Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Bağımsızlık benim karakterimdir" sözlerinde ifade ettiği gibi bağımsızlıktan, egemenlikten yana devletçi bir dava adamı olduğunu vurguladı.

Eroğlu Kurucu Cumhurbaşkanı naaşı önünde yaptığı konuşmada Denktaş'a seslenerek "Kurucu Cumhurbaşkanımız, ebedi önderimiz sen müsterih ol..Kimse beni ve Halkımızı devlet olgusundan asla geriletmeyecektir.Hiçbir baskı, hiçbir vaat beni, Kıbrıs Türk Halkı'nı, iki kesimliliği, iki halk olgusunu, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamını savunmaktan alıkoymayacaktır" dedi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, halk olarak Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın söyledikleri sözlerin idraki içerinde olduklarını  kararlılıkla bunun gereğini yapmaya devam edeceklerini vurgulayarak şunları söyledi: "Sen vatanını seven, bu topraklara aşık, güven içinde egemen bir şekilde bu topraklarda yaşamını sürdürmek isteyen her Kıbrıs Türkü için bir sembol olarak hep bu halkla birlikte var olacaksın.

Sen asla ölmeyeceksin, çünkü her Türküm diyenin, Kıbrıs Türkü Halkı'nın beyninde, gönlünde, yaktığın egemenlik ve özgürlük meşalesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kurucu Cumhurbaşkanı olarak yaşayacaksın."

Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Rauf Denktaş bir kahramandı. İngilizin adamlığını değil, Kıbrıs Türk halkının mücahidi olmayı seçti. Ateşten gömlek giydi... Terör örgütü EOKA karşısında TMT'yi kurup, yönetti" dedi.

Eroğlu, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş için Cumhurbaşkanlığı'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, çok duygulu ve hassas günler yaşandığını söyledi. Eroğlu, "Kolay değil, Rauf Raif Denktaş gibi halkına, devletine çok büyük hizmetler vermiş, çok yönlü bir lider hakkında konuşmak.... Bugün benim çok hasas bir gün" dedi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, şöyle devam etti:

"Denktaş'ı, Denktaş yapan, onun Anavatan Türkiye'nin Kıbrıs meselesinin içine çekilmesi için gösterdiği gayretlerdir; TMT'nin kurulması ve Kıbrıs Türkleri arasında doğabilecek muhtemel liderlik kavgaları nedeniyle TMT'nin başına Anavatan Türkiye'den bir komutan getirilmesi konusunda ısrar etmesidir; 1963'te Makarios'un Anayasal değişiklikler oyununa gelmemesi, Halkı uyandırması ve direnişe geçirmesidir; 1968 yılında başlayan toplumlararası görüşmeler sürecinde dik durmasıdır; 15 Temmuz 1974 Rum-Yunan darbesi sonrasında Türkiye'nin Ada'ya askeri müdahelesi için etkin çaba göstermesidir; Rum tarafının üniter Devlet ısrarı karşısında 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilan edilmesi için gösterdiği dirayetli duruşdur; Gözlerini yaşama kapadığı ana kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığına ve devamına duyduğu inançtır"