Kanser hastalıklarında dünya beşincisi olan ülkemizde, bu kötü hastalığı tetikleyen tehlikeler karşısında gerekli önlemlerin alınmadığı görülüyor. Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs genelinde ilk sırayı almasına karşın, bu tarihi kentimizin liman bölgesindeki faaliyetlerin tetikleyici olduğu bildirildi.
  
Dış ülkelerden ithal edilen ve kimyasal madde içeren arpa, buğday ve mısır gibi dökme hayvan yemlerinin yanı sıra, dökme çimento ve kum yığınları ile hurdaların insan sağlığı açısından büyük tehlike oluşturduğu öne sürüldü.
  
Bu durumdan liman işçilerinin büyük zarar gördüğü hatta, bir çalışanının kanser nedeniyle yaşamını yitirdiği, iki çalışanın da kanserle mücadele ettiği bildirildi.
  
Limandan kaynaklanan sorunlar nedeniyle Mağusa’da yaşayan insanların büyük bir tedirginlik içinde olduğu belirtilirken, limanın hemen yanında bulunan ilkokul öğrencilerinin de tehlike altında altında olduğuna dikkat çekildi.
  
Güç-Sen Genel Sekreteri Erol Emin, Mağusa Çevre Platformu Sözcüsü ve Mağusa Suriçi Derneği Başkan Yardımcısı Serdar Atai ile Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Gazimağusa Bölge Sorumlusu Ceyhun Ümiter, limanda yaşanan sorunları KIBRIS’a değerlendirdi.

Emin: İnsan sağlığı tehdit altında

GÜÇ-SEN Genel Sekreteri Erol Emin, ülkemizin kanser vakaları sıralamasında beşinci sırada olduğunu anımsatarak, liman nedeniyle de kanser vakalarının en fazla Gazimağusa’da meydana geldiğini söyledi.
  
Özellikle liman işçilerinin büyük zarar gördüğüne değinen Emin, bir liman çalışanının kanser nedeniyle yaşamını yitirdiğini, iki çalışanın da kanserle mücadele etmeye çalıştığını açıkladı.
  
Daha önce ülkeye getirilen yanık un ve Silica kumunu anımsatan Erol Emin, geçtiğimiz günlerde ülkeye ithal edilen ve limanda boşaltımı süren kok kömürünün de uzmanlar tarafından zararlı olduğunun açıkladığını belirtti.
  
Emin, dış ülkelerden ithal edilen ve içerlerinde kimyasal ilaç bulunan arpa, buğday ve mısır gibi dökme hayvan yemlerinin, çimento fabrikalarının ithal ettiği dökme çimentonun ve liman içerisinde ihraç edilmek için yığılan hurdaların insan sağlığı ve çevre açısından büyük tehlike oluşturduğunu söyledi.
  
İthal edilen dökme hayvan yemlerinin içerisinde yüksek oranda kimyasal ilaçlar bulunduğunu belirten Emin, bu yemlerin boşaltımı sırasında çıkan tozun insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ederken çevreyi de kirlettiğini ifade etti.
  
2006 yılında Çevre Dairesi’nin boşaltım sırasında çıkan tozun insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini bildiren rapor yayımladığını anımsatan Emin, GÜÇ-SEN olarak 2006 yılından beri mücadele ettiklerini ancak hiçbir gelişme sağlayamadıklarını söyledi.

“Kanser yapar”


Serbest Liman’ın sanayi bölgesine dönüştüğüne dikkat çeken Erol Emin, liman içerisinde çimento fabrikaları bulunduğunu ve fabrikaların ithal ettiği dökme çimentoların limana boşaltıldığı sırada hava kirliliği oluştuğunu ifade etti.
  
Güney Kıbrıs ve KKTC’den toplanan tüm hurdaların ihraç edilmek için limana getirildiğini, bunun da görüntü ve çevre kirliliğine yol açtığını söyleyen Emin, 10 bin tonluk yüzer tersanenin de işlemler sırasında denizi ve havayı kirlettiğini belirtti.
  
Emin, serbest limana yanık un ve Türkiye dahil hiçbir ülkenin kabul etmediği Silica kumunun boşaltıldığına dikkat çekerek, yanık unların uzun tartışmalardan sonra Dikmen Çöplüğü’ne, kumun da 8 ay rıhtımda kaldıktan sonra Beşparmak Dağları’nın eteklerine döküldüğünü belirtti.
  
Erol Emin, söz konusu kum için tedarik edilen uzman raporunda ise kumun solunması durumunda “kanser yapar” uyarısının yapıldığını vurguladı.

“Karakol bölgesi ve ilkokul tehlike altında”

Geçtiğimiz günler ithal edilen 4 bin tonluk Petro Kok Kömürü’nün halen limanda boşaltımının sürdüğünü anlatan Erol Emin, Tabipler Birliği ve Yeşil Barış Harekatı’nın kömürün insan sağlığına büyük zararı olduğunu açıkladığını söyledi.
  
