Kansere Çare: Yellenmek




Öncelikle "Ben öyle şeyler yapmam" demeyin. İstatistiklere göre, farkında olmadan veya bilerek, uykuda ya da ayaktayken her insan günde ortalama 14 kez yelleniyor. Bunu sadece toplum önünde yapmaktan kaçınıyoruz. Bunun sebebi de bazen komik sesler çıkması bazen de kokması. Sosyal hayatta başkaları tarafından aşağılanmamak için gizlice ya da saklanarak, çaktırmadan yelleniyoruz. Peki ya bunu yaparak çok özel bir tedavi yönteminden kaçınıyorsak?



The Guardian'ın haberine göre, Exeter Üniversitesi uzun zamandır vücutta yer alan hücrelerin kokular ve solunum ile nasıl etkilendiğini inceliyordu. Hidrojen sülfit, yıllardır insan vücuduna zararlı bir gaz olarak anılıyordu ancak Exeter'li araştırmacılar, belirli bir oranda teneffüs edilen hidrojen sülfidin, vücuttaki hücrelerin mitokondriasında olumlu etkiler yarattığını tespit etti. Bu, kansere kadar bütün hücresel hastalıkların tedavisinde önemli bir basamak olarak görülüyor.



İnsan yellendiği zaman %59'u nitrojen, %21'i hidrojen, %9'u karbon dioksit, %7'si metan, %4'ü oksijen ve %1'i sülfürden oluşan bir hidrojen sülfit gazı salgılıyor. Bu da Exeter'li araştırmacılara göre hücreleri tedavi edebilecek ideal bir gaz karışımı.



Bu fikri sıradışı bulabilirsiniz ancak solunumla tedavi, tıbbın sıkça başvurduğu yöntemlerden. Örneğin, "Buğuseptil" gibi bir tedavi yöntemi yıllardır kullanılıyor ve yadırganmıyor. Sonuç olarak bir gazın solunum yoluyla insan vücuduna şifa sağlaması çok da yeni bir haber değil. Burada ilginç olan, yıllardır utancımızdan herkesten sakladığımız bir gazın şifa niteliğinde olduğunun keşfedilmesi.



Yellenmek dünyadaki farklı kültürlerde farklı anlamlara sahip. Örneğin Güney Amerikalı Yanomami kabilesinde yellenmek bir tebrik, bir kutlama niteliği taşıyor. Hal böyleyken dünyanın büyük bölümünde bir alay sebebi olan yellenmenin faydalarını çok öncelerden keşfetseydik, bugün sosyal yapımızdaki yeri çok farklı olabilirdi. Mesela Çin'de bu gazları koklayarak para kazanan insanlar var.



Nörobilimci Dean Burnett yellenmenin bilimdeki yeni yerini şöyle yorumluyor: "Yıllardır hayvanların birbirlerinin poposunu kokladıklarını görüp ilkelce buluyoruz ama belki onlar vücuttan salınan gazdaki şifayı bizden önce keşfetmişlerdir. Bizim için bu bilimsel buluş tam bir çöp niteliğinde çünkü yüzlerce hatta binlerce yıldır kalıp haline gelmiş bir alay sebebinin kültürümüzdeki yerini değiştiremezsiniz. Kimse kansere karşı önlem olsun diye başkasının vücudundan çıkan gazları koklamaz. Ancak kendi başınızayken yellendiğinizde istemsiz bir şekilde kokluyorsanız rahat olun, çünkü hücreleriniz için iyi bir şey yapıyorsunuz."