Yeni Asır'dan Seda Kaya'nın yazısı...

Benim en sevdiğim tatil şekli arabaya atlayıp keşfe çıkmak. Bunun için kendinize bir güzergah belirlemeniz gerekiyor. Eskiden haritasız yola çıkılmazdı. Şimdi akıllı cep telefonları bu işi de görüyor. Yolun açık veya kapalı olduğunu bile söylüyor.

Arabayla yola çıkarken en önemli kurallardan biri az eşya almak. Rahat ve konforlu bir yolculuk için arabada en fazla dört kişinin olması gerekir. Bu da dört bavul demektir. Ayrıca gittiğiniz yerlerden veya dönüş yolunda alacaklarınızı düşünerek bagajı boş bırakmakta yarar var. Bol bol kitap alabilirsiniz ama!

Bu tatilin en güzel tarafı özgür takılmak. Çok gitmek istediğiniz bir otel veya pansiyon varsa rezervasyon yaptırabilirsiniz ama temel kural, beğendiğin yerde kalmak. Bunun için de plan ve program yapmak yok. Ya da planların her an yeniden yapılacağını unutmamak var.

KARADAN MAVİ YOLCULUK

Biz genellikle Çanakkale yolunu tercih ederdik. İstanbul'dan yola çıkıp Tekirdağ'da çay molası, Çanakkale'de yemek molası verdikten sonra daha önce gitmediğimiz köylere uğrayıp bakar, beğendiğimiz koylarda denize girer ve geceyi orada geçirmeye karar verirsek kendimize uygun pansiyon veya motel arardık.

Assos'u ve civarını böyle keşfettik yıllar önce. Ege'nin girmediğimiz koyu kalmadı. Yolculuk Bodrum veya Marmaris'te tamamlanacaksa her gece bir yerde konaklardık. Ama Antalya'ya da uzanacaksak deniz ve yemek molası ve bir de tarih/sanat molasıyla yetinirdik.

Bu isim arkadaşlarımızdan birinin 5 yaşındaki çocuğuna ait. Müze ve antik kentleri gezmenin tadına varınca "Haydi sanata gidelim" demeye başlamıştı. Müze ve tarihi kalıntılar arasında dolaşmak, bir tatilin olmazsa olmazlarındandır bence.

SANAT-TARİH GEZİSİ

"Sanat bir insan yapısıdır. Ve sanatta, insanlık hayranlık duyarak kendini hayranlıkla seyreder, sorgulayarak kendini sorgular, tanıyarak kendini tanır." der Andre-Compte Sponwille, 'Felsefeyi Takdimimdir' adlı kitabında ve şöyle devam eder: "İnsan sanata ancak kendine bakar. Daha çok da, içinde kendini tanıyamadığı öylesine bir şeye bakamadığı için. Dünya, içinde insanın kendini aradığı gerçek aynadır. Sanatsa yalnızca içinde kendini bulduğu bir yansıma." (Yolculuk kitaplarınızdan biri olabilir. Altın Kitaplar)

Bunun için yoldaki 'sarı tabelaları' kaçırmamanız gerekir. Bizim kuralımız her sarı tabelaya sapmak ve orada vakit geçirmekti. İnternet yokken gezdiğimiz yerler hakkında notlar alır, eve döndükten sonra kitaplar veya ansiklopediler okuyarak bilgileri pekiştirirdik. Şimdi gittiğiniz her yer hakkında hemen bilgiye sahip olabilirsiniz. Daha büyülü bir keşif.

Tabi biz bu yolculukları yaparken kıyılarımız ve kasabalarımız bu kadar yapılaşmamış ve ele geçirilmemişti. Yeşil daha yeşil, mavi her tonuyla masmavi idi. Yediğimiz yemekler de daha sahici ve o yöreye aitti. Ege'de lahmacun yoktu mesela gözleme vardı. Balık ve envai çeşit deniz ürünleri ile bol yeşillik...