Liman çalışanlarında çeşitli hastalıklar mevcut olduğunu belirten Emin, kısa süre önce kanserden bir arkadaşlarını kaybettiklerini, iki arkadaşlarının da amansız hastalıkla mücadele ettiğini belirtti.
  
Liman yakınındaki Karakol bölgesi ve ilkokulun tehlike altında olduğuna dikkat çeken Emin, Gazimağusa Limanı’nın turizm açısından daha önemli bir liman olabileceğine inanç belirtti.
  
Erol Emin, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerinin Mağusa Limanı için mücadeleye çağırdığını söyleyerek, mücadelede yalnız bırakılmaları durumunda çok geç kalınacağını açıkladı.
  
Liman içerisinde atıl durumda bulunan iş araçlarına da değinen Emin, bunun da limandaki otorite boşluğundan kaynaklandığını belirtti.

Atai: Liman için yapılması gerekenler var

Mağusa Çevre Platformu Sözcüsü ve Mağusa Suriçi Derneği Başkan Yardımcısı Serdar Atai de platform olarak yayınladıkları manifestodan sadece Silica kumunun kaldırılması konusunda başarıya ulaştıklarını söyledi.
   
Gazimağusa Limanı’nın ticari bir liman olmaktan çok, turizme yönelik liman olması gerektiğine vurgu yapan Serdar Atai, bunun esnafa yansıyacağına inanç belirtti.
  
Atai, 10 maddelik manifestolarında yer alan diğer 9 maddenin çözüm beklediğinde işaret ederek, şöyle devam etti:
  
“Dökme çimentonun paketlenmiş veya slingler içerisinde ithal edilmesi, dökme yüklerin ve hayvan yemlerinin tahliyesi için kullanılan makinelerin AB kriterleri ile iş ve çevre sağlığı yönetmeliğine uygun hale getirilmesi, hurdaların limanda istiflenmeden, liman dışında kendilerine ayrılan özel alanlarda ve şehrin uzağında bekletilip, presleme işleminden geçirilmiş şekilde ihraç edileceği günü limana getirilmesi, tersanelerin, çevre dairesi ve ilgili daireler tarafından insan ve çevre sağlığı koşulları yönünden denetlenmesi, Port İsbi’de bulunan petrol rafinerine ait parçaların, insan ve çevre sağlığına yönelik oluşturdukları potansiyel zararlar yönünden incelenmesi ve bunların üzerinde yapılacak işlemlerin denetlenmesi, liman içerisinde ve serbest limanda bulunan bazı binalardaki asbestle kaplı çatıların uzman ekiplerce çevreye zarar vermeden sökülerek imha edilmesi.
 
Tüm bu saydığımız çevreye zararlı faaliyetlerin, mümkün olan en kısa zamanda Mağusa Liman Bölgesi dışında seçilecek mevkie taşınması için ivedilikle çalışma başlatılması, limandaki devlet çalışanlarının, esaslı bir sağlık taramasından geçirilmesi, Deniz Yıldızı ve çevresindeki apartmanların kanalizasyon şebekelerinin, uygun koşullarda deniz kirliliği yaratmayacak şekilde rehabilite edilmesini istiyoruz.”

“Turistik limana dönüştürülmeli”

Serdar Atai, Mağusa Suriçi Derneği olarak Mağusa Limanı’nı birinci derecede tarihi eser olarak nitelendirdiklerini söyledi.
  
Limanın turizmi destekler şekilde yeniden yapılandırılmasının gerekliliğine vurgu yapan Atai, ticari limanın bir an evvel ya başka bir yere taşınmasını, ya da yalnızca konteynır taşıyan yük gemilerine hizmet verecek bir yapıya dönüştürülmesini arzuladıklarını ifade etti.
  
Dernek olarak esas hedeflerinin Mağusa Limanı’nı kurvaziyer ve yolcu gemilerinin ziyaret edeceği turistik limana dönüştürülmesi olduğunu belirten Atai, bunun başarıldığı takdirde sur içinin canlanacağını söyledi.

Ümiter: Çevreye olumsuz etkisi büyük

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Gazimağusa Bölge Sorumlusu Ceyhun Ümiter ise müzakerelerinde de gündem konusu olan Mağusa Limanı’na hükümet tarafından gerekli ilginin gösterilmediğini söyledi.
  
Liman içerisinde bulunan hurdalar, çevreye zararlı toz yayan dökme çimento fabrikası, cam tozu ve dökme hayvan yemleri gibi yüklerin çevreyi olumsuz yönde etkilediğini belirten Ümiter, bu durumun sadece liman değil, kentin tamamı için sıkıntı yarattığını söyledi.
  
Ceyhun Ümiter, “Yakın geçmişte yapılan araştırmalarda da görüldüğü gibi, Mağusa kanser vakalarında birinci sırada yer almaktadır. Uluslararası alanda da gündem konusu olan Mağusa Limanı ile ilgili olarak hükümetin daha hassasiyetli yaklaşım göstermesi ve limanın dünya standartlarına uygun hale getirilebilmesi için gerekli çalışmaları eksiz yapması gerekmektedir” dedi.


KAYNAK: KIBRIS