ERDOĞAN: “KKTC ADINA GÜNEY KIBRIS'IN HERHANGİ BİR TASARRUFTA BULUNMA YETKİSİ, HAKKI YOKTUR. BÖLÜNMÜŞ BİR ADA HAKKINDA, KUZEY HAKKINDA HERHANGİ BİR YETKİYE SAHİP DEĞİLDİR, KENDİLERİ ÇALARLAR, KENDİLERİ OYNARLAR”

“TÜRKİYE'NİN AVRUPA BİRLİĞİNE ADAYLIK SÜRECİNDEKİ MEVCUT ENGELLERİN AŞILMASININ BEDELİ, HİÇBİR ŞEKİLDE KIBRIS TÜRKLERİ'NİN YALNIZ BIRAKILMASI OLAMAZ”

“HİÇ KİMSE ADA'NIN ORTAK MALI VE ORTAK ZENGİNLİKLERİ ÜZERİNDE TEK TARAFLI HAK İDDİA EDEMEZ. HAK İDDİA EDEN VE HATTA BU DOĞRULTUDA TEK TARAFLI ÇABALARA GİRİŞEN OLURSA DA TÜRKİYE'DEN BUNUN KARŞILIĞINI MİSLİYLE GÖRÜR”

“GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ'NİN ÜSTLENECEĞİ BİR DÖNEM BAŞKANLIĞI'NDA, BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDE OLAN BİR SÖZDE ÜLKEYLE AYNI MASAYA OTURMAYIZ, OTURMAYACAĞIZ”

“BU RAPOR'DA (2011 AB İLERLEME RAPORU) BİR KEZ DAHA GÖRDÜK. 'NE YAPAYIM DA TÜRKİYE'YE ÇAMUR SIÇRATALIM' DERT BU”

Kızılcahamam, 15 Ekim 11 (T.A.K): AK Parti Genel Başkanı ve TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Kıbrıs'ın KKTC adına herhangi bir tasarrufta bulunma yetkisi, hakkı bulunmadığını belirterek, ''Bölünmüş bir ada hakkında, Kuzey hakkında herhangi bir yetkiye sahip değildir, kendileri çalarlar, kendileri oynarlar. Türkiye'nin Avrupa Birliğine adaylık sürecindeki mevcut engellerin aşılmasının bedeli, hiçbir şekilde Kıbrıs Türkleri'nin yalnız bırakılması olamaz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin Kızılcahamam'da düzenlenen ''18. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı''nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin her alanda son 9 yılda ezberleri bozan bir anlayış ortaya koyduğunu söyledi.

Kıbrıs meselesine de değinen Erdoğan, sondaj konusuyla Kıbrıs meselesinin çözüm sürecinin sabote edildiğini, ''sorumsuz hareketleri'' herkesin dikkatle ve ibretle izlemekte olduğunu kaydetti.

''Hiç kimse Ada'nın ortak malı ve ortak zenginlikleri üzerinde tek taraflı hak iddia edemez'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

''Hak iddia eden ve hatta bu doğrultuda tek taraflı çabalara girişen olursa da Türkiye'den bunun karşılığını misliyle görür. Kıbrıs bizim milli davamız. Başından beri 'kazan-kazan' ilkesinin hayata geçirilmesini biz savunduk. Başından beri çözümden yana olan taraf biz olduk. Başından beri yapıcı olan, sözlerini tutan taraf biz olduk. Ama sürekli çözümden kaçan ve işi yokuşa süren ise Rumlar oldu. Buna rağmen AB üyeliği ile ödüllendirilen de yine Rumlar oldu.

Özellikle Avrupa Birliği'ne sesleniyorum: Hiç rahatsız olmasınlar, çünkü bu bizim hakkımız. Bu sorun artık AB için bir namus meselesidir, bunu böyle ele almak durumundadırlar. AB, ya 2004 yılında yaptığı tarihi hatadan geri dönerek, 26 Nisan 2004 tarihli Konsey kararını uygulayacak ve KKTC ile ticaretin önünü açacak ya da Rum kesimini şımartmaya devam ederek, ömür boyu bu kara lekeyle yaşamak zorunda kalacak.

Şunu da tekrarlamakta fayda görüyorum: Bizim arzumuz 2012 yılının ikinci yarısında Birleşik Kıbrıs Devleti'nin AB Dönem Başkanlığı'nı üstlenmesidir. Aksi takdirde tek taraflı olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin üstleneceği bir Dönem Başkanlığı'nda, bizim için yok hükmünde olan bir sözde ülkeyle aynı masaya oturmayız, oturmayacağız. O 6 ay içerisinde AB, karşısında Türkiye'yi bulamayacaktır, çünkü muhatabımız olmayan bir Güney Kıbrıs vardır. Bunu kabul etmeleri gerekir, bunu kendilerine hep söyledik, yine söylüyoruz. Tutulmayan sözlerin, atılmayan adımların, cevabı verilemeyen soruların bedelini artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ödemeyeceğini herkesin bilmesi ve bu düşünceyle hareket etmesi gerekir. Kaldı ki KKTC adına Güney Kıbrıs'ın herhangi bir tasarrufta bulunma yetkisi, hakkı yoktur. Bölünmüş bir ada hakkında Kuzey hakkında herhangi bir yetkiye sahip değildir, kendileri çalarlar, kendileri oynarlar. Türkiye'nin Avrupa Birliğine adaylık sürecindeki mevcut engellerin aşılmasının bedeli, hiçbir şekilde Kıbrıs Türkleri'nin yalnız bırakılması olamaz.''