir olarak gördüğünü anlatarak, en iyisi böyle düşünen bir toplumla anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını çünkü Rumların Kıbrıslı Türkleri insan bile görmediğini iddia etti.

Zorlu Töre, Hristofyas’ın Kıbrıslı Türkler için “hastalıklı beyinler” açıklamasını eleştirerek, esas hastalıklı beynin kendisi olduğunu, çünkü Marksist-Leninist, ateist biri olarak EOKA’nın kuruluş yıldönümü için kilisede düzenlenen  törene katılmasının anlaşılır bir durum olmadığını söyledi.

Töre, AKEL’in kurulduğu günden beri enosisi desteklediğini, aralarındaki farkın birinin bunu silahlı diğerinin silahsız yapma durumu olduğunu anlatarak, Türk düşmanı Sarkoski Fransası’ya ortak arama kurtarma tatbikatı yapmasını, onlara Baf’da üs vermesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Rum Yönetimi’nin Almanya ile de aynı tatbikatı yaptığını hatırlatan Töre, adalet ve eşitlik varsa bunların KKTC ile de benzer bu ülkelerin tatbikat yapması gerektiğini söyledi.

Töre, Osmanlı tarihinden itibaren Rumların hep papazların tahrikleriyle isyan ettiğini, kurulan ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin başkanının papaz olduğunu hatırlatarak, “Nerede laiklik” diye sordu.

ÇAKICI

TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı sataşma olduğu gerekçesiyle söz alarak, dedesi konusuna cevap vermeyeceğini ancak “Hristofyas ile sarmaş dolaş olma” söyleminin doğru olmadığını, Hristofyas’ın iki kez gördüğünü, bunun da sadece Kıbrıs sorunuyla ilgili olduğunu kaydetti.

Çakıcı, yaşamının 15 yılını Türkiye’de geçirdiğini, Türkiye’yi sevdiğini söyleyenlerden çok daha iyi Türkiye’yi bildiğini anlatarak, Türkiye’nin yanlışlarını söylemenin Türkiye’yi sevmemek anlamına gelmediğini söyledi.

Mehmet Çakıcı, Zorlu Töre’ye dış yanında içteki sorunlara da daha fazla eğilmesi çağrısı yaptı.