Önceki gün, Bakanlar Kurulu öncesi ve sonrasında Koalisyon ortakları arasında küçük çaplı bir kriz yaşandı.

 

Bu krizin tam anlamı ile aşılıp aşılmadığını henüz bilmiyoruz.

 

Ortaklar, “Uzlaşma” ya da “Restleşme” yolunu seçerek bu sorunu ya çözecekler ya da Hükümetin yıkılmasına sebep olacaklar.

 

Yazılarımız yurt dışındaki birçok internet sitesi tarafından da yayınlandığı için, bilmeyenlere bir hatırlatma yapmama müsaade buyurun.

 

Hükümetin büyük ortağı CTP MYK sı, bundan bir müddet önce ortağının hassasiyetlerini dikkate almadan bir karar üretti ve UBP’nin kurultay döneminde partizanca işe aldığı 366 kişinin işten durdurulmasına karar verdi.

 

Başbakan Yorgancıoğlu da, salı günü  SM TV’de bu karara istinaden 366 kişinin işten durdurulacağını açıkladı ve Çarşamba günü de Bakanlar Kuruluna girmeden önce  basına bu yönde açıklamalarda bulundu.

 

Oysa bu 366 kişi konusunda Koalisyonun küçük ortağı DPUG’nin tavrı, açık ve netti.

 

DPUG, bu konuda “Toptancı” bir anlayışla hareket edilmesine karşı olduğunu söylüyor ve bu kişilerin bir elemeden geçirilmesini, gerçekten işe ihtiyacı olan insanların mağdur edilmemesi gerektiğini ısrarla söylüyordu.

 

Eleme esnasında uygulanacak kriterleri de ortaklar birlikte kararlaştırmalıydılar.

 

UBP’nin Kurultay sürecinde işe alınan bu kişilerin işe alımı “Hukuka uygun” olabilirdi. Ama “Adalete uygun olmadığı” ve bu şekilde partizanca işe alınmaların “Kamu vicdanını yaraladığı” konusunda herkes hem fikirdi.

 

Ama dediğimiz gibi bu insanların arasında gerçekten mağdur olan ve bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar da vardı.

 

Bu muhtaç insanları kapı önüne bırakmak vicdanları sızlatırdı.

 

Ayrıca geçmiş Hükumet dönemlerinde bu şekilde işe alınan ve halen çalışan binlerce kişi vardı. Fatura niçin son dönemde işe alınanlara çıkarılıyordu ki...

 

Gelinen noktada konun bir bilek güreşi haline getirilmesi çok yanlış ve faydasızdır.

 

Bu Hükümet büyük iddialarla kuruldu.

 

Sıkıntılı bir süreç geri de bırakıldı. 2014 yılı icraat ve reform yılı olacak.

 

Dolayısı ile tam icraat yapma aşamasında iken ortaya çıkarılacak bu krizin kimseye faydası olmaz.

 

Bakınız, bu haftaki Bakanlar Kurulu önemli bir yasa tasarısını Meclise sevketti.

 

“Kamu reformu” dediğimiz bu tasarı, Serdar Denktaş’ın koordinatörlüğünde çeşitli sendikaların da katkıları ile hazırlanan Koalisyon ortaklarının bir eseridir. Mecliste bu tasarı daha da olgunlaşacak ve kamuda yıllardan beri oluşan yaraları büyük ölçüde kapatacaktır.

 

Bu tasarıda bana göre oldukça eksiklikler vardır. Mesela “3’lü kararname ile bir makama gelen bir kamu görevlisi, bu makamda kendisini o makama getiren iradenin siyasi ömrü kadar kalmalı, o siyasi iradenin gitmesi ile de eski yerine görevine geri dönmeli” idi. “Barem ve terfiler ise liyakat esasına göre Kamu Komisyonu tarafından verilmeli” idi.

 

Bu itirazlarımıza rağmen, bu tasarı hem Koalisyon ortakları, hem de sendikalarla ortaklaşa hazırlandığı için önemlidir.

 

Neticede Koalisyon ortaklarının önümüzdeki süreçte enerjisini harcayacağı çok daha önemli konular olacak.

 

Ülkemizin geniş bir hoş görü ortamına, Hükumet ortaklarının da bu uzlaşı kültürüne ilaveten bir de koalisyon kültürüne ihtiyaçları var.

 

En küçük bir olayda restleşen ve uzlaşma ortamını berhava eden bir Koalisyon ortaklığının, ne ortaklara ne de ülkeye bir faydası olmaz.