Kontrollü gerilim siyaseti işe yaradı ama…

Kontrollü gerilim siyaseti işe yaradı ama…

Türkiye ve KKTC, Crans Montana sürecinin çökmesinden sonra, Rum tarafını çözüme zorlamak için kontrollü bir gerilim politikası uygulamaya başladı. Buna göre;

Artık federasyon arayışlarının sona erdiği ve artık iki devletli çözümün gündemde olduğu ilan edildi
Statükonun devamından sadece Türklerin değil, bundan sonra Rumların da zarar göreceğini göstermek için
Sondajlara başlandı
Maraş’ın Türk yönetiminde açılması kararı alındı
KKTC’de deniz üssü kurulması gündeme getirildi
Büyük bir askeri güçle MAVİ VATAN tatbikatı yapıldı
Nitekim kontrollü gerilim politikası işe yaradı.

Rum tarafında büyük panik var.

Dünkü Kathimerini gazetesinde yayınlanan bir haber ve bir söyleşi paniğin büyüklüğünü kanıtladı.

Özellikle Rum eski Başsavcısı ve Anastasiadis’in müzakere heyeti eski üyesi Alekkos Markidis’in söyleşisi, paniğin boyutunu göstermesi açısından çok önemli.

Haber ve söyleşide verilen mesajı 2 başlıkta şöyle özetlemek olası:

Türkiye hidro karbon sondajları konusunda çok ciddidir. Ne Rum yönetimi ve Yunanistan, ne de AB ve ABD’nin Türkiye’yi durdurabilmesi söz konusu değildir… Ne ambargo, ne yaptırım kararları, ne de Avrupai tutuklama emirleri Türkiye’yi durdurabilir. Doğal gaz konusunda herşeyi kaybedebiliriz… Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadığı için bizimle bu konuyu hiçbir zaman müzakere etmeyecektir…
KKTC’de şu an iki toplumlu-iki bölgeli federasyonu savunan tek kişi Akıncı’dır…2020’nin ilk aylarında seçim var. Akıncı seçimi kaybedecektir…Anastasiadis Akıncı’ya karşı tavrını yumuşatmalıdır…Hidro karbon konusunu müzakerelerde ek bir başlık olarak görüşmeyi kabul etmelidir…AKEL ve DİSİ el ele vermelidir. Akıncı gitmeden federasyon anlaşması yapılmalıdır…Ancak o zaman yeni Federal hükümet Türkiye ile hidro karbon konusunu müzakere edebilecektir…Aksi halde KKTC CB seçimlerinde federasyonu reddeden, iki devletli çözümü savunan ve Maraş’ı Türk yönetiminde açmaya çalışan Kudret Özersay gelecektir ve ondan sonra Rum tarafı iki devletli çözümü müzakere etmek zorunda kalacaktır…
AKINCI CAN SİMİDİ ATTI
İşte tam da bu panik ortamında CB Akıncı, Anastasiadis ile BM temsilcisi olmadan başbaşa görüşmek istemiştir…

Rum basını başbaşa görüşme isteğini federasyonu kurtarmak için Akıncı’nın özel bir girişimi olarak değerlendirmiştir.

Aynı anda devreye giren ABD ve AB, yeni girişim üstlenmekte isteksiz olan Guterres’e baskı yaparak Eylül’de Guterres’in katılımıyla 3’lü toplantı çağrısı yapılmasını sağlamışlardır

Buradan olumlu sonuç çıkararak Ekim’de önce gayrı resmi 5’li toplantı ve hemen ardından da görüşmelerin Crans Montana’da kaldığı yerden, Guterres belgesi temelinde devam etmesi planlanmıştır.

DEMOKRATİK DEĞİL
Bunu kabul etmemiz olası değildir…

Cumhurbaşkanlığı seçimine 5 kala, seçim kampanyası başlamışken, Hükümet ve Meclis çoğunluğu ile zıt çözüm vizyonu olan bir kişiye alel acele federasyon çözümü imzalatılması kabul edilemez…

Bu demokratik ve meşru değildir, dayatmadır, Halka saygısızlıktır.

Bu yönde zorlama olursa, federasyona karşı çıkan, iki devletli çözümü savunan hükümet ve Meclis çoğunluğunun anti-demokratik, gayrı meşru emrivakiyi geçersiz kılmak için gerekli kararlılığı göstereceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.