25 Mayıs Pazar günü yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri hakkında yapılan açıklamaların halk nezdinde algılama babında akıl karışıklığına neden olduğunu görmekteyiz. Adanın güneyinde kurulacak olan sandıklarda sadece AP üyelerinin seçiminin yapılacağını ve bunun yerel anlamda bir seçim olmadığını iyi idrak etmemiz gerekmektedir.

Adanın kuzeyinde ikamet etmesine rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartına sahip olan Kıbrıslı Türkler de bu seçimlerde oy kullanma hakkına sahiptirler. Siyaseten nihai hedef olarak görülen 500 milyonluk devasa nüfusu temsil eden AB’nin bir yasama organı pozisyonunda bulunan Avrupa Parlamentosu’na Kıbrıs’ı temsilen 6 üye seçilecektir.

Seçme hakkı bireysel bir hak olması hasebiyle devletlerin buna müdahale etme veya engelleme yetkisi bulunmamaktadır. Adanın kuzeyinde yer alan meclis içi partilerin bu hususta olumsuz tavır takınmaları “Türkler bu seçimde oy kullanamaz” yada “oy kullanmak sakınca yaratır” şeklinde algılanmamalıdır. Partilerin tavrı siyasi bir karar olup, uluslararası hukukun fertlere vermiş olduğu bu seçim hakkını hiçbir şekilde bertaraf etmemektedir.

Kuzeydeki meclis içi siyaset Avrupa Parlamentosu için seçilecek 6 üyenin 2 tanesinin Kıbrıslı Türk olması gerektiğini ancak bu hususta bir nevi kontenjan olmadığını ve bu sebeple 2 Kıbrıslı Türk’ün seçilebilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek AP seçimlerini protesto etmektedirler. Şunu iyi anlamak gerekir ki, bir konuda haksızlık olduğuna inanıyorsanız bunu ortadan kaldırmanın en etkili yolu hukuki mücadeleden ve yargı mekanizmasından geçmektedir.

Sadece iç siyasete yönelik söylemler ile yetinmeyi tercih ederek uluslararası hukukun işaret ettiği idari ve yargı mekanizmalarını kullanmaktan imtina etmemiz nedeniyle bu sahada sürekli olarak mahkum olmaktayız. Sözkonusu “2 üyelik hak” konusunda samimi isek, önce bu seçimlere katılmak ve ardından doğacak somut mağduriyeti kullanarak konuyu AB hukuk sistemine taşıyıp bağlayıcı bir yargı kararı üretmek zorundayız. Bir kenara çekilerek sadece yakınmakla veya hareketsiz kalmakla hukuki hak arayışına giremezsiniz. AİHM ve ABAD’da dahil hiçbir mahkeme başvuru yapılmadan kendi kendine bir konuyu ele alıp karar üretmez. Mahkemeler kendiliğinden bir inceleme yaparak bir haksızlık veya mağduriyet hakkında hüküm vermezler. Yargı işlemi, bir başvurunun yapılması ile başlatılabilir ve yapılacak başvurunun da somut bir alt yapıya sahip olması lazımdır.

Bu bağlamda Pazar günü güneyde yapılacak olan bu seçimleri fırsat olarak görüp önemsemeli, halk olarak etkili bir katılım ortaya koyarak buna rağmen eğer bir hakkaniyetsizlik ortaya çıkacaksa da bunu uluslararası yargıya taşıyarak Kıbrıslı Türkler’in hukuki hakları tesis edilmelidir. Halkını düşünen otoritenin sadece siyasi söylemler ile yetinmeyip toplumsal hakların sağlanması yönünde hareket etmesi ve hukukun tanıdığı hakları elde edebilmek için de somut icraatlar sergilemesi gerekir.



HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ HAREKETİ
(a). Av. Barış Mamalı - Başkan