İyi niyetli(!) mayınlar

Bu akşam Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum lider Anastasiades BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin yemeğinde ilk defa halklarının liderleri olarak bir araya gelecekler. Bir yemek sırasında konuşulabilenler genelde çok da fazla bir şey ifade etmeyebilir ancak bu “yemekli toplantı” müzakere sürecinin tekrar başlamasının ilk adımı olduğu için hem yemekte konuşulanlar hem de yemek sonrası yapılan üç ayrı açıklama önemli.

Üç ayrı açıklamadan bahsettim çünkü hemen yemek sonrası Sayın Eide beklenen bir üslupla yemeğin samimi bir hava içerisinde geçtiğini ve iki liderin askıya alınmış olan müzakere sürecinin derhal tekrar başlamasını kararlaştırdığını açıklayacaktır. Bu beklenen…

Bir de Anastasiades güneye, Akıncı da kuzeye döndükten sonra yanlarında Eide veya diğer lider olmadan yapacakları açıklamalar var. Bence önemli olanlar da bu iki açıklama olacaktır çünkü satır araları nasıl bir süreç bekleyebileceğimizi gösterecektir.

Sizi bilmem ama ben yemek esnasında Anastasiades’in “Ankara” ve “Türkiye” kelimelerini kaçar defa kullanacağını merak ediyorum. Bence bu çok önemli bir detaydır çünkü Rumlar müzakerelerde şu ana kadar ilerleme kaydedilmemesi için ellerinden geleni yaparken gerçek ilerlemeyi bu iki kelimenin arkasına saklanarak yapmışlardır. Olmayan tehlikeyi gerçek gibi gösterirken bunun aslında büyüyen bir tehdit olduğu yalanını hem kendi halklarına yutturup hem de müzakere masasında ağlayıp sızlayan mağduru oynayarak bugünkü statükonun kalıcılaşmasını sağlayan bizzat Rumlardır.

Doğrusunu isterseniz ben Anastasiades ve Mavroyannis’ten çok da farklı bir yaklaşım beklemiyorum. Neticede çok bir marifetmiş gibi “güven yaratıcı” önlemler açıklarken tam 41 yıldır saklı tuttukları kuzeyde bırakılan Rum mayın tarlalarının haritalarını vermeyi öneren bu muhteşem ikili değil mi? Anastasiades kendisinin seçiminden önce bu haritaların saklandığından dolayı insanlık suçu işlendiğini itiraf edip makamı devraldığında hemen açıklayıp özür dileseydi işte o zaman bu bir İYİ NİYET olur ve cidden de Rum halkına karşı olmasa da Anastasiades için GÜVEN YARATABİLECEK bir adım olurdu. Bunu bile bile sakla sonra da melek gibi ortaya çık ve “iyi niyet” olarak sun!

Sayın Akıncı ve Sayın Nami’den benim ve Kıbrıs Türk halkının beklentisi bu konunun hemen masaya taşınması ve bu gibi saklanan bilgilerin hemen paylaşılması talebidir. Bu hasıraltı edilecek sıradan bir detay değildir, olmamalıdır. Bu konuda tepki koymak müzakere sürecini kesinlikle baltalamaz. Aksine, Anastasiades’in karşısında gerçekten Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını gözetecek bir ekibin olduğunu gösterecek ve müzakerelerin daha sağlıklı geçmesini sağlayacaktır.

12 Nisan tarihli “Önümüzdeki süreç mayınlarla dolu” başlıklı yazımda ben müzakere masasında ve dışında KKTC ve Türkiye’ye gelecek baskılardan bahsetmiş gerçek mayınların Rumlar tarafından 41 yıldır bilerek aramızda bırakıldığını hayal bile etmemiştim. O yazımda şöyle bir paragraf vardı: “Önümüzdeki sürecin mayınlarla dolu olacağı kesin. Hem Kıbrıs Türk halkına hem de Türkiye’ye birçok değişik açıdan yüklenileceği ve çemberin giderek daraltılacağı belli oldu. Masaya göndereceğimiz Cumhurbaşkanı ve ekibi bu karmaşık süreci iyi yönetebilecek bilgi ve beceriye sahip olmalı. Yoksa 2015 hiç de iyi bir yıl olmayabilir…”

Şimdi sayın Akıncı’nın ve Sayın Nami’nin bahsettiğim süreci nasıl yöneteceklerini hep beraber takip edeceğiz. Ben 2015’in iyi bir yıl olmasını diliyorum.