"Savcılık ve hakim sorgulaması bitmiş, emekli Orgeneral İlker Başbuğ için 'tutuklama' kararı verilmişti. Saatler gece yarısını geçmişti. Başbuğ, kendisini cezaevine götürecek aracabinmek üzereydi. Kameraların önünde durdu, 15-20 saniyelik o kısa ve etkili açıklamasını yaptı. Sesinde herhangi bir titreme, yorgunluk veya tedirginlik yoktu. Dedi ki; 'TürkiyeCumhuriyeti'nin 26'ncı Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlandı. Takdir Yüce Türk Milleti'nin.'

Önce adli tıptaki muayeneye, ardından Silivri Cezaevi'ndeki tek kişilik hücresine gitmek üzere araca bindi. Foto muhabirleri, zifiri karanlıkta, o kargaşa içinde birkaç kare görüntü alabilmişti. Basına yansıyan en net fotoğrafı AA Muhabiri Berk Özkan çekmişti. Gece saat 02.09'da servise konulan o karede Başbuğ, düşünceli bir ifadeyle aracın arka sağ koltuğunda otururken, hemen yanında esmer bir genç görünüyordu. Onu merak ettim, 'kim acaba?' diye...

Normal zamanda olsa, Başbuğ bir akademisyenle veya kurmay ekibinden uzman bir arkadaşıyla bir konu üzerinde çalışıyorlar, diye düşünürdüm. Çünkü Başbuğ, sosyologlarla, tarihçilerle, hatta psikologlarla görüşür, toplum psikolojisi üzerine merak ettiklerini sorardı. Bilgiye ve uzmanlığa değer verirdi. Bir askerdi ama ben onu hep sivil, aydınlık ve demokrat zihinli bir entelektüel olarak gördüm. Darbe yanlısı olacağına ihtimal veremem. Erdoğan'la da çok uyumluydu.

O FOTOĞRAFTAKİ AYRINTI

Başbuğ'un yanındaki şahsı arkadaşlara sordum, başarılı bir polismiş. Temiz yüzlü, gelecek vaat ettiği söylenen bu sakin görünümlü emniyetçinin adı Gafur Ataç. İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün yıldızı parlak isimlerinden. Rütbesi emniyet amiri. Son bir yıldır PKK masasında çalışıyormuş. Ergenekon soruşturmasına bakan büroda görevliymiş. Asıl ilgi çekici olan ve benim içimi sızlatan bilgi ise Müdür Ataç'ın daha önceki göreviyle ilgili...

Arkadaşlarım, emniyet içinde de el üstünde tutulan bu polis amirinin önemli bir PKK uzmanı olduğunu söylediler. Ergenekon masasından önce bütün mesaisini bölücü terör ve PKK konusunda harcamış.

Derinlemesine düşününce iç burkucu bir detay... İsterdim ki İlker Başbuğ ve Gafur Ataç PKK'yla mücadele için bir araya gelmiş ve kafa kafaya çare arıyorlar olsun.
Dünkü yazımı hatırlayacaksınız...

Son zamanlarda devletin kurumları arasında ittifak ve işbirliğinin arttığını gözlemliyorum.

KCK operasyonları sonucu asker ve polis arasında daha önce hiç görmediğim kadar anlayış ve söz birliği dikkat çekiyor.

Asker-sivil arasında da niyet okumalara dayalı kuşkucu bakışlar ortadan kalkıyor.

Bu süreç, bir günün işi değil.

Etkileşimler karşılıklı, AKP ve devlet birbirlerini dönüştürüyorlar.

Pek çok istenmeyen olaydan, siyasi tasfiye ve askeri tutuklamalardan sonra yeni bir kurulu yapı oluştu. Kurumsal taassup yerine Türkiye'nin çıkarları ön planda. 
Şaşırtıcı gelebilir ama Başkent'te, gelecek adına iyimserlik dolu bu yeni ruh hali zirvedeki diyalogla başlamıştı.

Ankara temsilcisi olduğum günlerde zaman zaman asker-sivil uyumunun önemini yazıyor ve çatışma iklimi yerine uzlaşma ihtiyacını ön plana alıyor, üçüncü yol öneriyordum. Başbuğ ve Başbakan Erdoğan konuşarak, haftalık olağan görüşme trafiğini başlatmışlardı, fikir Başbuğ'undu. Başbakan'ın o dönemdeki en yakın kurmaylarından Yalçın Akdoğan birkaç kez bu konudaki memnuniyeti bizzat anlatmıştı. Erdoğan'la Başbuğ defalarca görüştüler. Erdoğan, muhatabının terörist olup olamayacağını sanırım herkesten iyi bilebilecek durumdadır. 

MESAİ ARKADAŞINA SAHİP ÇIKTI

Üzerinde suç şüphesi bulunan herkes gibi Başbuğ'un yargılanması normaldir. 'İnternet Andıcı'nda ya da başka bir konuda suçu varsa cezasını da çeker. Kimsenin imtiyazı yok. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin iki yıl önceki genelkurmay başkanına terör örgütü yöneticisi suçlaması yöneltmek kabul edilebilir bir itham olamaz.
Niye Yüce Divan yargılamasın ki? Referandum buna hükmetmedi mi? Milli irade bu yönde oy vermedi mi? Yüce Divan'a güvenmeyecek miyiz?

Başbakan'ın akşam üzeri gelen 'Arzumuz tutuksuz yargılanmasıdır' temennisi dünün en büyük sürprizidir. Bu tutum ayrıca, Erdoğan'ın devlet içindeki konumu açısından olağanüstü önemdeki göstergelerin birincisidir.