YENİ MECLİS VE OLASI HÜKÜMETE: KAOS DEĞİL, İSTİKRARI GETİRİN ...




Meclisin çehresinin değiştiğini yazdık. Yenilendiğini de!.. 


   Katılımın az olduğunu, biraz daha fazla olması gerektiğini ilk gün yazmıştık.


Nitekim Yüksek Mahkeme Başkanı Nevvar Nolan da “katılım beni fazla mutlu etmedi” değerlendirmesinde bulundu. 


   Diyeceğimiz her şey yazıldı, çizildi. Meclisin en gencinin Çeler, en yaşlısının da Serdaroğlu olduğu dile getirildi.


   Dahası sadece 4 bayan milletvekilinin olmasından duyulan rahatsızlık ifade edildi. Burada bir parantez açıp da vurgulamak gerektiğini duyuyoruz.


Örneğin bir Süreyya Gürses seçilmiş olsaydı yararlı olmaz mıydı?.. UBP’ye bir kadın olarak bunca yıl hizmet etmiş, koşturmuş, ancak son dönemlerde uyarılarının, yapılan yanlışların dikkate alınmadığını görünce de bunca yıllık partisinden ayrılmak zorunda kalmıştı…



   Hele Gazimağusa’dan Afet Özcafer’in son anda seçilememesi ve sandıkta kalması üzücü değil midir?.. O Özcafer ki,

meclisteki konuşmaları ve çalışkanlığıyla çoğuna örnek olmuş, anlamlı mesajlar vermişti…


Özcafer’in hataları, yanlışları dobra dobra vurgulaması, enerjisini halkın ve ülkenin çıkarları doğrultusunda harcamaya özen göstermesi, icabında yumruğunu masaya vurarak, kürsüde gerekli uyarılarda bulunması, ‘adam gibi adam’ dediklerimize bile taş çıkarmıştı…


   Her neyse; geride bıraktığımız seçim sonucundan kimileri memnun oldu, kimileri olmadı. Bunları da gayet doğal karşılamak gerek. Bazı şeylere üzülmemek elde mi?.. 


   Şimdi seçilenlerden çok, gözler ve dikkatler yeni oluşturulacak hükümete çevrilmiş bulunuyor. Bunun için de çeşitli senaryolardan bahsedilirken, olasılıklar yazılıp çiziliyor. Toplum bünyesine en uygun hangisi olduğu sorularına yanıtlar aranıyor. 



   Çeşitli alternatifler bilindiğinden, o konulara girmek istemiyoruz. Önemli olan bu toplumun beklentilerinin yerine getirilmesidir. Bunu çok kez vurguladık ve önemli olduğundan bir kez daha altını çizmekte yarar gördük. 


   Vatandaşın fazla bir isteği, fazla bir beklentisi yoktur. Zaten seçim sonuçlarıyla değişime gereksinim olduğunu ortaya koymuş bulunmaktadır. Mesajlar iyi algılandığı takdirde hem yeni meclis, hem de olası yeni koalisyon hükümeti gereğini yerine getirmek durumundadır. Aksi halde bu halk gün gelir, onları da tepetaklak götürür. 


   ‘Ağır topları’ bile götürdüğü gibi… 


   Diyeceksiniz ki, UBP’nin tek başına iktidarı yakaladığı bir önceki seçimden bu yana hiç mi olumlu icraat yapılmadı?.. Yapıldı, ancak yeterli değildi. Nitekim Ersin Tatar da kurultay kavgalarının halk üzerinde olumsuzluklar yarattığını itiraf etti. Bilinmeyen bir durum değildi ve kaosun etkilerini sık sık dile getirmiştik.


   Kurultaylar, dün de ifade ettiğimiz gibi Annan Planı kadar hükmetmiş, bir parti sorunu, toplum sorunu haline getirilmişti…
   İşte bu nedenle UBP ‘meçhule giden bir gemi’ misali derin denizlere açılmıştı…

 
   Bu aşamada çok şeyler oldu. Olmaması gerekirdi…


   Özcan Özcanhan dostumuzun da dediği gibi, “etrafına çöreklenenler, İrsen Küçük’ün her yaptığını alkışladılar, desteklediler, itiraz edip doğruyu göstermediler. Eroğlu ile, diğer rakipleriyle hizipleşmesine, kavgaya tutuşmasına çanak tuttular. Yürü de korkma, biz arkandayız dediler. Sonra da onu ateşin içine atıp yalnız bıraktılar.” 


   Bundan böyle bu memlekette yapılması gerekenler, yerel kaynakları en iyi ve en verimli bir şekilde çalıştırmak, değerlendirmek, meclis çalışmalarını rayına oturtmak, önemli projelere imza atmak, halk yararına örnek icraatlarda bulunmaktır. 


   Yolsuzlukların üzerine korkmadan yürüyünüz. Özel sektörün önünü lafta değil, uygulamalarda açınız. Özel sektör ve tüm insanımızı artık ağır ve hantal bürokrasiden kurtarın, çağdaşlaştırın. 


   Fırsat buldukça bu tür yapıcı uyarıları yapmaya devam edeceğiz. 


   Yazıyı başlıkta kullandığım sözle noktalamak isterim. 


   Yeni Meclis ve olası hükümete: Kaos değil, istikrarı getirin!..