KAYDA GEÇSİN

Boğa Güreşlerinde boğaların koskoca arenada  durdukları bir an vardır, bilmem dikkatinizi hiç çekti mi?
Aslında bu duruş sığınacakları, emniyette olacakları noktayı buldukları anmış.

Boğanın koca arenada kendisini emniyette hissedeceği noktayı bulmasıyla başlarmış asıl tehlikeli oyun.
Bir insanla hayvan arasında ölümüne savaşın can alıcı noktası boğanın sığındığı ve rakibine meydan okuduğu bu nokta.

O noktayı bulduğu anda boğa, gücünü, güvenini kazanırmış.
İşte  boğanın durduğu bu  sığınma noktasının adına ‘Querencia ’ deniliyor.

Boğa  aktif ve saldırgan olduğu sürece kontrol matadorlarınmış, Amma boğa ‘Guerencia ’ noktasını bulduğu ve durduğu an tehlikeli olurmuş.

Boğanın kaçınılmaz sonuna rağmen gücünü toparladığı ve ölümüne savaşmak için hazır olduğu bir sığınma noktasından söz ediyoruz.

Duran ve susan, ama meydan okuyan bir tehlikeden söz ediyoruz.

Siyaset ve medya arenasına bu gözle bakacak olursak ;

Gürültücü, aktif, karşısındakini konuşturmamak için laf kesenler, sızlanmalarını suç duygusuyla yapanlar da, bir nevi sığınma noktasını aramıyorlar mı ?

Ne var ki anılarımızda sığınacak yer yoktur .

Medyadan izlediklerimiz bir boğa güreşi değildi, meydan okuyan bir boğayla matador arasındaki kanlı savaşa tanıklık etmekten haz alan insanlar mıydık biz , ya da öyle olmamız istendi de olamadık mı?

Bize bu kanlı oyunu pazarlayanlar çok huzursuz olmalılar ki, sinirli sıkıntılılar, ve birbirleriyle kavgalarında seslerini iyice yükselttiler. Çünkü doğru iş yapmadılar .

Doğru fikirlerin ise sığınacak limana ihtiyaçları yok, bağırmaya çağırmaya da.

Ekranlarda esen yandaş  öfkesi aklı söndüren bir rüzgar gibi, yazık.
Akıllarını takas karşılığı kazandıkları para ne fayda !

Fesat bütün dünyada olduğu gibi yetenekesizlerin limanı.

İyi Karıştırıyorlar

Geçtiğimiz haftalarda medyanın haline bakın.

İstanbul Hukuk Fakültesinden yetişme bir Cumhuriyet kadını Sibel Eraslan, Ekrem Dumanlı tarafından ‘Büyük İslam Alimi ’ olarak tanımlanan Ali Bulaç ’a devlet yönetimi, İslamcı Siyaset  denizinde söz yetiştirmekle meşgul, hukuk devleti üzerinden değil ama. İmam Rabbani, Şeriat, Nakşibendilik üzerinden, onlarda 16. yy dönmüş durumdalar, fakat Rabbani ’nin göze aldıkları, fazilet, ilim, hapis konuları yok unutulmuş herhalde.... Şeriat, devlet var...
Aralıkla ilgili bir hukukçu olan Eraslan tısss  .....

Medy fesadı doldu içimiz.

Ulusalcılar ayrı, Milliler ayrı, Kemalistler ayrı, Atatürkçüler ayrı, Baykalcılar ayrı, Muharem İnceciler bilmem var mı henüz duymadık, ‘Ayaydıncı ’lar kimler onları da duymadım, Pelin Batu ihtimalinden söz ediliyor, Pelinciler kimler meraktayız.

Tam bu sırada baba tarafından siyasete yakınlığını ekranlardan yeni öğrendiğimiz Sayın Hayrünisa Gül ‘ Asıl İntifada ’yı ben başlatacağım‘ diyerek gündeme damgasını vurdu.

Yıllar önce  İktidar Medyasının en önde gelen isimlerinden biri ekranlarda Hayrünisa Hanımefendinin  Sayın Abdullah Gül ’ün Cumhurbaşkanlığı süresince bir eş olarak görevlerini hayır hasenat ile sınırladığında doğrusu Hanımefendiden haddini bildiren bir beyanat beklemiştim ama ses çıkmamıştı.
Cumhur ’un başkanının eşinin iktidar medyasından görevleri hususunda direktif alacak hali yoktu , yasalar protokol, gelenekler görevler belli .... Kısmet bu günmüş .
Hayrünisa Hanım kükredi.
Lakin ‘intifada ’ bir isyan hareketi, Hanımefendinin isyanı kime başlattığı tam belli değil, bu isyan sonucunda  Madrid Konferansı ve Oslo anlaşmalarına katılabilecek mi Hayrünisa Hanım ?

Ak Parti ile eşinin  sorunlarına uluslararası farkındalık sağlayabilecekler mi o da belli değil,

İki farklı taraf intifada sayesinde belirlenmişti (İsrail - Filistin) burada iki farklı taraf kimler oluyor ?
Sayın Davutoğlunu ben getirdim dediğine göre Sayın Gül, taraflar iyice karıştı demek ... Soran gazeteci bekliyoruz.
Siyasi arenada  ‘querencia ’ noktasına çekilen boğa ’yı arenaya çıkan matador öldürecek bunu tahmin zor değil, ama hangi matador eliyle ölecek ve ölmeden kaç matador öldürecek  işte bunu bilmiyoruz.

Fesat bulutları arasında gözgözü görmüyor.

Ne diyelim
"Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı.."


Sevgiyle kayda geçsin

Necef UĞURLU / [email protected]