UBP ve DPUG arasında bin bir emekle kurulan ittifak anlamsız bir şekilde bozulmuştu.
Bu aşamada, “Bu ittifakın bozulmasında kimin ne kadar katkısı veya suçu olmuştur?” sorusuna cevap aramanın bir anlamı yok şüphesiz.
Bu sorunun cevabı 29 Haziran gecesi verilmeye başlanacak çünkü.
İttifakın bozulmasının üzerinden epeyce bir süre geçti. Sinirler yatıştı ve her iki Partinin yöneticileri de daha soğu kanlı düşünür hale geldi.
Ortalık sakinleşince, “Sağın Akil İnsanları” her iki Parti üzerinde de bir nabız yoklaması yaptı.
İstenen; özellikle Lefkoşa ve Mağusa’da bu ittifakın yeniden kurulması ve bu arada kritik bazı bölgelerde tabanda ittifakın önünün açılması idi.
İki Partinin de Mağusa ve Lefkoşa İlçe Teşkilatları bu işe sıcak bakıyorlardı. En azından bu fikrin tartışılabileceğini söylüyorlardı.
Her iki Partinin de söz konusu ilçelerinde ittifakın ilk günlerinde kurulan sıcak dostluk ilişkileri, ittifakın yıkılmasından sonra da devam etmişti.
Mesela Serdar Denktaş, “UBP adayı Hasan Sertoğlu, bağımsız aday çıkarsa destekleyebiliriz…” derken, DPUG’nin Mağusa Belediye Başkan adayı İsmail Arter hemen her gün UBP Mağusa İlçe binasına uğruyor, burada çok sıcak karşılanıyor ve sıcak sohbetlere devam ediliyordu.
Zaten İsmail Arter’in elindeki projelerin bir kısmı UBP’nin kurmaylarının katkısı ile hazırlanmıştı.
Dolayısı ile Mağusa’da İttifakın kurulmasında herhangi bir engel yoktu.
Aynı engelsizlik Lefkoşa’da da olabilirdi. UBP’nin Hasan Sertoğlundan sonra teklif götürdüğü isimler, DPUG’nin rahatlıkla benimseyip kucaklayabileceği isimlerdi. Hele hele onların içinden bir tanesi DPUG’nin kurucularından birisi idi ki, DPUG Teşkilatı bu ismi havada kucaklardı.
Sağın “Akil insanları”’nın bu girişimleri birkaç gün içinde neticelenecekmiş gibi görünüyor.
Şu anda ikna edilmesi gerekenlerin başında UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün geliyor.
Sayın Özgürgün’de haklı olarak bir kararsızlık hakim.
O, İttifakın kurulmasında çok büyük zorlukları göğüslemişti.
Parti Meclisindeki bütün aykırı düşünceleri inisiyatif kullanarak susturmuş ve belki de ittifakın en önemli mimarı olmuştu. Bu yüzden “ittifakı istemeyenler” tarafından şiddetle tenkite uğramıştı.
Dolayısı ile İttifakın bozulması en çok onu üzmüştü...
Ama liderlik dediğiniz şey böyle günlerde ortaya çıkıyor işte.
Bu arada Alanlı’nın aday gösterilmesini ittifakın bozulmasına gerekçe gösteren bazı UBP’li arkadaşlara bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum.
Alanlı’nın nasıl aday gösterildiğini ve bu süreçte bazı ince hesaplar içindeki UBP’lilerin nasıl bir rol oynadıklarını anlatırsak sanırım bazılarının yüzü kızarır.
Ama bunun ortamı germekten ve UBP’nin içini karıştırmaktan başka bir işe yaramayacağı da aşikar.
Demem o ki, gelin bu ittifakın hiç olmazsa bu iki İlçede yapılmasına engel olmayın...
Olmayın ki yarın her iki Partide birbirinin yüzüne bakabilsin...
Siyaset uzun soluklu bir iş malum...
Bu işin 30 Haziranı da var…
ERHAN ARILLI