2013’ü geride bırakırken dönüp bir arkada kalan olaylara baktığımızda aslında çok hareketli bir yılı gride bırakmakta olduğumuzu fark ettim. 2013 hükümet krizi ile başladı ve başka bir hükümet de olsa yine bir hükümet krizi ile bitiyor.

          Yıla UBP hükümetinin kendi parti içi muhalefetten dolayı sallandığı bir konumda başlamıştık. Ardından şu meşhur “kurultay istihdamları” 2013’ün ilk günlerine damgasını vurmuştu. Dönemin Başbakanı İrsen Küçük mahkeme tarafından tekrarlattırılan yaklaşan kurultay için yatırım yapmış ve UBP delegelerine yakın yüzlerce kişiyi devlette işe almış ve bir hamlede bütçeye göre tüm yılda kullanılacak istihdam kontenjanlarını daha ilk iki ayda tüketmiş, ihtiyaç duyulan doktor, hemşire ve daha bir yığın açık kadrolar doldurulamamıştı. Nitekim bu istihdam furyası ülkemizi hala daha rahatsız etmekte ve şimdi de CTP-DPUG hükümetinin arasına kara kedi gibi girmiş durumdadır.

          Lefkoşa Belediye Başkanı veya meclisi olmadan günler geçirmiş, LTB çalışanlarının grevlerine, iş yavaşlatmalarına tanıklık ederken pis kokular içerisinde yaşamaya da alışmış bir şekilde girmişti 2013 yılına.

          Önce UBP kurultayı gerçekleşti, ardından da Nisan ayında Lefkoşa’da yerel ara seçimleri yapılarak KKTC başkenti yeni bir başkana ve belediye meclis üyelerine kavuştu. O günden bu güne her şey düzeldi diyemeyiz ancak en azından grevsiz bir dönem geçirdiğimiz gerçeği ışığında bir derece de olsa Lefkoşa’nın daha iyi bir durumda olduğunu söyleyebiliriz. Aslında çok daha iyi bir durumda olan bir belediyeye kavuştuğumuzu belirtmek isterdim ancak bu geçen zamanda ancak bu kadar ilerleme kaydedilebilmiş…

          Seçimi seçimle takip ettik ve KKTC tarihine yazılan ilk hükümetin güvensizlik oyu ile düşürülmesini de yaşadık. İrsen Küçük başkanlığındaki UBP Hükümeti ülkenin yangın haline dönmesine rağmen istifa etmemekte diretince UBP’den ayrılan sekiz milletvekili, CTP, DP ve TDP milletvekillerinin de oylarıyla birleşerek hükümete güvensizlik oyu vermek suretiyle düşürdü. Seçimlere giderken de CTP-DP ve TDP çok kötü bir dönemde çok iyi bir işbirliği örneği sergileyerek teknokrat bir hükümeti hayata geçirdi ve bu hükümet de görevde kaldığı süreçte halkın takdirini topladı. Belki de halkımıza iyi işlerin de yürütme tarafından yapılabileceği mesajı en doğru zamanda verilmişti.

          Erken genel seçim ne yazık ki kökten değişen bir parlamento ortaya çıkarmadı ancak ilk defa seçilen milletvekillerinin sayısı halkı da bir değişimin artık başlayacağı konusunda umutlandırdı. Bu umut şu anda iktidarda olan CTP-DPUG hükümetini yönetime getirdi. İdeolojik olarak çok farklı noktalarda olan iki parti tam bir ay süren çok ciddi müzakereler sonucu hükümeti oluştururken çok iddialı da bir hükümet programı ile halkın karşısına çıkıyordu.

          UBP hükümetinden kalan tamtakır bütçe hükümetin ciddi icraatlara başlamasını engellemesine rağmen 2013 artık sona erip 2014 yılı ve dolayısı ile de bütçesi hayata geçerken artık hükümetin de yıla çok hızlı başlaması ve programını hayata geçirmeye başlaması gerekmektedir. Halkımız 2013 yılında yaşadığı kriz dolu günleri artık tekrarlamak istememektedir. Eski hükümeti atıp CTP-DPUG’yi iktidara taşıyan halk şimdi de doğru icraatlara imza atan ve umut veren bir hükümet görmek istemektedir. Bunu hak eden halkımıza doğruyu verebilmek için de Başbakan Yorgancıoğlu ve Başbakan Yardımcısı Denktaş kendi partilerinin MYK’larını da frenleyerek ülkenin ihtiyacı olan istikrarlı ve doğruları yapan bir hükümeti hayata geçirmek zorundadırlar. Ülkemiz partizan kararlardan çok çekmiştir. Artık partizanlıkla yönetilmeye hayır deme zamanıdır. Bayanlar, baylar bu kısır döngülerden kendinizi kurtarın ve ülkeyi doğru yönetin. Gerisi fasa fisodur…

          Hepimize sağlık, mutluluk ve iyi yönetim dolu bir 2014 diliyorum. İnşallah 2014 KKTC tarihinde her şeyin iyiye doğru gitmeye başladığı yıl olarak yerini alır...