CTP Milletvekili Özdil Nami, hükümetin, halkı, geleceğini sorgulamaktan vazgeçirip ekmek kavgasına düşürerek sindirdiğini ileri sürdü.

Özdil Nami, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu toplantısında, “Kıbrıs” konulu gündem dışı konuşmasında, müzakerelerin tıkanıklığa teslim edildiğini öne sürerek, bunun kabul edilmesinin mümkün

olmadığını söyledi. Çözümden çok uzak olunduğunu ve sürecin tıkandığını iddia eden Nami, “Birbirinden kopan Cumhurbaşkanlığı ile hükümet, halka yalan söylemekte birleşiyor. UBP’nin tam desteğiyle

yürüyen Cumhurbaşkanı, değil KKTC’yi tanıtacak, ambargoları kaldıracak politikalardan çok uzak” görüşlerini savundu.

Kıbrıs sorununun çözümlenemeyecek sorun olmadığını kaydeden Nami, sürecin, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun attığı adımlardan dolayı tıkandığını savundu. Nami, “Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun

Türkiye’nin olmadığı masada toprak konusunu konuşmam deyip, daha sonra harita olmadan toprağı konuşmaya başlamasının sürece büyük zarar verdiğini” ileri sürdü.

Nami, Türk tarafının Rum tarafıyla aynı hatalı tutum içine girerek bir takım adımlar atıldığını ileri sürerek, gerek hükümetin gerekse Cumhurbaşkanı’nın tepkisel hareketler yerine, çözümü yaklaştıracak,

zorlaştıracak politikalar üretmesi gerektiğini belirtti.

Özdil Nami, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, tüm ısrara rağmen meclise gelerek, milletvekillerini bilgilendirmekten kaçındığını ileri sürerek, “Nereden korkuluyor? Neden buraya gelmekten kaçınıyor? Bu

meclise hakarettir.  Bize yakışmaz” dedi.

BOZER

Bunun üzerine söz alan Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, milletvekillerinin talebini Cumhurbaşkanı Eroğlu’na ilettiğini ve işlerinin yoğunluğu nedeniyle meclise gelip, milletvekillerini bilgilendirmeyi

New York görüşmesi sonrasına bıraktığı yönünde bir yanıt aldığını söyledi.

ÖZGÜRGÜN

Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün de, eleştirileri yanıtlamak üzere yaptığı konuşmada, meclisin Kıbrıs konusuyla ilgili her türlü tartışma ve gelişmelerin içinde olmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Özgürgün, kapıların açılması sonrasında AB’nin samimiyetsiz tavrından dolayı büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Kıbrıs Türk halkı için Kıbrıs sorununun önceliğini yitirmesinin birçok kamuoyu yoklamalarında

ortaya çıktığını belirtti.

Rum tarafının uzlaşmaz tavrının da bu umutsuzluğu körüklediğini kaydeden Özgürgün, Rum tarafının, masaya gelen tüm önerileri ya reddettiğini, ya da hasır altı ettiğini söyledi.

Özgürgün, Türk tarafının karşı tarafı çözüm yönünde teşvik etmek için gerek II. Cumhurbaşkanı Talat, gerekse Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından zorlandığını ancak sonuç alınamadığını belirtti.

AB dönem başkanlığını hedef alan Rum tarafını anlaşmaya ikna etmenin çok zor olduğunu kaydeden Özgürgün, bu durumun halk arasındaki ümitsizliği körüklediğini ve çözümsüzlüğü pekiştirdiğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Özgürgün, Kıbrıs’ta çözümün ancak Kıbrıs’taki taraflarca bulunabileceğine işaret ederek, karşı tarafın tüm isteksizliğine rağmen müzakereleri sürdürmek gerektiğini belirtti.

Özgürgün, “Görüşmelerden kim kaçarsa kaçsın, KKTC tanınacak diye bir şey yoktur. Görüşmeleri iyi niyetle ve yapıcı bir şekilde sürdürürken, demokratik yapımızı devam ettireceğiz… Masada Kıbrıslı Türkler’in eşit olduğunu yapıcı bir şekilde ortaya koyup, kabul ettirmeliyiz. Anlaşma isterken, haklarımızı da koruruz. Haklarımız da BM parametreleridir. Önemli olan niyet. Niyet varsa sorun çözülür… Sabırlı olup, yılgınlığa girmemek lazım” dedi.

Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs konusu ve çözümün cesaret gerektirdiğini ancak bu cesaretin Güney Kıbrıs’ta olmadığını söyledi. Özgürgün, milletvekillerinin sorusu üzerine, Güney Kıbrıs’ın mevcut pozisyonunda avantaj sağlanabileceğini belirterek, diplomatik avantajın elde edilemediğini kaydetti.

Özgürgün, Dışişleri Bakanlığı’nın hükümeti temsilen Cumhurbaşkanlığı’ndaki toplantılara katılmamasına ilişkin soruya yanıtında, Dışişleri Bakanı olarak 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın katıldığı tüm görüşmelerde hazır bulunduğunu söyledi.