CTP Parti Meclisi, önceki gün DPUG ile UBP ’nin yaptığı seçim ittifakını sabaha kadar tartıştı...

Beklendiği gibi CTP’de aklı selim galip geldi. Bu aşamada Hükümeti bozmanın kendisine ne kadar zarar vereceği gerçeğinden hareketle, Hükümete devam kararı aldı.

Bu kararın kamuoyunda bir “Çark etme” olarak algılanmaması için de, ortağı ile reformları yeniden takvimlendireceğini söyleyerek manevra yapmaya çalıştı.

Bazı CTP’li arkadaşlara göre; Bu Hükümetin 7 aydır yan gelip yatmasının sebebi, DPUG idi.

Onlara göre; CTP, başta Anayasa olmak üzere bir çok konuda reform yapmak istiyor ama Hükümet ortağı DPUG, statükonun bekçisi olarak bu reformlarda ayak diriyordu.

DPUG, bu tür suçlamalara karşı şerbetli olduğu için bu suçlamalara cevap vermeye dahi tenezzül etmedi. Hatırlarsanız, 2006 yılında CTP ortağı DP’yi kapının önüne koyup ÖRP ile evlenirken de benzer argümanlar ortaya koymuş ve gerekçe olarak DP’nin Kamu Reformuna karşı çıktığını iddia etmişti.

CTP’ nin Anayasa reformu konusunda ne kadar samimi olduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz.Hatta bırakın Anayasayı, bizlere reform diye takdim edilen bazı yasaların değiştirilmesinde dahi CTP’nin ne kadar ciddi olduğunu anlayamıyoruz.

Mesela, Siyasi Partiler Kanununda yapılmak istenen bazı değişikliklerle ilgili olarak, DPUG temsilcilerinin bunların Anayasaya aykırı olduğu iddiası var. CTP’ li arkadaşlar ise bunun aksini iddia ediyor.

Bu durumda yapılması gereken şey nedir? Her zaman olduğu gibi Başsavcılıktan bu konu ile ilgili görüş istemek değil mi? Ama hayır… Yaklaşık 4 aydır konu kitlenmiş durumda. CTP’ li Komite Başkanı arkadaşımız, iki satır yazı ile bu konu hakkında Başsavcılığın görüşünü sormamıştır. Oysa sorsa, gelen cevaba göre hareket edilse, bu konu şimdiye kadar çoktan çözülmüş olacaktı.

Ama amaç üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğu için CTP bu olayı, “DPUG Siyasi Partiler Kanununda değişikliğe karşı çıkıyor. Çünkü DPUG’ de bazı Milletvekillerinin bir ayağı Partilerinin dışında” diye son derece haksız ve kırıcı bir söylem yapılıyor.

Bizim aylardır söylediğimiz konu şudur.

KKTC’de gemi karaya oturmuştur.

Hem ekonomik, hem siyasi ve hem de kültürel yapımız rahatsızlık seviyesini aşmış, yaramız kangren haline dönmüştür.

Kangren olmuş bu yaraları pansuman tedbirlerle tedavi edemezsiniz.

Pansuman tedbirlerle durumu idare etmeye kalkışırsanız problemlerin altında kalır ezilirsiniz.

7 aydır, birkaç konu dışında bu Hükümet sorunları çözmek için ciddi bir adım atmamıştır.

CTP, bu Hükümetin büyük ortağıdır. Ekonomideki gidişatın sorumlusu da O’dur. Çünkü Ekonominin dümeni olan Maliye Bakanlığı CTP’ dedir. Ekonomi Bakanlığı güya DPUG’ dedir ama, Ekonominin dinamiği olan iki önemli daire (Para Kambiyo ve DPT) Ekonomi Bakanlığından alınarak CTP’ye bağlanmıştır. DPUG’nin elinde Ekonomiye çeki düzen verecek çok ciddi argüman yoktur.

Buna rağmen, DPUG, ağlayıp sızlamamakta ve ortağını uluorta suçlamamaktadır.

DPUG, görevden kaçmamakta, Hükümet programının altındaki imzasına da sonuna kadar sadık olduğunu her fırsatta dile getirmektedir.

Neyse, 30 Haziran’a kadar kriz yaşamayacağımız belli oldu. Yerel seçimin ertesi günü CTP, Hükümetteki pozisyonunu ciddi olarak yeniden ele alacaktır.

ERHAN ARIKLI