KADININ GİRMESİNİN YASAK OLDUĞU TEK YER AYNOROZ'DAN 20 KARE

Yunanistan'da Rus Ortodoks rahiplerinin bin yıldır yaşadıkları Aynoroz'daki Athos Dağı, dünyada kadınlara yasaklı olan tek yer olarak gösteriliyor. Güneydoğu Avrupa'da Yunanistan'ın Halkidiki yarımadasından Ege'ye doğru uzanan 3 dar ve uzun yarımadanın en doğuda olan yerleşim yeri. Resmi adı Aynoroz Özerk Keşişsel Devleti, Yunanistan toprakları içinde 390 km² alanda özerk bir devlet yönetimi var. Yarımadaya kadınların girmesi yasak.

Yüzyıllardır özerkliğini korumuş. Halkın başlıca gelir kaynağı zeytin ve üzümcülük gibi Akdeniz ürünleridir. 10. yüzyılda dinsel bir topluluk olarak doğan Aynoroz; Bizans, Osmanlı ve Yunan, egemenlikleri boyunca bağımsızlığını korumayı başarmış.

Küçük bir meclisle yönetilir. Aynoroz, 20 manastırı temsil eden 20 kişilik bir meclisle yönetilir.

Mimari yapısı dikkat çekici. 20 manastırın da mimari yapısı aynı, yüksek surlarla ve bir kuleyle etrafı çevrilmiş.

Bir erkeğin aklına kadının gelme ihtimali yoktur. Aynoroz'da yaşayan yaklaşık 2000 kişinin hepsi erkektir. Bunlar manastırda çalışanlar ve din adamlarından oluşur. Komünal bir yaşam tarzları vardır.

Çünkü 1000 yıldır bu topraklara bir tane bile kadın ayak basmamıştır. Yaklaşık 1045'ten beri bölgeye bir tane bile kadın girmemiştir.

Tek ulaşım denizyoluyla yapılır ve isteyen her erkek bile yarımadaya giremez. Bölgeye karayolundan ulaşım bulunmuyor, ancak deniz üzerinden ulaşılıyor. Gidip herhangi bir tekneye bindiğinizde bu kutsal ve kadınsız bölgeye hemen girilemiyor. Zira her gün sadece 100 erkek bölgeye giriş yapabiliyor. Önce Selanik'ten randevu ve pin kodu, ardından limanın oradaki bürodan giriş izni almanız gerekiyor. Hele yabancıysanız bunların yanında kendi konsolosluğunuzdan tavsiye kağıdı, Yunanistan Dışişleri bürolarından izin kağıdı almanız gerekiyor.

Bölgenin statüsü Avrupa Birliği'nde büyük tartışmalara yol açtı. Aynoroz yarımadasının statüsü günümüzde Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu'nda bile tartışılmaktadır. Avrupa Parlamentosu sosyalist grubunun Hollandalı kadın milletvekili J. Svibel'in, AB ülkelerinde temel insan haklarının durumu ile ilgili 135 maddelik raporunun 255'e karşı 277 oyla kabul edildiği haberi hiç de hoş karşılanmadı. Çünkü raporda Aynoroz'a kadınların ayak basmasına ilişkin yasağın, AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkını ve kadın-erkek eşitliğini ihlal ettiği belirtiliyordu.

Mitolojide yeri var. Bölgenin tarihine bakacak olursak Athos dağı ve yarımada adını Trakyalı bir devden alıyor. Poseidon'a dev kayalar fırlatmayı hobi edinmiş olan bu dev, kayayı denize düşürünce Athos dağının oluştuğu söyleniyor.

Athos, Poseidon'un gazabına uğrayanlardan biridir. Diğer bir söylenceye göre, tam tersi olarak Poseidon Athos'a dev bir kaya fırlatıyor ve Athos'un altında kaldığı bu dev kaya Athos dağı oluyor.

Yarımadanın kutsal olmasına Meryem Ana vesile olmuştur. Adanın kutsal olmasının sebebi ise, söylencelerde Meryem Ana'nın kötü bir deniz yolculuğundan sonra bu güzel bölgede karaya çıkması ve bölgeyi çok beğendiği için tanrının burayı ona hediye etmesiyle yarımadanın "Bakire Meryem'in Bahçesi" olarak anılmayı başlamasıdır.

Aynoroz'da dünyevi zevklere yer yoktur. 10. yüzyıldan sonra manastırlar yapılmaya başlanıyor. İlk dönemlerden beri keşişleri huzuru ve adanmışlığı için kadınların girmesi yasaklanıyor.

Birleşmiş Milletler Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Bölgenin kutsal durumu ve savaşlardan görece hasar almaması, tarihi ve muhteşem sanat eserlerinin, metinlerin ve ikonların çokça bulunmasını sağlamış.

Yunan bir kadın o yasağı delip adaya girebilmiş. Diğer bir enteresan olay ise 1930'larda Miss Europe seçilen Aliki Diplarakou'nun erkek kılığında bölgeye gizlice girmesidir. Elbette bu olay büyük gürültü kopartıyor ve Time dergisinde kendine yer buluyor.