Türk futbolunun geleceği için hayati önem taşıyan Türkiye Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurul toplantısı, yarın Ankara'da yapılacak. TFF'den yapılan açıklamaya göre, Sheraton Otel'deki genel kurul toplantısı saat 11.00'de başlayacak.

Genel kurulda, haklarında şike ve teşvik primi iddiası bulunan kulüplere uygulanması muhtemel yaptırımların değiştirilip, değiştirilmemesi ile ilgili görüşmeler yapılıp bir karar alınacak.

Genel Kurul'da yarın çoğunluğun sağlanamaması halinde ikinci toplantının aynı gündemle, delege tam sayısının asgari üçte biri ile 27 Ocak Cuma günü aynı saatte; ikinci toplantıda da çoğunluk sağlanamadığı takdirde üçüncü toplantının aynı gündemle, çoğunluk aranmaksızın 3 Şubat Cuma günü aynı saatte yapılacağı bildirildi.

Asgari -12 puan silme cezasını öngeren yeni taslak kabul edilse de edilmese de tartışmalar devam edecek. Çünkü süreçle ilgili çok bilinmeyenli bir dolu açmaz var.

İşte kritik toplantı öncesinde kamuoyunun merak ettiği sorular:

“Suçlu bulunan takıma en az -12 puan verilecek” açıklaması ile birlikte son günlerde “Bu cezanın azamisi de -24 olacak” şeklinde mesajlar iletilmeye başlandı. Bu azami puan konusunda da UEFA ile bir uzlaşmaya mı gidildi?

5 maçta şike ya da şikeye teşebbüs eyleminde bulunmuş bir takıma en fazla -24 puan cezasının verilebildiği platformda sadece bir maçta teşvik teşebbüsünde bulunmuş bir takımın -12 puan cezaya çarptırılması hukuk, mantık ve kamouyu vicdanı çerçevesinde nasıl değerlendirilecek?

“Her bir şike eyleminin cezası -8 puandır” denilmesine karşın, eğer bir ekip 5 ya da daha fazla maçta bu suçu işlediyse cezası neye göre indirime gidilerek -24 puanlara çekilecek? Yelpazenin çok dar olduğu düşünülmedi mi?

Manisa ve İstanbul BŞB gibi iddianamede adı geçen takımlar -12 puan aldıkları takdirde ligdeki pozisyonları itibarıyla belki de küme düşecekler. Fakat üst sıralarda bulunan takımlar bu cezayı alsalar bile Süper Lig’de kalabilecekler. Bu çelişkinin yarınlarda çok büyük bir tepki doğurabileceği düşünülmüyor mu?

Puan cetvelinin son 3 sırasında yer aldıkları için Bank Asya 1. Lig’e düşecek olan takımlar, sezon sonunda “Biz şike ve teşviğe karışmadık ama küme düştük” şeklinde isyan bayrağı açarlarsa nasıl bir savunma yapılacak?

2010-11 sezonunda küme düşen Kasımpaşa, Buca ve Konya’nın tazminat girişimlerine karşı nasıl bir duruş gösterilecek?

“58. madde değişmeyecek” denilmesine karşın, bu maddenin çok daha hafifini yürürlüğe koymak, çok büyük bir çelişki değil mi?

Tahkim, şike ve teşvik iddiaları ile ilgili kararları genelde 2 aydan önce karara bağlayamıyor. Fakat bu kez önünde sadece 10 ya da 15 gün olacak. Bu kadar kısa sürede nihai noktayı nasıl koyacak. Bu karar ne derece sağlıklı olacak?

“Yarım puan bile ceza alırsak çekiliriz” diyen F.Bahçe’nin bu kararını uygulanması halinde çok daha büyük kaos ortaya çıkmayacak mı?

Savunma almakta çok geciken Disiplin Kurulu, önündeki çok kısa sürede bu kadar kapsamlı savunmaları nasıl inceleyecek?

Ağır suçlama altında bulunan kişilerin ve kulüplerin, savunmalarını yazılı yapacak olması ne derece doğru? Sözlü savunmalarda gerçeklerin daha iyi ortaya çıkacağı niye gözardı ediliyor?

Daha önce “Bu dava Mayıs sonu ya da haziran başında biter” diyen Futbol Federasyonu, şimdi neden Nisan ayı ortasına kadar nokta koymaya çalışıyor? Hızlandırılmış karar makinazması olası hataları da peşinde getirmez mi?

Disiplin Kurulu herhangi bir ceza vermediği takdirde bu süreci inanılmaz derecede sancılı geçiren kişiler ve kulüpler “Niçin geç kalındı” şeklinde isyan bayrağı açmayacak mı?

Tüm bu soruların yarın net bir yanıta kavuşup kavuşmayacağı ise yarınki toplantının ardından netlik kazanacak.