ERDOĞAN’I SEVMEDE SERBESTİYET, SAYGIDA İSE MECBURİYET VARDIR…

                          ERDOĞAN’I SEVMEDE SERBESTİYET, SAYGIDA İSE MECBURİYET VARDIR…

Rahmetli Özal Cumhurbaşkanlığına aday olduğunda birçok kesimden yoğun ve sert tepkiler almıştı.

 

Kendilerini Devletin gerçek sahibi olduğunu zanneden ve “Cumhuriyeti koruma ve kollama”yı temel görev kabul eden asker ve sivil belli bir kesim, “Takunyalı” diye adlandırılan kesimden birisinin Devletin zirvesine çıkmasını asla kabullenememişti…

 

Bu amaçla da rahmetli Özal’ın Çankaya’ya çıkmasına engel olabilmek için her yolu denemiştiler.

 

Ama Özal yılmamış ve doğru bildiği yoldan asla şaşmamıştı...

 

Neticede Özal Cumhurbaşkanı olmuştu . Ama rahmetli orada kendisini hiç rahat hissetmemiş, muhalefet tarafından uzun süre “Cumhurbaşkanı muamelesi” görmemişti.

 

Özal ise bu tepkilere gülüp geçmiş ve “Alışısınız… alışırsınız…” demişti.

 

Özal’ın bu kararlı ve umursamaz tavrı birçok kesimi çıldırtıyordu. Hatta bir asker (Piyade Teğmen Murat Şeref)Özal’a telgraf çekerek “Sizin Cumhurbaşkanlığınıza alışamadım…” demişti.

 

Daha sonra bu teğmen önce “Akıl sağlığı yerinde mi” diye muayene edilmiş ve sonra da askerlikten tard edilmişti.

 

Demokrasinin kurallarını kendine göre yorumlayanların ve demokrasinin “çoğunluğun yönetimi” olduğunu kabullenemeyenlerin öncelikle akıl sağlığını kontrol etmek gerektiği de böylece anlaşılmıştı.

 

Gelelim bugüne. Türkiye’nin yarısı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını desteklerken diğer yarısı karşı çıktı... Siz bakmayın “Sandığa gitmeyenlerin oylarını da hesaplarsanız Erdoğan Türkiye’nin yarısının değil %38’inin oyu ile Cumhurbaşkanı seçildi…” teranelerine…

 

Demokrasi budur…

 

Demokrasilerde kurallar önceden belirlenir ve bu kurallar herkes için geçerlidir.

 

Bu sebeple, sevsin sevmesin bu memlekette herkes Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını hazmetmeli, alışmalı ve ona bu aziz devletin başı olarak saygı göstermelidir.

 

Geçelim…

 

Sayın Erdoğan, ilk ziyaretini mutad olduğu üzere KKTC’ye yapıyor. Ardından Azerbaycan’a gidecek.

 

Böylece, Türkiye Cumhuriyeti için KKTC ve Azerbaycan’ın önemini dost düşman herkese bir kez daha göstermiş olacak.

 

Sayın Erdoğan’ı KKTC’de bildiğimiz malum kesimler protesto etmeye hazırlanıyor.

 

Kıbrıs Türkünün yüzde birini bile temsil etmeyen bu kesimleri ne kadar ciddiye almak gerekir bilmiyorum.

 

Benim bildiğim, bu kesimlerin Annan Planı döneminde Sayın Erdoğan’ı ve AK Partiyi yere göğe sığdıramadıklarıdır.

 

O dönemde Sayın Erdoğan ve AK Parti, bu kesimlere kol kanat germiş, onlarla birlikte Anavatanın çıkarları için kendilerini feda etmekte bir an bile tereddüt etmeyecek kişilere savaş açmış ve mesela şu anda kendisini protesto edenlerin desteklediği Sayın Talat’ı Cumhurbaşkanlığına getirebilmek için rahmetli Denktaş’ı bile bir kalemde silip atmışlardı.

 

Umarım Sayın Erdoğan geçmişte kimlerle kol kola girip, kimleri kırdığının muhasebesini yapmaya vakit bulur.

 

Bize gelince;

Biz “Devlet” ile “Devletlü” kavramlarını iyi biliriz.

 

Geçmişte Sayın Erdoğan için söylediğimiz sözler ve yaptığımız eleştiriler dünde kalmıştır.

 

Mademki Sayın Erdoğan bu halkın %51’inin oyu ile Cumhurbaşkanı seçilmiştir ve Devletin başıdır. Başımızın üstünde yeri vardır.

 

Gerisi lafı güzaftır…