Konuya önce RİSK kelimesinden başlamak istiyorum. Fransızcadan Türkçeye geçen risk sözcüğü “zarara uğrama tehlikesi, riziko” şeklinde tanımlanmaktadır.
Günümüzde riskler önceki yüzyıllardan farklıdır ve yerel olmakla beraber küresel boyuttadır.Riskler de küreselleşmiştir. Riskler önceden görülemez, tahmin edilemez, dolayısıyla onlara karşı önlem almak da zordur. Küreselleşmenin en gelişmiş aşamasında ortaya belirsizlik ve denetlenemezlik sorunları ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan riskler nelerin yapılmaması gerektiğini söylemesine karşın yapılması gerekenlerin belirsizliği devam etmektedir. Risklerin öngörülememesi, tanımlanamaması, “sigortalanamazlık” kavramını ortaya çıkarmaktadır.Tıbbi önlemler almak zorlaşmıştır. Atomik tehlikeler, nükleer kazalar “kaza” tanımına girmediği için sigorta kapsamına da girmemektedir.
Günümüzde risk dağılımı ve zenginlik dağılımı farklılaşmıştır. Riskler ülke sınırlarını aşarak tüm ülkeleri etkilemektedir. Riskler belirli bir coğrafyada ortaya çıkarak karmaşık yollarla ve tahmin edilemeden dünyaya yayılmaktadır. Bumerang etkisi gibi ; riskleri üretenler kazançlı çıkmalarına karşın diğer insanlar negatif etkilenmektedirler. Otorite ve denetim eksikliği risklerin tehlikeli boyutunun yaygınlaşmasını beslemektedir.
Küreselleşme kendi başına buyruk bir hale gelmiştir. Küresel güçlerin ürettiği kararlar tehlikeleri hem arttırıyor hem de meşrulaştırıyor. Küreselliğin yaygınlaşması ülke yöneticilerine sorumluluk bilincini, güvenliği, denetimi, zararların sınırlandırılmasını ve zararların paylaşımı konusunda görev yüklemektedir.
Küreselleşen risklerin herkesi etkilemesi eşitsizlikdir. Zengin refah ülkeler ile yoksul ülkeler arasında risk etkileri olumsuz anlamda fark yoktur. Nimetlerin paylaşımında ise büyük fark vardır. Bu durum geliştikçe riskten etkilenenler ile bundan fayda sağlayanlar arasında düşmanca ilişkiler artmaktadır. Riskleri üreten, yaygınlaştıranlar ve fayda sağlamaya çalışanlar bir gün tehlikeler döngüsüne yakalanacaktır. Fail ve kurban er geç aynı kişi olacaktır.
Risklerin yan etkilerinin var olduğu fakat farkına varılmadığı dönemdeyiz. Risklerin giderek büyümesi ve çeşitli sahalara yayılması ve küreselleşmenin kendinisini risk olarak görmeye başlayacaktır. Küresellik içinde toplumlar kendi yapılarını sorgulamaya başlayacağı bir süreç yaşayacağız. Bu süreci hemen başlatmamızda da çok büyük fayda vardır.
Küreselleşmenin riskler bazında bir takım belirsizlikleri de beraberinde getirmesi bilgi ve bilinç kavramlarını ortaya çıkarmaktadır.
Küreselleşme çağında bilgisizlik, bireyleri ve toplumları teknolojik, bilimsel, endüstriyel ilerlemelere müdahaleden ve eleştiriden yoksun bırakacağı için tehlikelidir. Aşırı kirli bilginin ve bu bilginin sorgusuzca kullanılması en az bilgisizlik kadar kötü ve tehlikelidir. Aşırı bilgi ve bilinçsiz kullanımı toplumları ve çevreyi felaketlere, geri dönüşü olmayan tehlikelere götürmektedir. Çünkü sorgulama, eleştirime, düşünme ve mantık süzgecinden geçirmeye fırsat vermeden bir ilerleme düşüncesi hakimdir. Maraşı tam da bu süzgeçde ele almamız gerekiyor.
Bu nedenle siyasallık da dahil olmak üzere bilim, teknoloji, çevre tehdidi, sefalet, genetik mühendislik gibi pek çok alanın sorgulanıp gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde çözümsüzlük ve sınırlılıklar mevcuttur. Maraşın bütünlüklü çözüm olmadan açılamaz tezi koşulsuz, sorgusuz, sualsiz olmamalıdır. Bilinçli bir bakışa ihtiyaç vardır. Maraşı bütünlüklü çözüm olmadan açılması veya açılmamasının riskleri nelerdir? Risklere karşı herkesin sorgulama, bilinçlenme, kontrol mekanizmasına sahip olması gerekmektedir. Çünkü riskler, tehdit ve tehlikelerin boyutları günümüzde çok daha büyüktür. O kadar büyüktür ki, çoğunlukla duyularla algılanamayacağı gibi bilimle de belirlenemez. Bu şekilde riskler karşısında çok boyutlu önlemler almak gerekir. Çok boyutlu önlemler alınabilmesi için çok seslilik şarttır. Çok seslilik ve çoğulculuk sonucunda ortay çıkan düşünceler, öneriler, dikkatlice sonuçları da göz önünde bulundurularak incelenmeli, eskisinden farklı, yaratıcı ve mantıklı bir sistem oluşturulmalıdır. Bu nedenle düşünümsel “ mantık reformu” şarttır.
Bence Maraşın derhal açılması için gerekli çalışmalar hemen başlatılmalıdır. Barış öcü değildir. Maraşın elimizde kapalı olarak tutulması çok büyük bir riskdir. Uluslarası kimliğe sahip Mağusa limanının bize çok büyük faydası olacaktır. Bütünlüklü çözümü tetikleyecek şekilde Maraşın açılması ve Mağusa limanının uluslararası kimlik kazanması tüm adayı ekonomi açısından havaya uçurur.
Medya bunu tartışmalıdır.

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE
Maraşın açılması her türlü politik görüşün üstünde İNSANCIL bir görüşdür. Sınırlar insanlardan önemli değildir.